Geleceğe göz kırpan sanatçılar Elvire Cheviron kimdir?

Geleceğe göz kırpan sanatçılar.

Elvire Cheviron kimdir?

Elvire Cheviron 26 mart 2003’te Ankara’da doğdu. Istanbul’da Pierre Loti Fransız lisesinde okudu. İki kültür arasında büyüdü ve çalışmalarında bu dünyaları yansıtıyor.
Beaux-arts de Paris’de ikinci yılında olan Elvire, figüratif ressam James Rielly’nin atölyesinde çalışıyor. Kendinden büyüklerden boyama teknikleri öğrenerek, her gününü atölyede geçiriyor. Paris’te sanat dünyasını keşfeden Elvire, batı sanatını kendi geçmişi ve Türk kültürüyle birleştirme çabasındadır.

Sanata olan ilginiz ne zaman ve nasıl başladı?

Sanata olan ilgim çok küçük yaşta başladı. Renklere ve şekillere olan duyarlılığım, küçükken ailemle veya okulla gittiğim sergilerle gelişti. Hatıralarımda, Anish Kapoor’ un Sabancı’dakı sergisi canlanıyor. Renklerin çeşitliliği beni büyülemişti.

Eserlerinizde kullandığınız teknik ve malzemeler neler?

Eserlerimde özellikle tuval üzerine yağlı boya tekniğini kullanıyorum. Malzemenin kalitesine çok önem veriyorum, kendim geriyorum tuvali ve tavşan derisinden yapılan bir uhuyla hazırlıyorum yüzeyi.
Bunun dışında, litografi, mozaik, seramik gibi farklı tekniklerle de denemeler yapıyorum. Tek bir yöntem yetmediğinde aynı konuları farklı şekillerde sunuyorum.

Resimlerinizde işlediğiniz konular nelerdir?

İşlediğim konular değişse bile hep kişisel ve bana özgün. Paris’te bana sorulan soru, Türk olduğumu öğrenince, Türkiyeyi nasıl tablolarımda simgelediğim. Bu soru absürt. Yaptığım her şeyde zaten geçmişimle ve büyüdüğüm yerle olan ilişkim ve çelişkim belli oluyor. Çok esinlendiğim bir sanatçı şu şekilde demiş “Bir ressamın iki seçeneği var : ya gördüğü dünyayı boyar ya da kendini” P.Guston.

Yaratımınızı tetikleyen kaynak nedir?

Yaratma isteği, bazen aramam gereken bazen de kendini sunan bir his. Sokakta yürürken gördüğüm bir sahneden, okuduğum kitaplardan ve gezdiğim sergilerden esinleniyorum. Ama bunun ötesinde, bazen kıpır kıpır, aciliyet gerektiren bir yaratma isteği hissediyorum. Bu durumda, fırçalarımı elime alıp içimdeki hissi dışa vurmaktan başka çarem olmuyor. Esinlendiğim sanatçılar, Francis Bacon, Philip Guston adeta bir trans içinde saatlerce kilitli bir şekilde çalışırlardı. Ben de bu şekilde çalışıyorum galiba.

Bir fikri esere dönüştürme süreciniz nasıl gelişiyor?

Bir fikri önce her daim yanımda taşıdığım resim defterimin içine çiziyorum veya yazıyorum. Genellikle seri şeklinde çalışıyorum, aynı fikri sonuna kadar geliştirmeyi deniyorum. Renkli kalemlerle araştırdığım figürleri sonra tuvale taşıyorum. Bu esnada bazen değişiklikler oluyor, birtakım şeyler çıkarılıyor veya ekleniyor. Eğer memnunsam başka bir tuvale başlamaktan korkuyorum. O andaki bir tatmin olma duygusunu hemen bırakamıyorum. Ama ertesi gün yeniden başlama isteğini hep buluyorum.

Gerçeklik kavramı sanat anlayışınızda ne kadar yer kaplıyor?

Gerçeklik kavramını kendi algıma göre işliyorum. Yaptığım çalışmalar hiper realist değiller, ama kendimi en gerçek şekilde anlatıyorum ve gösteriyorum. İçimdeki gerçeklik ölçüsüne göre çalışıyorum. Gerçekliği sanatta kendi kendine yeten bir alanda buluyorum. Neye göre gerçek, sanatın kendi dünyasına göre diye düşünerek ilerliyorum.

Ailenizin sanat anlayışınızda etkisi olduğunu düşünüyor musunuz?

Ailem beni sanata merakımda her daim destekledi. Küçükken beni müzeye, sergilere götürerek, ve elime kalem tutuşturarak benim yanımda oldular. Güzel sanatlar okumamda da beni destekliyorlar ve yaptığım işe inanıyorlar, bu benim için çok değerli bir yardım.

Sanat tarihinde sizi etkileyen akımlar, dönemler hangileridir?

Sanatçılar kimlerdir?

Sanat tarihinde esinlendiğim akımlar arasında New Objectivity ve Abstract Expressionism bulunuyor. Paris’te Centre Pompidou’da birkaç ay önce gördüğüm Nouvelle Objectivite sergisi çok hoşuma gitti. Birinci dünya savaşından sonra başlayan akımın çarpıntısı beni çok etkiledi. Özellikle Otto Dix’in tabloları ve resimleri bende çok derin bir sarsılma yarattı.
Daha klasiklerden, El Greco ve Goya’yı seviyorum. 2017’de Paris’te Greco ve Bacon sergisine gitmiştim, beni çok etkilemişti. Bu iki sanatçıyı karşı karşıya koymaları ilginçti. Greco’nun vücudu sergileme şekli kendi sanatımda beni yönlendirdi.

Günümüzde hangi sanatçılarından etkilendiniz?

En sevdiğim sanatçılar arasında Philip Guston, Kiki Smith, Francis Bacon, Louise Bourgeois, ve Lee Lozano bulunuyor. Sanatçıların kendi yazdığı metinlerde ve kitaplarda işime yarayan birçok öğüt ve kavramla karşılaşıyorum. En çok ilgimi çeken de çizimler. Bir sanatçının kendine ait dünyasını en iyi çiziktirmeleri gösteriyor.

Sanat izlemek için en sevdiğiniz yer neresi?

Sanat izlemek için Paris’te bir buçuk yıldır birçok yeri referans alıyorum. Centre Pompidou, Musee d’art moderne ve Palais de Tokyo da genellikle çok ilginç çağdaş sanatçılar sergileniyor. Son zamanlarda, Miriam Cahn diye İsviçreli bir sanatçıyı gördüm, savaş, kadınlık, yalnızlık ve ölüm gibi temaları ele alıyordu.
Paris’teki sanat fuarları da günümüzün sanat dünyasını iyi temsil ediyor.

Almaya devam ettiğiniz sanat eğitimini, artıları ve eksileriyle değerlendirir misiniz? Sizce sanatçı olabilmek için sanat üzerine eğitim almak yeterli ve gerekli midir?

Paris Güzel Sanatlar da aldığım eğitim beni en başta çok zorladı. Liseden çıkıp bu okula giren sayılı kişilerden biri olmak en başta bir şans gibi gelse de, zorlukları da vardı. Teorik derslere dokunmayan bir okuldayım. Öğrenmeyi çok sevdiğim için bunun yanında felsefe ve siyaset seminerlerine gidiyorum.
Aynı zamanda sanatımın bu çevrede geliştiğinin de farkındayım. Şu an ikinci yılımın sonuna ulaşıyorum, beş yıllık bir okul. Sanat okumak sanatçı olmak için gerekli olmasa da, beni sanat dünyasıyla karşılaştırıyor. Ileride beni bekleyeni buradan gözlemliyorum. Sanatın da bir takım kuralları ve limitleri var ve bunları daha iyi kavradığımı düşünüyorum artık.

Geleceğe göz kırpan sanatçılar yazımının ilk sanatçısı Elvire Cheviron’a bu samimi sohbet için teşekkür ederim.

 

 

 

 

 

 

 

The following two tabs change content below.
1987 Denizli Geleneksel Tiyatro Şenliği’nde Oktay Arayıcı’nın Rumuz Goncagül adlı oyunundaki  “Müfit Mürted” karakteriyle en iyi erkek oyuncu ödülünü aldı. 2013 yılında yazmaya başladı ,ilk şiir kitabım 2015 yılında “Akşamlık” adıyla, ikinci şiir kitabım 2016 yılında “Yol Hep İkiye Ayrılır” adıyla, üçüncü şiir kitabı 2019 yılında ‘’Havada Üç Beş Martı’’ adıyla Telgrafhane Yayınevi tarafından yayımlandı. 2017'de Ankara Özel Tevfik Fikret Okulları öğrencileriyle hazırladığı "Bir Orman Şiir Fidanı" isimli kitabı yayımlandı. "Akşamlık" adlı oyunu Türkiye prömiyerini Trabzon'da yaptı ve birçok tiyatro festivaline katıldı. Oyun 2018 yılında Direklerarası Seyirci Ödülü’ne layık görüldü.

Son Yazıları Güven Baykan (tüm yazıları)

BU SAYFAYI PAYLAŞ

.