Hayatının İkinci Bölümüne Hoş Geldin Seramik Sergisi A. Ceren Asmaz

Seramik sanatçısı A. Ceren Asmaz’ ın

Eskişehir ODUNPAZARI ŞEHRİN ATEŞİ SERAMiK GALERİSİ’ nde 9 HAZİRAN 2023  – Saat 15.00

”Hayatının İkinci Bölümüne Hoş Geldin” kişisel seramik sergisine davetlisiniz.

A. Ceren Asmaz Instagram 

”Değerli Sanatseverler;

Sanat, Eskişehir’in özünde, geçmişinde var. Odunpazarı Belediyesi olarak biz de Eskişehir’in can damarlarından olan sanata, hak ettiği değeri ve katkıyı vermeye çalışıyoruz. Bu kapsamda da çalışmalarımıza, gerçekleştirdiğimiz ulusal – uluslararası festival ve çalıştaylarımızla devam ediyor; müze ve galeriler açıyoruz. Sanatçıları, festival ve çalıştaylarımızda bir araya getiriyor; birbirinden eşsiz sanat eserlerinin üretilme sürecine tanıklık ediyoruz.
Toprak ve ateşin o büyülü buluşmasına tanıklık ettiğimiz Uluslararası Seramik Pişirim Teknikleri Çalıştayı’ ndan doğan eserlerin yer aldığı Odunpazarı Şehrin Ateşi Seramik Galerisi’nde, toprağın ateşle dansının Friglere kadar uzanan yolculuğuna yeni yolcular ekleyerek devam ediyoruz. Odunpazarı Şehrin Ateşi Seramik Galerisi’nde bu kez A. Ceren Asmaz’ ın seramik eserlerine ev sahipliği yapmanın mutluluğunu yaşıyoruz.
A. Ceren Asmaz’ ın Hayatının İkinci Bölümüne Hoş Geldin isimli seramik sergisi, Odunpazarı Şehrin Ateşi Seramik Galerisi’nin üçüncü sergisi olacak. Bu heyecanı bizimle paylaşan, emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunuyorum. Farklı isimler ve sergilerde görüşmek üzere…”

Av. Kazım Kurt
T.C. Eskişehir Odunpazarı
Belediye Başkanı


”Merhaba,
Kötü haber; aşağı düşüyorsun, tutunacak hiçbir şeyin yok, paraşütün bile.
İyi haber; zemin de yok.
Slavoj Zizek’in sık kullandığı metaforlardan birinde, Road Runner’ın peşinden koşan çakal, avına odaklandığı için uçurumu geçtiğini fark etmez. Boşlukta koştuğunu aşağıya baktığında anlar. Bu da bize çizgi filmlere özgü o fizik yasasını hatırlatır: Boşlukta yürüdüğün için değil, boşluğun bilincine vardığın için düşersin.
Neredeyse her birimiz, hayatlarımızın bir döneminde altımızdaki boşluğun bilincine varırız.
Carl Jung’a göre bu keşif zaruridir: Yaşamlarımızın ilk yarısında egomuzu geliştirmeye ikinci yarısında ise bilinçdışımızı kişiliğimize entegre etmeye çalışırız. Bu durumda, tam ikisinin arasında kalan bölümde bir geçiş dönemi yaşarız.
Yani şöyle özetleyebiliriz durumu: Yaşantımızın ilk bölümünde, bize biçilmiş rollere göre kendimizi yargılarız. Sonra bu paradigmanın zemini çöker ve elimize beş maddelik bir davetiye düşer:
1- Hayatının anlamı yok mu? Hiçbir şeyden tatmin olamıyor musun?
2- Bugüne kadar yaptıkların şimdi anlamsız mı geliyor?
3- Her şey yolunda gittiğinde bile kendini yalnız ve kaybolmuş mu hissediyorsun?
4- ‘Keşke yeniden başlayabilseydim’ mi, diyorsun?
5- Yapamadıklarından dolayı yoğun pişmanlık ve suçluluk mu duyuyorsun?
Hayatının ikinci bölümüne hoş geldin.
Bizi hayatımızın ikinci bölümüne çağıran elçinin bir suçu yoktur ama en çok o suçlanır. İsimler takarız ona; varoluş krizi, orta yaş bunalımı, ruh sıkıntısı…
Çünkü Nietzsche’nin dediği gibi, boşluğa bakmaya başladığımızda, boşluk da bize bakar. Bu bakışmalardan elde ettiklerimizi zeminsizlik duygusunu etkiler:
Varlığımızı umursamayan bir evren. Ölüme yazgılı bir beden. Neden var olduğumuzu bile bilmediğimiz anlamsız bir hayat. Boş yere harcadığımız zaman. Bütün önemli sapaklarda yanlış yola döndüğümüz ve bizi getirdiği yerden hoşlanmadığımız bir yol.
Birden bire farkına vardığımız bu zeminsizlik hali konusunda Kierkegaard bizi uyarmıştır: İnsan ya kendi varoluşunu unutacak ya da tüm dikkatini kendi varoluşunda yoğunlaştıracaktır. Bugüne kadar unutmuştuk. Şimdi ise gözlerimizin ondan ayıramıyoruz ve soruyoruz: ‘Aslında ne istiyorum?’
‘Kendimi unutmadan önce ne istiyordum?’
Kierkegaard’ın teolojik örneğini verecek olursak:
“Tanrı benden ne kastetmiş olabilir?”
İnsan sormadan edemez elbet, kendimize odaklandığımız bir bakış açısına ta en başından sahip olamaz mıydık? Buna uygun bir eğitim sistemiyle, ebeveyn yönlendirmesiyle kendimizden uzaklaşmadan yaşayamaz mıydık? İlla farklı farklı rollere mi bürünmemiz gerekiyordu?
Elbette yararı dokunurdu. Ancak görünen o ki bu varoluşsal sorgulama döneminden pek kurtuluş yolu yok.
Bir taraftan ölmek için doğduğumuz gereceğini baskılamadan yaşayamıyoruz. Diğer taraftan sosyal beynimiz asıl ödüllerini, başkalarının hakkımızdaki kanaatlerine göre topluyor. Hayatlarımızın ilk döneminde beğenilmek, istenilmek, bir gruba ait olmak ve kabul edilmek her şeyden önemli geliyor.
Ta ki artık gelmeyene dek.
Eğer böylesine sancılı bir geçiş süreci evrenselse, şu sonuca varmıyor muyuz:
Bugüne kadar bir yalanı yaşamadık. Bugüne ulaşmamız için gerekeni yaşadık (Emre Özarslan, ‘Hayatının İkinci Bölümüne Hoş Geldin’, 26 Nisan 2022).
“Hayatının ikinci bölümüne hoş geldin” isimli bu sergi, lvl 35 ve 2nd isimli iki seriden oluşmaktadır. Sanatçı, seramik malzeme ile çalışırken sıklıkla yüzey üzerine odaklanır ve formu boşluğun sınırlarından bağımsız ele alır. Diğer taraftan renk söz konusu olduğu zaman erkin davranmaktan imtina eden sanatçı, sergiyi oluşturan iki serisinde de esin metninin vurguladığı gibi yeni bir farkındalık ve seslenme alternatiflerini önceleyen bir tavırla, boşluk ve hamlık kavramlarını kaygısız bir renk paletiyle ele almıştır. Ona göre bu parçalar ileride pişmanlık duymamak için atılmış adımlar, öğrenilmiş mükemmeliyetçilik ve korkuyu alt etmenin zorunluluğunu taşımaktadır. Bu eserler ile sanatçı, hayatın ikinci döneminde ön yargıların eşlik ettiği sahte bir sona gelmişlik hissine karşı çıkış adımları atmış, her şeyin değil belirli şeylerin üzerini çizerek kapısını, sıradaki günlere merakla açmayı seçmiştir.”
Behiye Aycan Erarslan
12 Ekim 2022

 

Lvl-35 serisinden No:1 2022, serbest şekillendirme, 1260 oC, 17x21x10 cm

 

2nd serisinden No:3
2022, serbest şekillendirme,
1260 oC, 40×40 cm


A. Ceren Asmaz Kimdir?

1987 Ankara doğumlu Ayşenur Ceren Asmaz; lisans ve yüksek lisans eğitimini Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Cam Bölümü (2010) ve Güzel Sanatlar Enstitüsü Cam Anasanat Dalı (2013)’te tamamlamıştır. 2013 yılında Uludağ Üniversitesi Seramik ve Cam Tasarımı Bölümünde Araştırma Görevlisi olarak atanmış,  2014-2018 yılları arasında Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Seramik ve Cam Tasarımı Anasanat Dalı’nda Sanatta Yeterlik programı süresince bu kurumda görev yapmış ve 2018 yılında Sanatta Yeterlik programını tamamlamıştır. 2018-2020 yılları arasında Arkın Yaratıcı Sanatlar ve Tasarım Üniversitesi, Sanat Fakültesi, Plastik Sanatlar bölümünde öğretim üyesi ve bölüm başkanı olarak görev yapmış, 2020 yılı sonunda Türkiye’ye dönmüştür.
Çeşitli sempozyum, bienal ve karma sergilerinin yanı sıra; “İnsanın kanadı; gayretidir”, “Inner Monsters: Glass Edition” ve “Arabesque” isimli üç kişisel cam sergisi; “Recipe for Disaster” ve “Gopitholand: Circus” isimli iki kişisel seramik sergisi; ayrıca “İki Nehir” isimli şiir kitabı için hazırladığı illüstrasyonlardan oluşan bir illüstrasyon sergisi bulunan sanatçının, biri heykel ikisi seramik alanında olmak üzere üç adet ödülü vardır. Sanatçının Güney Kore Uluslararası Macsabal Müzesi, Stieglitz Academy Uygulamalı Sanatlar Müzesi ve pek çok özel koleksiyonda eserleri yer almaktadır. 2021 yılında Doçentlik unvanını alan sanatçı, Erciyes Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Seramik ve Cam Tasarımı Bölümü’nde ders vermektedir.

The following two tabs change content below.
1992 Ankara doğumlu Nazlı Işık" Yeni Nesil Sanat" topluluğu sanatçılarındandır. Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Resim Öğretmenliği bölümünden 2014 yılında mezun olan Nazlı Işık, 2018 yılında İstanbul Arel Üniversitesi Grafik Tasarımı bölümünde yüksek lisansını tamamlamıştır. Yurt içi, yurt dışında karma sergi ve fuarlarda yer alan sanatçı, eser çalışmalarına Ankara’ da atölyesinde devam etmektedir. Nevart Sanat ve Tasarım Akademisi’ nde eğitim koordinatörlüğünün yanı sıra Geleneksel Kuyumculuk Yöntemleri üzerine Ahumay Sanatevi’ nde eğitimi sonrasında çalışmalarına devam etmektedir.
BU SAYFAYI PAYLAŞ

.