Kubist Sanat Akımı

Kubist Sanat Akımı 

Nurullah BERK

Cemal TOLLU ‘ ya dair…

Kubist Sanat Akımı ve diğer sanat anlayışlarına göre sanat, insanın  güzelliği ve konsepti saflık-saltlık üzerinedir.

Klasik sanat anlayışı “İnsanı mükemmelin ölçütü” olarak ele alır ve doğasına uygun ışık ve renk zarafeti içinde yansıtırdı.

Yeni ressamlar ise “sonsuz evreni” ideal olarak ele aldılar derken dördüncü boyut  ile birlikte duyu ötesinde tasvir anlayışına giderek yeni bir akım daha oluşturdular.

Resim sanatında Kubizm anlayışı denince akıllara hemen, sanki birden fazla kırık aynanın yansıması hatta üç boyutun ötesine geçme eğilimi yani dördüncü boyutun ilgi çektiği gelmelidir.  

Populer düzeyde ifade edecek olursam, “varlıkların dış görünümlerinin yanı sıra iç dünyalarını da yansıtmayı hedefleyen bir sanat akımı” olduğunu söyleyebilirim.

İlginçtir ki…

Geometrik şekiller mutlaka her insana bir şey çağrıştırır hatta resimden hiç anlamayan insanlar ve belki de estetik duygusu hiç gelişmemiş bireyler için dahi “Kubizm” sanata davet çıkartması niteliğindedir.

Bu arada Kubist Sanat Akımı; “resme dördüncü boyutu kattığı kadar aynı zamanda aksesuar ve süs eşyalarında kendini göstermiş yani objeye zamanı katmayı hedeflemiş bir sanat akımıdır.”

Kubist Sanat akımından, ilham alınarak 2. Dünya Savaşı’nda, savaş gemilerine farklı bir kamuflaj yöntemi geliştirilmişti. Bir şekilde geminin sudaki yansımasından büyüklüğünü anlaşılır kılmayı zorlaştırmak gereksinimi, bu sanat akımından ilham alınarak yeni gemi tasarımlarında da hayat bulmuştur.  

Şahsen ben de, tıpkı tarih bilimciler gibi hiçbir olayı tek başına değerlendiremeyeceğimizi, “Bütünsellik İlkesinin” her daim evrene oluşlar aracılığıyla yansıdığını düşünüyorum.  Kubizm akımının da aslında parçalar içinde bütünü yansıtmayı hedeflediğini düşünmekteyim.

“Kubist yaklaşımın”  aslında ilkel kabilelerin yaşamlarından ve hayata dair etkilerinden  yansıttıkları sanatsal anlayıştan etkilenmiş bir akım olduğunu, iddia edenlerde mevcuttur!

 

Kubist Sanat Akımı, nın getirisi olan teknik ile diğer sanat alanlarında kendine yer bulduğunu, hatırlatmak isterim.  Örneğin; sinema sektöründe bir senaryo veya konunun bölümlere, parçalara ayrılarak senaryonun tamamını metaforlar aracılığıyla izleyiciye yansıtıldığı “ film yapımcılığında” kullanılmıştır.

Kubizm Özellikleri

Kubist resimlere baktığımda  aslında evrende var olan, bütüne ait her şeyin kendini parçalar halinde tekrar ettiğini düşünüyorum! “Kubizm ve insan oğlunun yolculuğunun arkadaş ve birbirlerine ayna niteliğinde olduğunun, bilişinde olmak” gibi…

 Kim bilir… belki de birgün, şimdilik sadece kendi iç dünyamda gelişen bir anlayıştan ibaret olan bu ütopik fikre sahip başka bireylerle de karşılaşırım.

“Metafizik alanlarla” Kubist Sanatın bağlantısının ne denli açık ve kuvvetli olduğunu da ayrıca düşünmekteyim.

“Kırık parçaların aslında farklı katman ve boyutları, ışın, enerji seviyelerini belki de mekansal ve zamansal bütünlüğü açığa çıkarması” gibi…

Aslında tarihler boyunca çeşitli zorluk sürecinden geçen insanoğlu ruhunun ve algısının kimi zaman ise benlik duygusunun tıpkı parçalanıyormuş gibi bölünerek parçalara ayrılması düşüncesi ve sonra da parçada bütünü görebilme çabası ve kimliğin sorgulanması” gibi…

Genellikle tabloya göre değişen geometrik bir düzen olması sebebiyle  kübist tablolar birbirinin tekrarı olduğu inancı, hali hazırda genelde de hakimdir. Oysa ki eserde anlayışa kavuşması gereken, gerçekliğin arkasındaki aramaya yönelen sanatçının ilgisidir.

Nesne yalnızca duyusal olarak anlaşılan gerçeklik olarak kabul edilmez.

Belki de bu yüzden kübizmin sanatsal etkileri ilk olarak resim ve heykelde görüldüyse de mimari ve tasarım dışındaki alanlarda varlığını pek fazla sürdürememişti.

 

          

Picasso’ nun, “migren hastası olduğunu dolayısıyla ağrı nöbeti sırasında görme duyusunun bozularak bütünü parçalar halinde gördüğü gibi resmettiği, iddialar arasındadır.

“Picasso, kübizmin biçimlerle ilgilenen bir sanat olduğunu belirten ilk ressamdır.

Kübizm akım iki devre içinde gelişir; “analitik ve sentetik”.

Varlığın veya objenin dış görünüşü ile birlikte iç dünyasının da yansıtılmaya çalışılması amaçlanan açığa çıkma biçimidir.

Kubist Yaşam İzleri

“Sentetik Kubizm” için örnek verecek olursak yerde kırık cam parçaları ile kırık tahta belki yırtık kağıt parçaları ile birlikte “farklı malzemelerin” aynı parçalanmışlık biçimi ile bütünlük hissini uyandırmasıdır.

Dolayısıyla Analitik Kubizm nesneyi alıp onu en uç noktasına kadar basitleştirmek iken Sentetik Kubizm bir silindire belki bir şişe izlenimi verebilmektir.

Nurullah Berk

Nurullah Berk, kübizmin de yer aldığı modern sanatı, yazılarıyla da destekleyerek topluma ve sanat dünyasına tanıtma eğiliminde idi. Özetle, resim sanatının his  ve duyularla ilgisini keserek aslında  geometrik bir nizam olduğu görüşünü, çalışmalarıyla empoze etmiştir.

Nurullah Berk, kübizmi ayrıca zeka ve akla dayanan teknik bir biçim olarak ele alır çünkü kübistler, maddeyi ve hacmi ön plana çıkartarak, geometriyi ilhama denk değil çok daha üstün olduğunu savunmuşlardır.

Kübizm doğa taklidinden büsbütün kurtularak ancak soyut bir nitelik taşıyabilir öyle ki doğa formları geometriye indirgenerek taklitten kaçınılmış olur. Aslı zaten doğada mevcuttur.

Nurullah Berk’in bu durumu açıklayan ifadesine yer vermek istiyorum.emal tollu

“Kübistler, “bütün tabiat şekillerini hendese-i nizamın mihengine vurarak satıhladılar, yani ‘küb’ haline getirdiler.”

“(Bütün olan, tam olan) tabiat şekillerini hendese-i nizamın mihengine vurarak satıhladılar, yani ‘küb’ haline getirdiler”

CEMAL TOLLU — 

 

The following two tabs change content below.

Tülay Çağlar Kadı

Sanat Tasarım Fakültesi- İletişim Sanatları bölümü mezunu köşe yazarımız, Tarih öğrencisi olarak akademik yaşamına devam etmektedir. Öğretmenlik mesleğinin yanı sıra editör olan yazarımız, “Arkeoloji -Sanat -Tarih” alanında, akademik ve popüler düzeyde yıllardır proje ve makale yazıları hazırlamaktadır. Tülay Çağlar Kadı
BU SAYFAYI PAYLAŞ

.