Emay/Mine Sanatı Nilgün SUNA COŞKUN

Nilgün SUNA COŞKUN

Emay – Mine Sanatı

Emekli resim-grafik öğretmeni, ressam ve mine sanatçısı

Gazi üniversitesi MEF Uygulamalı Sanatlar Eğitimi Bölümü, Uygulamalı Resim Ana Sanat Dalından mezun olmuştur (1989).

Ankara Olgunlaşma Enstitüsü Grafik/Fotoğraf alanında resim-grafik alan öğretmeni olarak görev yapmıştır (2003-2021).

Ümitköy’de “Atölye 5.Sokak” sanat merkezini kurmuştur(2015-2021).

Halen ‘Nilgün Suna Coşkun Art Studio’ olarak kendi atölyesinde sanat çalışmalarını sürdürmektedir.

Akrilik resim, sıcak mine ile resim ve heykel, grafik tasarım, takı tasarımı, geri dönüşüm proje geliştirme ve sunum teknikleri, ölü doğadan toplanan atıklarla kolaj ve sanatsal sunumlar, yaşam sürecinde çeşitli etkilerle yıpranan, eskiyen, paslanan özellikle metal, ahşap, deri, taş gibi nesnelerin strüktür ve tekstüre dayalı özelliklerinin makro fotoğraf çekimlerini yapmaktadır.

Sanatçı, resim çalışmalarının yanı sıra mine sanatına (emay/shippoyaki/emay) ilgi duymuş ve 2009 yılında Ankara Olgunlaşma Enstitüsü’nde Reyhan DOĞAN ve Japon mine sanatçısı Machico KOİKE’den temel ve ileri mine sanatı teknikleri eğitimi almıştır. Büyük ilgi duyduğu mine sanatının çeşitli teknikleri ve kendi geliştirdiği tekniklerle mine resim ve heykel çalışmaları yaparak, sanatı yeni nesillere tanıtmak ve diğer sanat dalları arasındaki haklı olan yerini bulmasına katkı sağlamak en büyük arzusudur.

Eserlerinde; evrende yer alan renk, doku, form ve bunların düzenlenişi ile birlikte felsefeyi de konu alan pozitif ve/veya negatif içerikli toplumsal kavramları harmanlayarak, izleyiciyi düşünme, sorgulama ve var olmanın bütününe dikkatleri çekerek anlamlandırmak üzere, soyut izlenimci bakış açısıyla eserlerini ortaya koyma çabasındadır.

Sanatçı, sıcak mine sanatının tüm olanaklarını kullanarak, özgün sanat eserleri ortaya koyabilme çabası ile uzun yıllardır atölye çalışmalarını sürdürmektedir. Geleneksel ve çağdaş mine sanatının birçok tekniğini, görsel anlatım ögeleri ve ilkeleriyle ile deneysel çalışmalar yapmaktadır. Bakır yüzeyde renkli cam tozlarıyla yapılan bu çalışmalarını “emayenin yolculuğu” olarak nitelendirdiği eşsiz bir sanat dalıdır.

Sergide 40 adet mine/emaye tablo sergilenmektedir.

Emay/Mine Sanatı

Emaye: emay da denilen camsı görünüme sahip bir kaplamadır. Emaye tozları (camsı tozlar ) metal (altın-gümüş-bakır) bir yüzeye uygulanan ve 700 ile 950 C derecede ısı (füzyon) ile bağlanan camsı bir bileşiktir Metal yüzeyin sert ve parlak bir camsı katman kaynaştırılmasıdır. Camsı emayeler ince öğütülmüş, toz haline getirilmiş çeşitli metal oksitlerle birleştirilerek çeşitli renklerde elde edilmiş camlardır da denilir. Özel tekniklerle yüzeye uygulanan ve çeşitli ekipmanlarla çalışılan bir laboratuvar sanatıdır.

Emaye sanatı, MÖ. Camın keşfedilmesinden sonra, Eski Mısır ve Mezopotamya’ya kadar uzanmaktadır. MÖ 5.yy’da Antik çağda ortaya çıkan emaye, Ortaçağda ve Rönesans döneminde Bizans’ta gelişmiştir. 13. ve 14. yy ’da Fransa’nın Limoges şehrinde popüler hale gelmiş ve 18.yy’a kadar büyük üretimler yapılmıştır Ünlü Rus kuyumcu Peter Carl Faberge, 19. yy’lın sonlarında emaye tekniklerinin yeniden canlanmasına neden olmuştur. 20.yy’da ise endüstri alanında emaye önemli ölçüde kullanılmıştır. 12.yy’0*8lın sonlarında Suriye’de yapılmış olması ihtimali olduğu, ancak İslami atölyelerde yapıldığı tam olarak bilinmemektedir. Ülkemize gelişi ise 1900’lü yılların ortalarında olmuştur. Tarihsel süreçte tüm dünyaya yayılarak pek çok teknik gelişmiştir.

Köklü tarihsel geleneklere dayanan emaye, çok önemli ve seçkin bir sanatsal faaliyet olarak öne çıkmış ve geleneksel – dekoratif temellerinden bağımsız bir sanat alanına dönüşmüştür. Günümüzde sanatçılar, çeşitli formlarda ve formatlarda emaye kaplamayı yapmaya devam etmektedirler. Canlı renkler, katmanlı derinliklerde ortaya konulan anlam ve ifadeler, sanatın bu önemli potansiyelini ortaya koymaktadır. Mine sanatı ile geleneksel ve çağdaş teknikler kullanılarak, tarihte ve günümüzde kuyumculuk, dekorasyon ve resim sanatında pek çok özel tasarımlar ortaya konulmuş, son derece etkileyici ve değerli örneklere rastlanmaktadır.  Mine bezeme ve mine minyatürü yüzyıllardır bilinen çok değerli bir sanattır. Heykeller, tablolar, duvar resimleri ve duvar pandantifleri gibi pek çok eser dünya da popüler olmuştur.

“POZİTİF ZAMANLAR VE BİZ KİMİZ?

Kendini bil (tanı) ile ifadesini bulan Sokrates’in felsefesi, neleri bilmediğimizi, bilmenin önemini vurgular. Neleri bilmediğimizi bilmek merakı doğurur. Merak ise etkindir ve bizi yeniden evreni anlamak yönünde aktif hale getirebilir. Sorgulanmamış bir hayat süren insanların hayatı, kendi ellerinde ya da kendi kontrollerinde değildir. Onların denetimi dışarıdan gelmektedir. Ancak insan sorgulayan bir özelliğe sahip olması ile kendine has bir özgürlüğe, evreni tanıyabilme gücüne sahip olur. Kant ise şöyle der; “insan küçüklüğünü ancak usun varlığıyla alt eder”.

İnsan hep evreni anlamaya çalışan bir varlık olmuştur. Ne ilginçtir ki insanlık tarihine baktığımızda hiçbir zaman bugünkü kadar edilgenleştirilmemiştir. Hazır düşünme kalıplarıyla şekillenen zihinde; zaten hep dâhil oldukları sistemde bu kadar iyi eritilemediler. Aynı zamanda gözle görülemeyecek canlıların istilasına uğramış ve çaresizliği yaşamıştır.

Yaratıcılığın merkezi olan sanat ise insanın kendini tanıma ve ifade etme çabasından oluşmuş, her zaman sorgulayan akılların var olduğunu çeşitli şekillerde topluma sunmuştur. Bundan ötürüdür ki düşünen, sorgulayan, merak eden insan kendine ‘biz kimiz?” diye sormayı da düşünmüş müdür? Asıl sorulması gereken bu mudur? Tüm bu gelgitlerin arasında bu sorunun yanıtını bulamayacağız belki, ama her birimiz bir şeyler düşünüp, bir yanıt arayacağız. Bu kadar pasivize edilerek de olsa, bunun yanıtını arama yolunu bulmak usun varlığını ortaya koyma çabası ile olacaktır.

Sanatçı eserlerinde bu sorunun yanıtını ararken, figüratif formları, katmanlardan oluşan renk ve doku efektlerini kullanmıştır. Aynı zamanda doğanın parçası olan insanı, doğanın diğer parçalarından biri olan bakır elementiyle buluşturarak üç boyutlu formlara aktarmış, güçlü bir plastik etki ortaya koyma çabasına girmiştir. Soyut izlenimci anlayışı benimseyen sanatçı, insanlığın içinde bulunduğu zaman dilimini, korkarak ve acizce önlemler alarak nasıl yaşamaya çalıştığını, yaşarken de hislerini bu iki sözcük ile sorgulaması gerektiğini ifade etmektedir. Yanıtını aradığı bu soruya göndermeler yaparak kendince içsel bir yolculuğa çıkmıştır. Mimikler ve figüratif duruşlardaki renk ve doku yoğunluğu, grafiksel anlatım dili ile bu yolculuğun görsel ifade biçimini çağrışımsal algıyla güçlendirmeyi hedeflemiştir.

Sergi çalışmalarına 2018 yılında başlanmış ve “biz kimiz? “ teması konu edinilmiştir. 2020 yılında tüm dünyayı etkisi altına alan kovit 19 salgını ile tüm yaşam tarzları olumsuz olarak etkilenmiş ve “biz kimiz?”  sorgusunu daha da güçlendirmiş ve başka bir boyuta taşımıştır.  Bu nedenle sanatçı sorduğu soruyu “pozitif zamanlar ve biz kimiz? “ olarak değiştirmiş ve salgın sürecine de atıfta bulunmuştur.  Madde ve mana birlikteliği sanatla ilişkilendirildiğinde büyük anlam ve derinlik kazanacaktır.

İçinde bulunduğumuz dünyada, salgınla yaşamın yepyeni bir yöne evrilmesi sonucunda edilgen halden etken hale geçebilme becerisi kazanmak için sanatla var olmayı sürdüreceğiz.

Bakır üzerine metal oksitlerle rengini bulan cam tozlarının sanat yolculuğunda sonsuza dek var olmak dileğiyle iyi seyirler…

 

 

The following two tabs change content below.
Nilgün SUNA COŞKUN Emekli resim-grafik öğretmeni -ressam ve mine sanatçısı Lisans Gazi üniversitesi-MEF-Uygulamalı Sanatlar Eğitimi Bölümü-Uygulamalı Resim Ana Sanat Dalı (1989) Ankara Olgunlaşma Enstitüsü Grafik/Fotoğrafa Alanında resim-grafik alan öğretmeni (2003-2021) Kurucusu olduğu sanat merkezi Atölye 5.Sokak’ta; yönetici, sanat eğitimcisi, sanatçı ve proje danışmanı (2015-2021) Halen ‘Nilgün Suna Coşkun Art Studio’ olarak Ümitköy'de kendi atölyesinde sanat çalışmalarını sürdürmektedir. Kolaj ve akrilik resim, sıcak mine ile resim ve heykel, grafik tasarım, takı tasarımı, geri dönüşüm proje geliştirme ve sunum teknikleri, ölü doğadan toplanan atıklarla kolaj tekniği ve sanatsal sunumlar, yaşam sürecinde çeşitli etkilerle yıpranan, eskiyen, paslanan özellikle metal, ahşap, deri, taş gibi obje ve yüzeylerin (form, renk ve doku kimliğini öne çıkaran) makro fotoğraf çekimleri ve kolaj materyali olarak öncelik verilmesi. Ulusal ve uluslararası sanat aktivitelerinin izlenmesi. Sıcak mine ve çağdaş resim sanatı alanında yabancı ülke sanatçılarının sosyal medya takibi ve iletişimi. Sıcak mine takı tasarım ve uygulamaları. Özgün baskı çalışmaları. Şiir yazımı. Eğitim sosyoloji ve psikolojisi, kavramsal felsefe ve sanat felsefesi, uygarlık ve dinler tarihi, evrim ve iç mekân tasarımları konulu her türlü yayın. Şiir ve antoloji.

Son Yazıları Nilgün SUNA COŞKUN (tüm yazıları)

BU SAYFAYI PAYLAŞ

.