Ressam Fatma Dirik Üner Röportajı

RESSAM FATMA DİRİK ÜNER RÖPORTAJI

Resim sanatı, insanın en primitif kendini ifade etme biçimidir! diyerek, realist tarzda, kavramsal içerikli kadın temalı figür ve portre resimler yapan ressam Fatma Dirik Üner, Mecmua İstanbul okuyucuları için röportaj sorularımızı yanıtladı.  Hoş geldiniz Fatma hanım nasılsınız ?

Merhaba, hoş bulduk, teşekkür ederim.

Sanatçı kişiliğiniz nasıl gelişti ve resme nasıl başladınız?

Bence insanın sanatçı kişiliğinin gelişimi çocukluğuna dayanır. Çocukluk yaşlarımda resme karşı büyük bir merakım vardı. İlkokul, ortaokul ve lise yıllarımda resim derslerinde öğretmenlerimin dikkatini çekerdim. Çok değerli resim öğretmenim Ayhan Yetik’in takdir ve beğenisi sayesinde resme olan tutkumun ilk filizleri atılmış oldu diyebilirim. Ayrıca babam çok iyi resim yapardı, o çok etkiledi beni. Daha sonra dayımın kızı Ayla ablam Boticelli’ nin  bir röprodüksiyonu  yapmıştı çok etkilenmiştim. Hayatta gördüğüm en güzel şeydi o zaman. Üniversiteye hazırlanırken Leyla Yurdun teyzemin (Mimar Sinan Üniversitesi Bedri Rahmi Eyüboğlu atölyesi mezunudur)eğitimim  üzerinde çok emeği vardır.

Ressam olarak okuyucularımıza kendinizi tanıtır mısınız ?

1973 İzmir doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi E.F. Resim bölümü  1998 yılı lisans mezunuyum.2000 yılından beri  Devlet kurumlarında  resim öğretmenliği yapmaktayım. İzmir’in Foça ilçesinde atölyemde  resim çalışmalarıma devam etmekteyim.

Realist tarzda kavramsal içerikli kadın temalı figür ve portre resimler yapmaktayım.  Günümüzde pek çok sanatçı eserlerinin üretiminde fotoğraf kullanmaktadır. Figür ve portrelerimin fotoğraflarını çekerken dikkat ettiğim unsurların en önemlisi, modelin pozu ve yüzündeki ifadedir. Karakter olarak sakin, sabırlı ve ayrıntıcıyımdır. Resimlerimde de ayrıntılar oldukça mevcuttur. Son dönem resimlerimde geleneksel sanatımızın çok renkli, göz alıcı çinilerini resimlerimde kullanmaya başladım. Figür ve portrelerimde fon olarak ortaya çıktı. Çinilerdeki  ince işçiliği kendi tarzımla özdeşleştirdim. Geçmiş zaman ve günümüz arasında kavramsal bir anlatı içinde çalışmalarımı gerçekleştiriyorum.

Resim ve sanat dolu bir yaşam daha mı özgür kılıyor sizi?

Sanat benim için bir duygu aktarımıdır. Yaşam ile gerçeklik karşısındaki tavır .Evet sanırım özgür ve mutlu hissediyorum.

Resimlerinizin konu ve temalarını nasıl belirliyorsunuz?

Natürmort çalışmalarım hariç, diğer çalışmalarımın çoğunun teması ‘Kadın’dır.

Fotoğraf çekmeyi seviyorum. Farklı bir ışık, figürdeki hareket, renklilik benim dikkatimi çeker. İnsan figürünü resmediyorum. Resimlerim insanlara özellikle kadınların arka planı olan/olmayan bağlamlarından izole edilmiş olduklarını gösterir. Portrelerim  kendine güvenen, hassasiyet içeren özellikle herkesin kendilerinden bir şey tanımalarına olanak verir. Aslında kasten veya bilinçsiz fikirleri kavrayan görüntülerdir. Ayrıntıya titiz bir dikkatle özen gösteririm. Portrelerim güzellik ve duygu hakkında hikayeler anlatır. Modern toplumdan örnekler kullanırım. Bu dönemde Marilyn Monroe fotoğrafları ve çini desenleri  ile yeni bir seri oluşturuyorum.

Resim sanatında, Türk toplumunun gereken ilgiyi göstermediğini bununla birlikte popüler Uluslararası ressamlarımızın da sayıca az olduğunu düşünmekteyim. Bu konuda fikirleriniz nelerdir?

Maalesef ülkemizde artan yaşam kaygıları, geçim sıkıntıları, eksik eğitim politikaları gibi nedenlerden birçok sanat dallarının olduğu gibi resim sanatının da erozyona uğradığını söyleyebilirim. Ülkemizde sanatın gelişmesini engelleyen birçok faktör olduğunu düşünüyorum. Mesela  koleksiyoner  sayımız oldukça az sayıda, müzelerimizin sayısı oldukça az. Uluslararası fuarlar ve bienaller İstanbul ve Ankara dışındaki şehirlerimizde oldukça fakir olduğunu düşünüyorum . Galeri sayısı özellikle yaşadığım İzmir’de sayılı diyebilirim. Birçok şehirden İstanbul’a sanatçıların göç ettiğini görüyoruz.

Devlet ve özel sektörün resim sanatı için yatırım ve destekte bulunmaları gerektiğini düşünüyorum. Cumhuriyetin ilanıyla birlikte devlet desteğiyle pek çok sanatçı eğitimlerini tamamlamak amacıyla yurtdışına çıkmışlardır. Eğitimlerini tamamladıktan sonra ülkemize geri dönmüşlerdir. Örneğin; Abidin Dino’nun eserlerindeki orijinal tavır Paris’te uzun yıllar yaşamasına olanak vermiştir. 1945’ten sonra gidenler bağımsız sanatçı olarak yurtdışına gidip orada sanat ortamına girmeye çalışmışlardır. Özellikle Avrupa resim sanatının tarihi ile Türkiye resim sanatının tarihi arasındaki uçurum , uluslararası popüler ressamlarımızın sayıca az olmasında etkili olduğunu düşünmekteyim.

Bir sanat eserinin mutlaka izleyicisinin kalbine dokunmuş olması, olmazsa olmazdır. Sizce resim sanatı öğrenilebilir mi? Yoksa yetenek mi daha ön plandadır?

Sanılanın aksine resim sanatı öğrenilebilir. Hayal gücü, yaratıcı zeka çok önemli bence. Yeteneğe bağlı olduğunu düşünüyorum. Bir resim kursunda bir şeyler öğrenebilirsiniz, çizer ve boyayabilirsiniz, resim yaparsınız. Fakat resim yapmakla sanat yapmak çok farklı iki ayrı konu. Bir felsefenizin , inandığınız bir şeylerin olması gerekiyor. Edgar Degas’ın dediği gibi “Resim yapmayı bilmiyorsanız resim yapmak sizin için çok kolaydır, biliyorsanız çok zor.’’  Sanatçı olmak özel bir durumdur. Doğuştan gelen yetenek yanında sanat alanında alınmış eğitim de sanatçı olmanın gereklerindendir. İyi bir sanat tüketicisi olmak veya herhangi bir sanat dalına ilgi duymak kültürel yaşamın ve çağdaş bir toplumun varlığını gösterir.

Resim yaşamınızı nasıl tanımlarsınız? Bize geçmiş sergi ve çalışmalarınızdan bahseder misiniz?

Resim sanatı insanın en primitif kendini ifade etme biçimi. Gerçeği yeniden oluşturup dönüştürmektir. Güzelliğin içindeki varolan potansiyelin, bilinçaltının eşsiz yaratıcılığı iç içe, güncel olduğu kadar zamansız olan yapıtlar kurgulamaya çalışıyorum. Çalışma pratiğim  başlangıç noktasını kağıt üzerine farklı tekniklerle oluşturduğu dışavurumsal olarak tanımlanabilir. Çiniler sınırsız bir görsel dilin içerisinde kendi sanat anlayışını zenginleştirerek oluşturuyor.  Resim yapmak benim için tam anlamıyla bir yaşam tarzı. Yağlıboya tekniği ile çalışıyorum. Öğrencilik yıllarımdan bugüne kadar resim yarışmalarından toplam 7 ödülüm bulunmaktadır.  1997 Türk Kadınlar Derneği  Resim Yarışması Ödülü ,  1998 14.Esbank Resim Yarışması Başarı Ödülü  , 1998 Tolga Eti Resim Yarışması Ödülü ,1998 17. Turgut Pura Vakfı Resim ve Heykel Yarışması Ödülü, 1998 Ayşe ve Ercüment Kalmık Vakfı Resim Yarışması Ödülü, 1998 D.E.Ü. Rektörlüğü  Onur Ödülü,  2007 İzmir Büyükşehir  Belediyesi  Resim Yarışması Birincilik Ödülü aldım. 2020 Artankara  6. Çağdaş Sanat Fuarına Fırça Sanat Galerisi ile katıldım. 97.yıl 97 Eser Cumhuriyet Sergisi Modern Sanatlar Galerisi Antalya da katılımım oldu. 4 kişisel sergim ,çok sayıda  karma ve yarışmalı sergilere katıldım. Pandemi sürecinde ise online sergilere ve müzayedelere  katılıyorum  ve çalışmalarımı yoğun bir şekilde  devam ediyorum.

Bir ressam olarak etkilendiğiniz veya ilham aldığınız bir sanat akımı var mı?

Hangi ressamlardan etkilendiniz?

1960’lı yıllarda ortaya çıkan Fotorealizm gerçekçi/gerçekliği sorgulayan resimlerden etkilendiğimi söyleyebilirim. Teknik olarak fotografik gerçekliği kullanıyorum. Resimlerimde portre ve figürlerim birlikte fonda ön planda yer alır. Romantizm akımında özellikle Romantiklerin Casper David Fredirich’in manzara resimlerindeki figürlerin sırtlarının dönük oluşu beni çok etkilemiştir. Gerhard Richter’in ‘Bety’ adlı eserinden çok etkilendiğimi söyleyebilirim. Pop art sanatçısı Andy Warhol’un çalışmalarından esinlenerek yeni bir konsept hazırlığı içindeyim.

Yakın zamanda gerçekleştirmeyi düşündüğünüz proje veya sergi var mı? ‘’Mecmua İstanbul’’ okuyucuları adına verdiğiniz yanıtlar ve ayırdığınız zamana teşekkür ederiz.

Sanat ve yaşam yolunuz açık olması dileklerimizle!

İstanbul Art Contact çağdaş sanat fuarına (01/04 Haziran 2021) katılmayı düşünüyorum. Bunun dışında online karma sergiler, online müzayedelere katılmaktayım. Üyesi olduğum Artistasyon Grubunda online karma sergilere katılıyorum. Şu an, pandemi  döneminde yeni kişisel sergimi oluşturmak için yoğun bir şekilde çalışmalarıma devam etmekteyim.   Mecmua İstanbul ‘ a bu güzel röportaj  için ben  teşekkür ederim .

 

The following two tabs change content below.
Sanat Tasarım Fakültesi bölümü mezunu köşe yazarımız, özel bir vakıf üniversitesinde mentör eğitimci olarak görev yapmaktadır. Tarih alanında yüksek lisansını tamamlayan yazarımız, kültür sanat alanında farklı platformlarda, popüler düzeyde yayınlar hazırlamaktadır. "Mecmua İstanbul ve Cemiyet Sanat Dergi" genel yayın yönetmenidir.

Son Yazıları Tülay Çağlar Kadı (tüm yazıları)

BU SAYFAYI PAYLAŞ

.