Ressam İlgin Erdem Röportajı

Ressam İlgin Erdem Röportajı

Değerli sanatçıyla söyleşimizi aktarmadan önce, sanat severler adına teşekkürlerim ile…

Eserlerinizi nasıl tanımlıyorsunuz ve resimleriniz aracılığıyla vermek istediğiniz mesaj, aktarmak istedikleriniz nelerdir?

Örneğin, tuval üzerine karışık teknik ile çalıştığınız, “Yarınlara Saklı Umutlar” isimli eserinizden bahseder misiniz?

Her sanatçı gibi, benimde eserlerimin bir renk anlayışı ve tınısı vardır. Oluşturduğum dokularla ve kullandığım biçimlerle, bunu daha güçlü hale gelmesi için desteklerim. Eserlerimdeki renk nüanslarının, birbiriyle örtüşmesini irdeleyerek, insanoğlunun ruhsal iç dünyasının yansımasını hedef edinirim. Zıt ve çarpıcı renklerden ise, duruğanlığı ve hüznün ön planda olmasını amaçlayarak, sarının varyasyonlarını kullanırım..

Zaman zaman baskın olarak hissedilen gri tonları,21.yüzyılın karamsar ruh halini ve günümüzün buhran dönemini yansıtmak adına, tuvallerimde yer alır. Yaşamın insanca var olma özelliklerinden biri de, hayal kurmak ve oluşturulan imgelere, düşünsel yaklaşabilme yeteneğine sahip olabilmektir.

Yalnızken hayal kuran insanoğlu, çok güçlü ve özgürdür.

Sınırsız, yasaksız ve aydınlıktır. Sevginin gücü üzerine oluşturulmuş düşler, yaşama dönüşürken bazen geri dönüşüme uğrar ve yalnızlaşırlar. Geri dönüşüme uğrayan hayal kırıklıklarının ardında yatan, kırılgan imgelerin özgürlüğünü yitirmesinden kaynaklıdır. Sonuçta bazı bireyler, kendilerini hüzünle beraber otokontrol altında bulurlar. Düşleri, yalnızlık içinde kırılgan imgelere dönüşür. Birey olarak var olma isteği, bağımlı bir yaşama dönüştüğünde, kırılganlığın sarmalından kurtulmak isteği baskı görür ve kırılgan imgeler, parçalanmış hayatlara dönmeye başlar. Bu durum donuk bakışlarda özgürce yaşama isteğinin, yeniden dönüşümüdür.

Bu dönüşüm bir  kadında, yaşama sevincini kaybetmek, anneliğini, sevgisini ve düşlerde tutunduğu yıldızları kaybetmektir. Kadının bedeni kanar, ruhu kanar, imgeleri kanar, düşleri kırılır…Zaman zaman beliren kırmızı kurdeleler, sarı tende hüzünlü donuk bakışlar, özgürleşemeyen gri kuşlar tohumlar… ve buna rağmen hala umudu kaybetmeyen, ileriye doğru bakan figürler…

 ‘’Yarınlara saklı umutlar’’ isimli eserim, bu yaklaşımla şekillenmiştir. Ayrıca bu yaklaşımım ile , yakın zamanda ‘’Kırılgan şeffaf sınırlar’’ isimli bir enstalasyon  çalışması yapmıştım. Bu çalışmada, fanus içindeki özgür bedenlerin’ ’can kırıklıkları’’, cam kırıklıklarına dönüştüğünü görürüz.

’’Yıllarca kendi fanusunu yaratarak’’ özgürleşme sandığı yeni bir yaşam oluştururlar. Uzunca bir süreç içinde ‘dokumacı kuşlar’ misali oluşturduğu yaşamın içine  sığdırmaktadır gözleri…

İnsan da bir sanat eseridir. Kimi zaman sevgi, emek, erdem kimi zamansa hayal kırıklıkları ve tecrübe gibi yaşama dair her tür var oluşla yoğrulan…

Siz sanatınızı ne ile yoğuruyorsunuz?

Aslında her birimiz, hayatın bize sundukları ile yoğuruluyoruz. Hayatın sundukları, bizleri biçimlendirip var ediyor ya da yok ediyor. Resimlerimde yer alan; figür, biçim ve renk nüanslarını kullanarak bu duyguları yansıtmaya çalışıyorum. Öncelikle yaşadığım coğrafyadan, toplumsal yansımalardan ve duygulardan besleniyorum.

“Sanatta özgünlük fikrini temel alan sanatçı, resme başladığı an itibaren hiçbir akımın devamı olmamış, kendine has bir söylem oluşturmuştur” dersem  aklınıza öncelikle gelen üstat sanatçılar kimlerdir?

Aslında ben ; sanatçıların hep bir ekole yakın olduklarını düşünüyorum. Fakat yaptıkları yenidir. Nedense özgünlük dediğimizde; ilk aklıma Zeki Faik İzer, Mehmet Güleryüz, Ekrem Kahraman geldi.

İlk tablonuzu kimin aldığını, o ana dair hissedişlerinizi hatırlıyor musunuz? Paylaşmak ister misiniz?

Evet anımsıyorum elbette. Bir gemi kaptanıydı. Sergimdeki sohbetinde; bir  işi sebebiyle Adana da bulunduğunu ve galeri gezmekten çok hoşlandığını, sanata olan hayranlığını dile getirmişti. Resmimin, hiç tanımadığım biri tarafından alınarak başka bir şehirde ve mekanda var olacağı hissi, inanılmaz bir hazdı.

 “Mecmua İstanbul” okuyucularına biraz da kendinizden bahsetmek ister misiniz?

Ben; küçük yaşlardan bu yana üretmeden duramayan, bitmek tükenmek bilmeyen heyecanımla, sanata aşk ile tutunan biriyim. Sanatı; tüm insanlığın ortak dili olarak görüyorum. Sevinçlerin, umutların, acıların, sorunların yani hayata dair her şeyin paylaşıldığı ortak dil.

Sanatçı ise; bütün bunları görüp, hissederek var edendir diyorum!

Yaşadığımız toplumun yansımalarından çok etkileniyor, bu sebeple eserlerimde ana karakteri, kadın olarak belirliyorum. Eserlerime plastik açıdan baktığımızda ise; onlarda kusursuzluğu aramak yerine ,yaşanmışlık hissini kompoze etmeye çalışıyorum. Eserlerimin birbirleriyle olan ilişkisini, zamanla bağdaştırarak, kendi içinde bir atmosfer oluşturuyorum.

Sanat Tarihine Damgasını Vurmuş Ünlü Ressamların Başyapıtlarından birini okuyucularımız için yorumlamanızı isteyeceğim…

Günümüzde Roma Sistin Şapel’ de sergilenen, Michelangelo Universal Judgement (1541) gerçek üstü eserini  yorumlar mısınız?

Bu eseri inceleyerek ,bir eser analizi yapacak olursak; Açık kompozisyonla gerçekleştirilmiş, dinsel temalı figüratif bir çalışmadır .Anıtsal etki yapmaktadır. Valörcü bir anlayışla çalışılmış, çizgi perspektifi ile derinlik kazandırılmıştır. Komplementer armoni kullanılarak, mekan simetri yapı içerisinde, figüratif bir ritimle kontrastlıklar oluşturur. Gerçeküstücü bir yaklaşımın imgesel tasarımı fon içerisinde bir espas oluştururken, sanki ; figürler resimde dokunsal özellik kazandırmaktadır.

Eserlerinizle karma sergilere katılım sağlıyorsunuz, önceki sergilerinizden bahsedelim mi?

Sanatseverlerin eserlerinize dair yorumları genelde nasıldır? 

Pandemi sürecinde yer aldığım, online sergiler karma resim sergileri ve çalıştaylar; 

2021 ‘’Geleceğe Işık ‘’ Karma Resim Sergisi ,F Sanat Galeri-İstanbul

2021 ‘’Kırılgan İmge’’Güncel Sanat Sergisi, Ahmet Yeşil Sanat Galerisi-Mersin

2021 ‘’Kış Mektupları’’Karma Resim Sergisi,Arda Sanat Galerisi-Anakara

2021 ‘’DEGRADE’’ Karma Resim Sergisi,Karaca KültürMerkezi-izmir

2020 ‘’Pandemi Sonrası’’3. Alaçatı Sanat Çalıştayı,Alaçatı-İzmir

2020 ‘’breeze’’ art exhibition,Marina Göcek-Muğla

2020 Çevirimiçi Karma Sergi,KUYTU  Artline

2020 6.Art Ankara Çağdaş Sanat Fuarı,Galeri Schmidt-Ankara

2020 Ulusal Antikya Sanat Buluşması,Prememall Sanat Galerisi-Antakya

Ayrıca, hazırlanmakta olduğum sergi projeleri de var tabii. Bu benim için  devam eden ve hep devam edecek olan bir yolculuk…

Ülkemizi sanatınız ile önceki yurt dışı sergileriniz aracılığıyla da temsil eden bir sanatçı olarak gelecek nesillere neler söylemek istersiniz?

Sanat sadece konuşarak gerçekleşen bir eylem değildir. Çok çalışarak deneyimlemek gerekir. Devamlılık ve süreklilik içerisindeki keşifler ve buluşlar, sanatsal çalışmalarımızı, belli bir üretim biçimine getirir. Bu sebeple; çok okumaları çok çalışmaları ve çok üretmeleri gerekir.


Sanat ve sanatçıyı desteklemek, yaşama dair güzellikleri çoğaltmak niyetiyle oluşturduğum, yeni bir söyleşide buluşmak üzere…

Hoşça kalınız!

 

 

 

 

The following two tabs change content below.
Sanat Tasarım Fakültesi bölümü mezunu köşe yazarımız, özel bir vakıf üniversitesinde mentör eğitimci olarak görev yapmaktadır. Tarih alanında yüksek lisansını tamamlayan yazarımız, kültür sanat alanında farklı platformlarda, popüler düzeyde yayınlar hazırlamaktadır. "Mecmua İstanbul ve Cemiyet Sanat Dergi" genel yayın yönetmenidir.

Son Yazıları Tülay Çağlar Kadı (tüm yazıları)

BU SAYFAYI PAYLAŞ

.