Viking İnancının Kutsal Toprağı

Sedef Gökçe Pulak – Burak Gökalp Şen

Viking İnancının Kutsal Toprağı: Gamla Uppsala

Bu seferki yazıdaki amacım son yıllarda “süper kahraman” filmlerinin bir ögesi haline getirilip, basit bir tüketim metası haline getirilmeye çalışılan Nordik Mitolojisi’nin bazı kısımlarını birtakım arkeolojik alanlar bağlamı üzerinden anlatmak. Bunun için de İsveç’in en eski yerleşim yerlerinden biri olan ve İskandinav Kimliği’nin önemli bir parçası olan Gamla Uppsala’dan söz edeceğim. Ünlü Danimarkalı tarihçi Saxo Grammaticus[1]’un  “Odin, en yaşlılarımızın bile hatırlamakta zorlandığı bir zamanda, Uppsala’da yaşamıştı”[2] iddiası bile bu yerleşim yerinin İskandinav Mitolojisi’ndeki yerini belirtiyor aslında. Bu yerleşim yerindeki tarihi açıdan en önemli yer ise özellikle İsveç’in en eski sembollerinden biri olarak adlandırılan “Kral  Tümülüsleri(The Royal Mounds)[3]” dir.

Kral Tümülüsleri’nin 1840 yılında yapılmış bir tasviri[4]

Yerel inançlara göre bu üç tepenin Thor, Odin ve Frey’in ebedi istiharat yeri olduğu söylenir[5][6]. 18. Yüzyılda yapılan kazılardan[7] sonra[8] ise bu üç tümülüs’ün Yngling Hanedanı üyesi olan efsanevi üç krala (Aun, Adil ve Egil) ait olduğu hakkında spekülasyonlar başlamıştır. Bu yerler; günümüzde ise Doğu, Orta ve Batı tümülüs olarak adlandırılmaktadır. [9][10] Tanımsal olarak; Kral Tümülüsleri, geçmişi 5. veya 6.yüzyıla dayanan; soyluların törenler ile gömüldüğü yerlerdir. [11] Ynglinga Destanı’nda bu yerin kullanılış amacı açık bir şekilde anlatılmaktadır: “ Ölmüş olan kral zırhı ile beraber yakılır, kralın bedenini  sarmalayan ateşler onu Valhalla’ya taşıyacaktır. Bunun nedeni Odin’in tüm ölmüş olan erkeklerin yakılmasını emretmesidir. Sadece o kişinin bedeni de değil, ona ait olan her şey de onunla beraber yakılmalı ve ondan sonra küller ya denize atılmalı ya da toprağa gömülmelidir.”[12] Ayrıca o kişinin bedeninin ve sahip olduğu şeylerin yakıldığı yığın ne kadar yüksek ise Valhalla’da o kadar zengin olacağına inanılırdı.[13]

Bölgenin mitolojik, kültürel bakımdan öneminin 1830 yılında bazı bilim insanları tarafından tartışılması üzerine İsveç Kralı XV.Karl bu yerin kültürel geçmişine meşruiyet kazandırmak adına arkeolojik kazılar yapılmasını emretmiştir. Bu bölgenin geçmişine dair çok değerli bilgilerin ortaya çıkacağı yüzyıllar sürecek bir süreci başlatmıştır.

Gamla Upsala bölgesinin önem kazanması adına çok fazla emeği geçmiş önemli arkeologlardan da bahsetmemek, adlarını anmamak olmaz. Temelde bir doğa bilimci olan Olof Rudbeck the Elder (1630-1702) ömrünün son yıllarında yayımlanan kitabı Atlantica ile tarihte kendine sarsılmaz bir yer edinmiştir. Kitabın konumuz ile olan bağlantısı çok manidar. Kendisi Atlantis’in aslında Gamla Uppsala olduğu, İskandinav yerleşkesinin tüm kültür ve dillerin atası olduğunu savunmaktadır. İsveç’te ilk arkeolojik çalışmaları başlayan kişi olarak kendi kazılarından örneklerle de bu savını desteklemektedir. [14]

İkinci önemli tarihi ismimiz ise Bror Emil Hilderand (1806-1884). Odin Höyüğü (Doğu Höyüğü) kazısının baş sorumluluğunu alarak 1846-1847 yılları arasında Gamla Uppsala’daki höyüklerin olası doğal oluşumlar olduğu ve İsveç krallarından birine ait olduğu savlarını çürütmüştür. 1874’de ise Batı Höyük’ü olan Thor Höyük’ünü de kazmış ancak yeterli arkeolojik bilgi donanıma sahip olmadığı için bir süreliğine bölgenin popülerliğine gölge düşürmüş oldu.[15]

Gamla Uppsala Arkeolojik Kazısı İllustrasyonu(1874) – G.Brolling

Son bahsetmek istediğim isim Sune Lindqvist (1887-1976), 1927’de Uppsala Üniversitesi’nin arkeoloji profesörü olmuştur. Arkeolojik verileri, alan hakkındaki kaynaklarla harmanlayarak ortaya yepyeni fikirler atan Lindqvist, önemli kralların höyüklerinde dinlendiğine inandığı Ynglingar hanedanlığının krallarını tek tek adlandırmayı başardı. Meslektaşı Birger Nerman ile birlikte, Ynglingatal ve Snorri Sturluson’un krallarla ilgili destanlarında yazılanlardan güç aldı ancak arkeolojik buluntulara modern bir kaynak oluşturamadı. İlerleyen yıllarda bölge klisesi üzerinde tek başına yaptığı kazılar, bir ilke imza atarak bölgede, pagan tapınağı kalıntıları bulunduğuna dair spekülasyonlar doğurmuştur. [16]

Höyüğün filmleri aratmayacak maceralarla dolu bir kazı hikayesi vardır. Başlangıçta Uppsala’nın ulusal bir sembol olarak görülmesinin akabinde insan gücüyle yaratılmış olmaları ihtimalinin ortaya çıkışı ile 1830’larda kazı fikri ortaya çıkmıştır. 1846’da erken dönem krallarından birinin mezarını bulmaya niyetlenenlere destek veren dönemin Veliaht Prensi, Ulusal Eski Eserler Sorumlusu Bror Emil Hildebrand’a destek vermeye başladı. Bu uzun soluklu macera birçok meslekten insanın da desteği ile kralın mezarına ulaşmak için uzun soluklu bir maceraya dönüştü.Kazılar mum ışığında zor şartlar altında yapılıyordu. Gün be gün höyüğün içine kadar yavaş yavaş ilerleyen ekip, içi kemik dolu, kilden yapılmış bir vazo buldu. Birçok kültürde görüldüğü gibi mezara kişiyle birlikte konulan eşyaların ve ölüm töreninden kalan kalıntılar ile de karşılaştılar.  [17]

1840, 1995, 1999’da yapılan incelemelerin sonunda bir karara varılmıştı. Elde bulunan verilerle mezar, olası cinsiyeti erkek olabilecek bir mezar sahibini işaret etmekteydi. Bulanan kemikler henüz 10-14 yaşlarında bir erkek bedenine aitti. Birlikte bulunan kadınsal kalıntılar da ekibin kafasını karıştırmış, hangisinin esas mezarın sahibi olduğu konusunda kesin bir kanaate varılamamıştı. [18]

Mezar kalıntılarından anlaşıldığı üzere mezarın esas sahibi, silahlara erişimi olabilen biriydi. Mezarda bulunan vessells kökeni tam olarak anlaşılamasa da bu tarz cam ürünlerin Batı Avrupa’daki Frankisn bölgesinden geliyor olması çok olası gözüküyordu.

Genç kemiklerimize ait diğer kalıntılar içinde en dikkat çekenleri 14 mm boyutunca minicik bir ördek figürü idi. Yaka iğnesi olduğu muhtemel bu parça, İskandinav kültüründe yaygın ve göç döneminin yaygın görülen parçalarından biri olarak kazıda bulunan uzmanları hem gülümsetmiş hem de kafalarını fazlasıyla karıştırmıştır.[19]

Esas hikayemiz ise Thor’un höyüğü ile ilgilidir. Bu höyük Batı Höyüğü olarak adlandırılmıştır. Batı Höyüğü oval bir yapıya sahiptir ve 67’ye 51 ölçüleriyle bölgenin 10 metreden fazla üzerine doğru yükselir. Bu bölgeye insanlar tarafından üç metre genişliğinde kil tabakası yayılmış ve cenaze ateşi burada yakılmıştır, bu bilgilere dayanarak söyleyebiliriz ki kiş işe kaplı kömür yığını, ahşap bir oda şeklini almış olabilir. (referans verilecek sayfa üzerinden). Seramoni sırasında ulaşılan çok yüksek sıcaklık nedeniyle (1.470 derece) ölen kişiye ait o güne dek pek de bir kalıntı kalamamıştır. Bölgenin üstüne inşa edilen höyük, bölge insanı tarafından seramoninin ardındam çim, kum ve kil tabakası ile kaplanmıştır. [20]

Erimiş cam kaplar, silindir fildişi parçalar, kemik taraklar, oymalı demirden bir kemer,  kişisel ekipmanlar ve daha birçok nadide parça, ayı postuna serilerek sonsuz yolculuğuna uğurlanmış yetişkin bir bireye ait zengin mezar buluntularından idi. Evcil tavuk, at, domuz ise bu bireye sunulan yiyeceklerden olmakla birlikte, o günlerde bile tazının ve kuşların insanlara can yoldaşı olduğunu ve sahipleriyle gömüldüklerini mezarda bulunan kemiklerden anlayabiliyoruz. Bütün bunlar Batı’daki höyüğü keşfetmeyi, Doğu’dakine göre çok daha heyecan verici kılıyor. [21]

Özetleyecek olursak Gamla Uppsala, İskandinavya’nın Hristiyanlığa geçişinden önce önemli bir inanç merkezi ve ayrıca aslında Nordik kimliğinin temel taşı idi. Ne kadar zamanla dini önemini yitirmiş olsa da gerek buluntular gerekse sözlü kültürde nesilden nesile geçmiş kültürü ile halen önemini koruyor.

 

 

 

[1] 12. Yüzyılda yaşamıştır. Hristiyan din adamı, tarihçi ve yazardır.

[2] Grammaticus, Saxo, Karsten Friis-Jensen, and Peter Zeeberg. Saxo Grammaticus: Gesta Danorum: Danmarkshistorien. Translated by Samuel Laing. Kbh: Dansk Sprog- og Litteraturselskab, 2005.

[3] Yerel ismi Kungshögarna olarak bilinir.

[4] https://www.flickr.com/photos/swedish_heritage_board/44727845282/

[5] Lindow, John. Norse Mythology a Guide to the Gods, Heroes, Rituals, and Beliefs. Oxford: Oxford University Press, 2002.

[6] The temple of gold, or church of wood? Ground Radar Surveys at Old Uppsala Church. Magnus Alkarp, Fornvännen 2005

[7] Kazıların yapılma sebebi ise bu bazı kişilerin bu tümülüslerin sadece doğal tepeler olduğunu iddia etmesi sonucunda İsveç kralı XV.Karl’ın bu yerin kültürel öneminin ve tarihinin kanıtlanmasını istemesidir. s

[8] Kazılar İsveçli Arkeolog Bror Emil Hildebrand tarafında yönetilmiştir.

[9] İsimler, alanlara Hildebrand tarafından yönetilen kazı sırasında verilmişltir.

[10] Sjöberg, Jan Eric. “The King’s Mounds: The Grave Finds in the Light of Archaeology,” n.d.

[11] Persson, Kjell, and Bo Olofsson. “Inside a Mound: Applied Geophysics in Archaeological Prospecting at the Kings’ Mound,” n.d.

[12] Sturluson, Snorri, Samuel Laing, and E. M. Bridle. Ynglinga Saga. Armidale, N.S.W.: Midgard Books, 1998.

[13] Lindow, John. Norse Mythology a Guide to the Gods, Heroes, Rituals, and Beliefs. Oxford: Oxford University Press, 2002.

[14] Amadeus, Atterbom Per Daniel. Olof Rudbeck. Stockholm: Svenska akademien i samverkan med Atlantis, 2013.

[15] Friberg, Gunnel. Myth, Might and Man: Ten Essays on Gamla Uppsala. Stockholm: Riksantikvarieämbetets Förl., 2000.

[16] Lindquist, Sune. Gamla Uppsala Kyrka: Bidrag Till Dess Byggnadshistoria. S.l., 1951.

[17] Friberg, Gunnel. Myth, Might and Man: Ten Essays on Gamla Uppsala. Stockholm: Riksantikvarieämbetets Förl., 2000.

[18] Sjöberg, Jan Eric. “The King’s Mounds: The Grave Finds in the Light of Archaeology,” n.d.

[19] Sjöberg, Jan Eric. “The King’s Mounds: The Grave Finds in the Light of Archaeology,” n.d.

[20] Friberg, Gunnel. Myth, Might and Man: Ten Essays on Gamla Uppsala. Stockholm: Riksantikvarieämbetets Förl., 2000.

[21] Sjöberg, Jan Eric. “The King’s Mounds: The Grave Finds in the Light of Archaeology,” n.d.

 

 

The following two tabs change content below.

Mecmua İstanbul

Mecmua İstanbul yayın ekibi olarak az zamanda çok şey yapabilmenin günümüzde kayıp bir hazine haline geldiğini farkettik.  Zengin ve günceli yakından izleyen içeriklerimiz ile okuyucularımıza “kültür-sanat ile yaşamı” teşvik ediyoruz.

Son Yazıları Mecmua İstanbul (tüm yazıları)

BU SAYFAYI PAYLAŞ

.