Ressam, “Serdar Dartar” Röportajı

RESSAM SERDAR DARTAR RÖPORTAJI

Eserlerinde insana ve zamana dair duygu yüklü temalara yer veren, 30 yakın sergi düzenlemiş olan sanatçı “Ressam, Serdar Dartar” sanat sever okuyucularımız için sorularımızı yanıtladı. Sanatçımız, yaptığı “kara kalem resminin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın odasında yer bulması” nedeniyle son zamanda dikkat çeken yetenekli ressamlar arasında yer alıyor. İnsana ve varoluşa olan saygısını sorularımız aracılığıyla bizlere yansıtan sanatçımızı röportajımız aracılığıyla yakından tanımaya fırsat bulduk.

Kendinizi “MECMUA İSTANBUL” okuyucularına kısaca tanıtır mısınız? Resme ve sanata olan ilginiz tam olarak ne zaman başladı? 

1987 yılında Erzincan’da doğdum. İlköğretim, lise öğrenimimi Erzincan’da tamamladım. 2011 yılında Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Ana sanat Dalı’ndan mezun oldum. Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Resim Ana sanat Dalı’nda yüksek lisans öğrenimimi 2014 yılında tamamladım. 2018 yılında başladığım Yıldız Teknik Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi’nde Sanatta Yeterlilik Programı’na devam etmekteyim. Küçük yaşlardan beri resme ilgim vardı. Bu ilgi, ortaokulda ve lisede öğretmenlerimin yönlendirmesiyle daha da yoğunlaştı.

Resimlerinde renklerin önemi elbette çok büyük. Eserlerinizde çoğunlukla hangi yaşamsal temaları işliyorsunuz ve genellikle hangi renkleri kullanmayı tercih edersiniz? 

Kendini arayan, kalabalıkta yalnızlaşan, biraz da kendine yabancılaşan bireyin yalnızlığını işlediğim resimlerimde günümüz dünyasının makine karşısındaki tekno-insanına karşı bir duruş sergilerken, herkesin kendisinden bir şeyler bulmasını amaçladığım çalışmalarımda; benlik bilinci, birey olma güdüsü üzerine durmaktayım. Modern yaşamın; insanı makineleştirdiği toplumumuzda kendine uzaklaşan ve giderek yalnızlaşan insanın sığınacağı, kaçacağı bir yer arayışının melankolik evresindeki durumu resimlerimdeki çıkış noktalarından birini oluşturmaktadır. Akıp giden zamanın insan üzerindeki psikolojik etkilerini de söz konusu evredeki yansımalardır. . Modern yaşamın, aslında tek bir yüze sahip olan insana birden fazla yüz yüklediğini vurgulayan figürler bir eleştiri olarak söz konusu duruma karşı bir duruş sergilemektedir.  Genellikle kullanmış olduğum küf yeşili ve kahverengi tonların hakim olduğu bir palet tercih ediyorum.  Zamanın yıkıcılığına karşı bir araç olarak kullanmaya çalıştığım renklerde özellikle pas etkisi ve çürüme etkisiyle geçmiş yaşamın izleriyle melankolik bir atmosfer yakalamaya çalışıyorum.

Çok bilinen bir sanat eserini, sanat sever okuyucularımız adına size yorumlatmak isterim!  Sizce “Çığlık Tablosu”   eserinin, esin kaynağı neler olabilir?

Edvard Munch’un Çığlık Tablosu, sanat tarihinin başyapıtları arasında yerini almıştır. Sanatçının farklı versiyonlarını yaptığı bu resim, renklerin uygulanışıyla, resimsel elemanlar arasındaki ilişkiyle dışavurumcu bir etkiyi yansıtmaktadır. Resme baktığımızda hareketli, kıvrımlı bir yapıya sahip olan merkezdeki figür ve arka plandaki manzara arasındaki ilişki, diğer figürlerin durağanlığıyla zıt bir durum oluşturmakta. Sarı, turuncu gökyüzü altında dehşete kapılmış olan figürün aksine son derece sakin ve durağan olan diğer iki figürün durumu söz konusu zıtlığı desteklemekte. Sanatçının farklı versiyonlarını yaptığı bu eserin esin kaynağının günlüğünde yer alan bir doğa betimlemesi olduğu bilinmekte. Sanatçının gördüğü manzara karşısındaki ruh hali.. Doğanın sesi.. Diğer taraftan ressamın yaşadığı acılar ve melankolik ruh hali de Çığlık adlı eserin yapımında etkili bir rol oynamıştır. Resim sanatına baktığımızda sanatçıların yaşadıklarının resimlerine yansıdığını görmekteyiz. Van Gogh, Caspar David Friedrich, Goya gibi pek çok ressamın eserinde yaşamından izler görülür. Resim burada bir ifade aracı görevi de üstlenir. Bu açıdan çığlık atan figür sanatçının kendisiyle de ilişkilidir. Resim, izleyicide rahatsız edici bir izlenim bırakıyor. Bunun oluşmasında rengin ve figürün etkisi olduğu açıkça söylenebilir. Bu haliyle bir ızdıraptan çok, rahatsız edici bir durum, psikolojik bir etki yapıyor. Resim hakkında oldukça yorum yapılmakta. Kimi figürün çığlık atmadığını, kimi aksini söylüyor. Much’un bu eseri Leonardo’nun Mona Lisa eseri gibi popüler kültürün bir unsuru haline gelmiştir. Günümüz sineması da bu eserden ilham almıştır.

Sergilerinizden ve isimlerinden bahseder misiniz?  Sergi isimlerine nasıl karar verdiniz? Sergilerinizin paylaşmak istediğiniz hikayeleri var mı?

Serüvenim henüz kişisel bir sergiyle buluşmadı. Biraz daha fazla şey biriktirmek adına mı böyle oldu ya da akademik çalışmalardan mı bilmiyorum. Hal böyle olunca 30’u aşkın karma sergi oldu. Ama yakın bir dönemde gerçekleşecek olan ilk kişisel sergim için hazırlık yapıyorum.

Resim alanında kendini geliştirmek isteye kişilere ne tür önerilerde bulunursunuz? 

Klasik olacak belki ama gelişim çalışmakla kendini gösteriyor aslında. Sanatçı adaylarının, var olmak istedikleri alanda eksik oldukları yanları belirleyip, güçlendirmesi gerekiyor. Bu biraz da disiplin gerektiren bir şey.

Sizce iyi bir ressam olabilmenin olmazsa olmaz kuralları var mıdır?

Sanatı bir bütün olarak görmek ve ona kurallar koymamak gerektiğini düşünüyorum. Resim, heykel, müzik, sinema.. Hepsi bir duygunun tezahürü aslında.

Sevdiğiniz tarihi kahraman kimdir?

Tarihi bir kahraman deyince ilk olarak Atatürk geliyor, kelimelere sığmayan. İdolüm olarak adlandıracağım biri değil de, tek olmamakla birlikte hayranlık duyduğum ressamlar elbette ki var. Giovanni Segantini, Arnold Böcklin, Capar David Friedrich, Vincent Van Gogh gibi.

Sergilerinizin hazırlık çalışmalarını oluştururken, eserlerinizde en çok neye dikkat edersiniz veya sanat yaşamınızda  en çok hangi öğelerden ilham alırsınız ?

Resimlerimde genellikle modern sistemin insanları yabancılaştırdığını anlatırken bunu yalnızlık ve melankoli çerçevesinde ele alıyorum. Bu durum bazen geçmişle, anılarla desteklenirken bazen de toplum eleştirisi ile gerçekleşiyor. Tüm bunlar da gözlemle ilişkili tabi.

Sanat yaşamınızda ressam olmanın yanı sıra yol aldığınız başka bir alan var mı? Örneğin kitap yazmayı düşündünüz mü? Fotoğraf sergisi oluşturmayı düşünür müsünüz?

Edebiyata, özellikle de şiire merakım olmuştur hep. Lisans döneminde bir dönem fotoğraf dersi de almıştım. Çalışmalarımla fotoğrafı ilişkilendirerek bir şeyler yapmayı isterim elbette ama bunun için biraz daha zamanı var diye düşünüyorum.

Hayatta gerçekleştirmeyi istediğiniz en büyük şey nedir?

İnsan yaşamı boyunca öğrenmeye devam ediyor, öğrendiklerime yenisini katarak alanımda daha da ileriye gitmek istiyorum.

The following two tabs change content below.
Sanat Tasarım Fakültesi bölümü mezunu köşe yazarımız, özel bir vakıf üniversitesinde mentör eğitimci olarak görev yapmaktadır. Tarih alanında yüksek lisansını tamamlayan yazarımız, kültür sanat alanında farklı platformlarda, popüler düzeyde yayınlar hazırlamaktadır. "Mecmua İstanbul ve Cemiyet Sanat Dergi" genel yayın yönetmenidir.

Son Yazıları Tülay Çağlar Kadı (tüm yazıları)

BU SAYFAYI PAYLAŞ

.