Sedef Gökçe Pulak

Sedef Gökçe Pulak  “Rus Resim Sanatı”

1917’deki Ekim Devrimi sırasında ve sonrasındaki gelişmeler Rusya’da meydana gelecek kökten değişimlerin ipucunu vermekteydi.[1] Kültürün bir temel taşı olan sanat da bundan nasibini almıştı. Devrim sırasında ortaya çıkmaya başlayan Sosyalist Realizm[2] çerçevesinde gelişen Rus Avangardı[3], Rus Konstrüktizmi[4] gibi akımlar uzun yıllar boyunca sanat sahnesinde kalacaktı. Özellikle Vladimir Lenin dönemi sanatçılar için yaratıcılıklarını ve yeteneklerini gösterebilecekleri nispeten özgür bir dönemdi. [5] Onun şu sözleri  “Sanat halka aittir. Özünü işçi sınıfından almalıdır. İnsanları ortak bir noktada toplamalı ve onların hislerine tercüman olmalıdır.”  aslında Sosyalist Realizm akımının çizgilerini belli eden bir manifesto gibidir. Ayrıca Naum Gabo’nun 1920 yılında yayınladığı “Gerçekçi Manifesto” Sosyalist Realizmi ve diğer akımlara göre uzun süre Sovyet sanat dünyasında aktif bulunacak Rus Konstrüktivizmi’nin çizgilerini belirginleştirmişti. [6]  Ne kadar “özgür” diye anlandırmış olsam da o dönemde sanatta kabul görmenin ve kitlelere ulaşabilmenin tek yolu sosyalist realizm sınırları içinde kalmak; devleti, ideolojiyi ve halkı sanatın içine katmak gerekliydi. Boris Mikhailovic Kustodiyev’in Bolşevik(1920) adlı resmi bu konuda o dönemin sanattaki ana akımına görsel olarak ışık tutabilir. [7]

Bolşevik(1920) – Treyatkov Galerisi[8]

Vladimir Lenin’in 1924’deki ölümü üzerine başlayan güç mücadelesini Iozif Stalin’in kazanması ve “Politik Paranoya”nın etkisiyle giderek daha da baskıcı politikalar edinmesi Sovyetler Birliği’nde oluşacak baskı rejiminin habercisiydi.[9] Toplumun her kesiminin etkilendiği kısıtlanma ve baskılardan, sanat da nasibini almıştı. Stalin gözünü ilk olarak Rus Avangardı’na dikmişti. Bu sanat akımının soyut ve sovyet ideolojisinden kısmen bağımsız olması neticesi ile–çünkü Rus Avangardı’nın kökleri Rus İmparatorluğu dönemine dayanıyordu[10]– onları halktan uzak “Burjuvalar” olarak nitelendirip büyük baskılara tabi tuttu. Bunun sonucunda Rus Avangardı’nın sanatçıları Avrupa’ya kaçtılar, ülkede kalanlar ise ya yasakları tabi tutulup toplumdan izole edildiler, ya hapse veya Gulag’a gönderildiler, ya da infaz edildiler.[11] Bunun benzeri durumlar aynı dönemde Nazi Almanya’sında da yaşanmıştır. [12] Ayrıca Stalin, Lenin döneminde kendine yer bulabilmiş Avangard ve İzlenimcilik gibi sanat akımlarının da sanat okullarında öğretilmesini yasaklamıştır. Müzelerde ya da kişisel sanat koleksiyonlarında bulunan bu tarz sanat eserleri duvarlardan kaldırılıp, sanki birer suçluymuşçasına Sibirya’daki Gulag’lara gönderilmiştir. [13] Bu tarz baskı ve yasaklardan sonra Sosyalist Realizm çerçevesinde gelişen Rus Yapısalcılığı tamamen ideoloji ve propaganda ürününe dönüşmüştür. Ekim 1932’de Halk Komiserliği’i nin kararı ile Leningrad Enstitüsü’ne bağlı Proleter Güzel Sanatlar Akademisi kurulmuştur.Bu gelişme Sosyalist Realizm akımının Sovyet Sanat dünyasında mutlak egemenliğini ilan etmiştir. [14] 1932’den sonra diğer sanat akımları tamamen yasaklanıp, AkhRR[15], OST[16] gibi sanatçıların kurduğu birlikler kapatılmıştır. Ayrıca Maksim Gorki’nin -Stalin, Lenin’in sürgüne gönderdiği Gorki’yi tekrardan ülkeye çağırmıştır[17]– 1933 yılında yayınladığı makale[18] ve 1934 yılındaki Komunist Parti Kongresi’nde açıkladığı Sovyet Realizmi İçin Dört Kural ile bu akımın çizgilerini kesin olarak belirlemiştir. Kısacası bu manifestonun özü devlete,partiye ve komünist ideolojiye tam bağlılık esasına dayanmaktaydı. Bu tarihten Stalin’in ölümüne kadar geçen zamanda sanatçıların işlevi neredeyse sadece propaganda yapmaya ve görsel sanatlar için hatrı sayılan kişilerin portrelerini çizmek ile kısıtlanmıştı.

Stalin ve Vorsihov Kremlin’de(1938) – Aleksandr Gerasimov[19]

Stalin’in ölümünü takip eden dönemde yeraltında sanatına devam eden sanatçılara, ortaya çıkma fırsatı doğmuş ve Konformist Olmayan Sanat akımı ortaya çıkmıştır, bu akım tamamen Sovyet Realizmi’nin dışındaki akımların biraraya geldiği bir şemsiyedir adeta.

İlerleyen dönem Rusya’sında ise bizi, görsel sanatların gücü ile harmanlanmış toplum ve toplumun kültürünü her açıdan ele alışı ile sosyal-politik döneme girişi karşılar.Değişen ruh halleri ile insanlar, özellikle 1989-91 Doğu Bloku ayaklanmaları ile insanlar sanatı, tarihsel, sosyal ve politik olayları ifade etmenin bir yolu olarak görmüşlerdir. Bu düşüncenin altını çizen ve sosyalizm altında siyasallaşmış sanat üzerine yazılan kitaplardan birinin editörü olan Ales Ervajec, “tarihsel süreçleri onlara katkıda bulunurken aynı zamanda ifade etti ve yansıttı” [20]. demektedir. Bu dönemde halk, zihninde olan biteni sanat yaratma güdüsü olmadan görselleştirmiştir ve bu durum politik dışavurumlarla birleşerek sanat alanında ülkeyi şekillendirmiştir. Sanat, ülke insanının protestocu kimliğini de şekillendiren bir hal almaya başlamıştır ve dışavurumsal yaklaşımların önünü açmıştır. Putin 2012’de Cumhurbaşkanı olarak ülkenin başına geçtiğinde, Putin rejimi halkın üstünde, öncekilere göre çok daha fazla aidiyet duygusu, rejime uygun bir kimlik kavramı yaratmıştır. Zygmunt Bauman’a göre ”kimlik bir kurgudur ve bu kurguyu gerçeğe dönüştürmek için onu ‘tek gerçekliğe’ katılaştırmak ve pıhtılaştırmak için çok fazla zorlama ve ikna düşünülebilir”[21]. Ayrıştırma politikası açık bir şekilde ortaya konmasa da, bu demeçte olduğu gibi, politikanın otoriter tutumu ile birlikte medya özgürlüğüne gelen kısıtlamalar yeni bir Rus kimliği yaratılmasına sebep oldu., Profesör Yassen Zassoursky’nin “Basın özgürlüğüne yönelik ilerleme ne kadar zor olursa olsun, Rusya’da bu geri döndürülemez.”[22]demeçi de bu tutumu desteklemektedir. Modern toplumun çoklu etnik ve düşünce yapısına uygun olmayan, önceden belirlenen kimlikleri tanımayan bir yapı ortaya çıktı. Rejimin ortak kimlik yaratma çabasına rağmen toplum sesini yükseltmeye ve sanat alanında cesur işler ortaya koymaya başladı. Bu dönemde sanat da aynı medya organlarında görüldüğü gibi, sistemin işleyiş şekline açıkca başkaldırarak görsel ve işitsel zekaya hitap ederek toplumun çok geniş bir kesimine düşüncelerin iletilmesine katkıda bulunmuştur. Belirli semboller ve işaretler kullanılarak anlatılmaya çalışan temel değerler ve Dünya düzeni, sanat tarafında yapıbozumuna uğratılarak, adeta bir şok etkisi yaratmıştır. Çeşitli sanat dallarında ortaya konan fikir ayrılıkları ile ortaya konulan estetik kırılmalarla, politik öznelleşmeden uzaklaşma sürecinin temel taşını sanat oluşturmuştur. Deneysel, cesur ve yenilikçi sanatçıları dikkatle takip eden sanatseverler, koleksiyoncular, küratörlerin ilgisiyle; müzeler, galeriler, bienaller, sanat festivallerinin de sayılarının çoğalmasıyla birlikte, genç yaratıcı ve profesyonel sanatçı kitleleri işlerini sergilemek için geniş imkanlar bulmuş oldu.

Rus toplumunu şekillendiren sanat, siyaset ile iç içe ilerlemiştir. Siyasetin gelişimi sanatı, sanatın gelişimi de siyaseti büyük ölçüde şekillendirmiştir. Bu yazıda Rusya’nın sanatsal tarihini, siyasetin nasıl şekillendirdiğine, hızlı ve genel bir bakış ile kaleme almış oldum. Şimdilik geniş bir perspektiften ele alınacak kadar istatiksel veri bulunmasa da bakalım ilerleyen dönemlerde güncel Rusya-Ukrayna savaşının etkisiyle Rusya’nın sanat tarihi sürecinde ne gibi değişiklikler olacak. Takipteyim! Yazım boyunca Rus kültürünün savaş, edebiyat ve sanat tarihi konularında engin bilgisine başvurduğum kıymetli dostum Burak Gökalp Şen’e sevgilerim ve saygılarımla…

 Sedef Gökçe Pulak

KONU: “Rus Resim Sanatı Üzerine”

[1] Mikhail Guerman, Art of the October Revolution (New York: Harry N. Abrams, Incs., Publishers, 1979).

[2] C. Vaughan James, Soviet Socialist Realism: Origins and Theory (Palgrave Macmillan, 2014).

[3] Evgueny Kovtun, Russische Avantgarde: Art of Century (New York: Confidential Concepts, 2014).

[4] Catherine Walworth, Soviet Salvage: Imperial Debris, Revolutionary Reuse, and Russian Constructivism (University Park, PA: The Pennsylvania State University Press, 2018).

[5] Isaiah Berlin et al., The Soviet Mind: Russian Culture under Communism (Washington, District of Columbia: Brookings Institution Press, 2016).

[6] Antoine Pevsner, The Realistic Manifesto: Antoine Pevsner and Naum Gabo (New York: Peter Blum, 1999).

[7] Ayrıca bkz. David King – Red Star Over Russia: A Visual Story of the Soviet Union from 1918 to Death of Stalin

[8] https://www.tretyakovgallery.ru/

[9] Stephen Kotkin, Stalin. 1878-1928 / Stephen Krotkin (London: Penguin Random House UK, 2015).

[10] Evgueny Kovtun, Russische Avantgarde: Art of Century (New York: Confidential Concepts, 2014).

[11] Isaiah Berlin et al., The Soviet Mind: Russian Culture under Communism (Washington, District of Columbia: Brookings Institution Press, 2016).

[12] Pamela Maxine Potter, Art of Suppression: Confronting the Nazi Past in Histories of the Visual and Performing Arts (Oakland, CA: University of California Press, 2016).

[13] Isaiah Berlin et al., The Soviet Mind: Russian Culture under Communism (Washington, District of Columbia: Brookings Institution Press, 2016).

[14] Sergey Ivanov, Unknown Socialist Realism. The Leningrad School, ed. Marina Kesler, trans. Olga Serebranaya, Deluxe, 2017.

[15]Bkz. The Association of Artists of Revolutionary Russia

[16] Bkz. The Society of Easel-Painters

[17]Lidiia Spiridonova, “Gorky and Stalin (According to New Materials from A. M. Gorky’s Archive),” Russian Review 54, no. 3 (1995): p. 413, https://doi.org/10.2307/131439.

[18] Maxim Gorky – On Soviet Realism

[19] Treyatkov Galerisi – Rusya

[20] Ales Erjavec, Postmodernism and the Postsocialist Condition: Politicized Art under Late Socialism (University of California Press, 2003).

[21] Zygmunt Bauman, Identity (Cambridge, 2004).

[22] Andrei Richter, Post-Soviet Perspective on Censorship and Freedom of the Media (Moscow: UNESCO Moscow Office, 2007).

The following two tabs change content below.

Mecmua İstanbul

Mecmua İstanbul yayın ekibi olarak az zamanda çok şey yapabilmenin günümüzde kayıp bir hazine haline geldiğini farkettik.  Zengin ve günceli yakından izleyen içeriklerimiz ile okuyucularımıza “kültür-sanat ile yaşamı” teşvik ediyoruz.

Son Yazıları Mecmua İstanbul (tüm yazıları)

BU SAYFAYI PAYLAŞ

.