Beste Örge Sağlam Röportajı

Beste Örge Sağlam Röportajı 

Mecmua İstanbul okuyucuları illustrator ve resim serüveninizi merak ediyor olabilir.  Resimlerinizin öyküsü kadar izleyiciyi içine alan sıra dışı ruhu var. Neler söylemek istersiniz?

Resim yaparken kendimi masal anlatan bir şaman gibi hissediyorum. Öyle ki resmin içinde yer alan öykülerin gerçekleştiğini gördüklerim oldu. Sanat sihirli bir şey midir? Galiba evet.

Her şeyin bir düş olduğunu, bir düşle başladığını sezdiğimde, henüz çok küçüktüm. Büyüklerinden bolca masal dinlemiş bir çocuk olarak, masalların hayatımıza hep çok fazla benzediğini fark ettim. Elbet abartılı olan yanları, onları masal yapıyordu. Peki bizim hayatımızda var olan hayaller ve gerçekler abartılara sahip değiller miydi? Biz anlatırken dinleyene masal gibi gelen..

Rüyalar, simgeler.. Tüm bunlar kişiden kişiye değişse de arketipler ve semboller hep dörtbir yanımızda var oldular. Onlara anlamlar kattık. Ve göstergeler bir dil oluştururken, o dili evirmecelerle sanata yükledik. Benim resimlerim, masallar mitler ve ümitlerle beslenmiş, düşler ve dileklerimden oluşur. Bugün düşlediklerim, olmuş olanı ve olacak olanı resmetmektir sadece.. Düşlerim. Onları çizerim boyarım ve yazarım. Resimlerin benim mutlu olma biçimimdir. Amaç ve sonuç mutluluk ise bu duygu kollektif bilinçte yayılmacıdır. Ruhunu herkesten alır, herkesle eşzamanlı paylaşır. Kompozisyonlarımdaki renkler ve metaforlar, Süje obje ilişkisinde yeniden anlam kazanırlar. Kullandığım her malzeme, birden bire  ‘’Yolculuk Kiti’’ne dönüşür. Her bir resmin kendine ve zamanına ait bir öyküsü vardır. Bu katmanlı öykülemeler yoruma açıktır. Yaratılışın olasılıklarına karşılıklı karışma hissi de denilebilir buna. Belki de bir nevi oyuna davet, oyuna icabet..

Sizi hiç tanımayan okuyucularımıza kendinizden bahseder misiniz?

1977 İzmir doğumluyum. ilk, orta ve lise öğrenimimi, İzmir’de tamamladım. Lisede sanat alanında eğitim aldım. Bu benim için hayatımın dönüm noktası oldu. İzmir’li her Güzel Sanatlar öğrencisinin ilk çalışma ortamı olan, İzmir Arkeoloji Müzesi’nde tanıştığım değerli ressam Aygün Arslan’ın öğrencisi olma şansını yakaladım. Onun yönlendirmesi ile kazandığım bölümler içinde, Tiyatro/ Sahne Tasarımını sectim. İnsan, mekan obje, zaman, atmosfer, müzik, dans, hayal ya da gerçek hepsi tiyatronun o büyülü sahnesinde vardı.

Luigi Pirandello’nun ‘’Dağın Devleri’’ adlı oyunu üzerine verdiğim lisans tezim ise neler yapmak istediğime dair  kendime bir gösterge oldu.

2001/2009 yılları arasında çalışmalarıma İstanbul’da devam ettim akrilik/ karışık teknik çalışmaların çoğunlukla bu döneme aittir.

Başta oğlum olmak üzere, Devlet Okullarında öğretmenlik deneyimlerim; çocuklarla olan görünmez bağımı daha da güçlendirdi. 2009 yılı sonrasında İzmir’de çocuklarla resim çalışmalarıma devam ettim. Çocuk kitapları resimlemek özellikle ‘’resimlerime hikaye yazmak’’ ve onlarla paylaşmak kendimce bir teknik geliştirmeme sebep oldu. Aynı zamanda 2009 yılından beri İzmir’de, çocuklara yönelik bale/tiyatro üzerine çalışan bir firmada kostüm kreatörlüğü yapmaktayım.

Çocuklarla hiç kopmayan bir bağım ve hep kesişen yollarım oldu. Renklerim çizgilerim ve masallarım, onlar için yaratma arzum, beni ‘’Eksi  Onsekiz Edebiyat Grubu ile tanıştırdı.

Yazmayı, çizmeyi, boyamayı çok seviyorum. Her şeyden önce tüm bunları düşlemeye devam ediyorum. İllüstratör olmak her daim bir ‘’düş avcısı’’ olmak demektir. Bir kez daha dünyaya gelsem hiç şüphesiz yine ‘’düş avcısı’’ olurdum.

İllustrator olmanın sizde yarattığı en büyük farkındalık ne oldu?

Renklerden ve çocuklardan bu kadar bahsettiğimizde, konu resimli çocuk kitapları ve illüstratörlük oluyor benim için. Kitap, dergi, afiş, ürün tasarımları vb. bir çok yerde resimleme yapılabilir. Fakat bunu çocuklar için yaptığınızda illüstratör olmak farklı bir boyut kazanıyor, farkındalık gerektiriyor. Bir ressam çalışmalarında duygu düşünce ve sanatsal ifadelerini özgürce betimleyebilir. Bu onun öznel dilidir. Anlaşılmak gibi bir kaygısı da olmayabilir.

Fakat bir illüstratör gibi düşünmeye ve görmeye başladığınızda, i̇şler tamamen değişiyor. Size verilen metni kendi ‘’düş ülkenizin diliyle’’ yeniden yazarak, katmanlı bir anlatım gücüne sahip oluyorsunuz. Bir öykü/masal resimlerken onu kendinizi ifade etme biçiminize entegre etmek, öyküyü güçlendiriyor. Size yeni kanatlar takıyor. Tüm bunlarla birlikte, çocuklara edebiyatı sevdirmek, metinleri resimlemeler aracılığı ile daha güçlü kılıp, onları  yeni eserlerle tanıştırmak kolaylaşıyor. Taze ruhların çiçek açan hayal güçlerini canlı tutmak, ancak doğru yaklaşımlarla mümkündür. Yaş grupları ve öyküye uygun çizgi yapısını gözettiğinizde, güzel ve başarılı işlerin çıkması bu farkındalığa dayanıyor. Öyle ki herkesin çocukluğuna dair hatırladığı resimli güzel bir kitabı muhakkak vardır, ya da kopuk bir sayfası… İçinde hayallere daldığı…

Büyüdüğünde ne olacaksın diye sorarlar, çocuklara…

O zamanlar siz ne cevap verirdiniz bu soruya?

Sanırım ben hiç büyümedim. O günlerde halının, masanın, koltuğun üzerinde, dağılmış kalemlerim, boyalarım, kağıtlarım olurdu. Her an aklıma gelen bir şeyler çizer, onlara hikayeler uydururdum. Odamın duvarlarına, çizdiğim resimleri yapıştırır, açılış yapıp evdekileri davet ederdim. Yazdıklarımı aileme okumak için koltuk örtüsünden kostüm yapıp herkesin beni dinlediği o an, hayallerimde kaybolurdum. Bana sanırım çok fazla kimse ne olacağımı sormadı. O kadar belliydi ki.. Ama siz şimdi ‘’ne olduğumu’’ sorduğumuzda o küçük Beste’den daha çok heyecanlandım. Çünkü yaşadıkça, ürettikçe, ‘’ol’’maya devam ederken, ne olduğumuzu bilmek gerçekten çok zor oluyor..

Değerli vaktinizi ayırıp sorularımıza içtenlikle cevaplar verdiğiniz için “Mecmua İstanbul” Kültür Sanat Medya adına teşekkür ediyoruz!

Bizlere biraz da yeni projelerinizden bahsetmek ister misiniz?

Devam eden projeler içindeyim. Pandemi süreci içinde daha üretken ve verimli olmak sanırım benim şansım oldu. Kitap kapağı ve resimlemelerini yaptığım kitapların yanı sıra kendime ait masal /öykülerim için de çalışıyorum. Dilerim düşlerimizi daha çok paylaşabildiğimiz güzel ve sağlıklı zamanlara tekrar geri döneriz.

Mecmua İstanbul’un var olan kültüre desteği, günümüz sanatı ve sanatçılarına ulaşma biçimi, dijital bellekte bir zamanı kayıt altına alma anlamında çok değerli. Sanal bir ortamda, düşlerimi paylaşma imkanı verip, onları okuyanlarca ve izleyenlerce gerçek kıldığınız için çok teşekkür ederim.

Beste Örge Sağlam (@borgesaglam) • Instagram fotoğrafları ve videoları

The following two tabs change content below.
Sanat Tasarım Fakültesi bölümü mezunu köşe yazarımız, özel bir vakıf üniversitesinde mentör eğitimci olarak görev yapmaktadır. Tarih alanında yüksek lisansını tamamlayan yazarımız, kültür sanat alanında farklı platformlarda, popüler düzeyde yayınlar hazırlamaktadır. "Mecmua İstanbul ve Cemiyet Sanat Dergi" genel yayın yönetmenidir.

Son Yazıları Tülay Çağlar Kadı (tüm yazıları)

BU SAYFAYI PAYLAŞ

.