İsmail Çoban | Kapıkule’ nin Ardındaki Sanatçılarımız

”Kapıkule’ nin Ardındaki Sanatçılarımız” dahilinde olan ”Yurtdışında Yaşayan Sanatçılarımız ” yazı dizisine Almanya’ da sanatsal çalışmalarına devam eden İsmail Çoban ile başlamaktayız.

Yazı dizisi öncesinde projede yer alan sanatçılarımızın eserlerinin korunması adına yasal uyarıya dikkat edilmesi önemle rica olunur.

Bu yazısı dizisinde kullanılmak üzere  Sanatçı İsmail Çoban ve İsmail Çoban Vakfı tarafından belirtilen yazı ve görsellerin kullanımı, proje danışmanı Vecdi Uzun’a   telif hakları kanunları kapsamında izin verilmiştir. Bu kapsamda yayınlanan  metin ve görsellerin  herhangi bir yayın organında  kullanımı  izin ve telif haklarına tabidir. 

Türkiye’ de telif hakları 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (”FSEK”) korunmaktadır.

Dr. Peter Spielmann’ ın Kaleminden İsmail Çoban Özgeçmişi

”Yaşamın Dönümleri“ 

İsmail Çoban, 1945 yılında Çorum’da doğdu. İlkokuldan sonra Hasanoğlan Atatürk İlköğretmen Okulu’nu bitirdi. Bir süre öğretmenlik yaptı. Ardından Beşiktaş Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu’na girdi. Özellikle hocası Karl Heinz Schlaminger’in etki ve teşvikiyle kendine özgü stilini oluşturmaya başladı.

1968 yılından Federal Almanya’ya göçtü ve 1971 de öğrenimini tamamladı. Diplomasını aldıktan sonra serbest ressam/ heykeltıraş olarak çalışmaya başladı.

Dağarcığında getirdiği yerel temalara, törelere kattığı evrensel boyutla, Almanya´da da İsmail Çoban yaygın ve haklı bir üne kavuştu. Çoban; Almanya, Avusturya, A.B.D., Arjantin Berezilya, İsviçre, Fransa, İtalya, Holanda, Kanada, Japaonya, Norveç, Kuba, Güney Afrika, Güney Kore, Polanya, Bulgaristan, Romanya, Azerbaycan Suriye, Çek Cumhuriyeti, Nikaragua gibi pek çok devlet müzesinde ve sayısız özel koleksiyonda yerini aldı. Eserleri bugüne değin tam 33 ülkede gösterildi. 170 i aşan kişisel 500 nün üzerinde karma sergisi ile, Federal Kültür Araştırma Enstitüsünün açıklamalarına dayanarak, Almanya düzeyinde  40 en çok sevilen ve sergilenen sanatçı arasında 9. sırayı aldı.

1968 dan sonra ilk defa Nadya Sanat Galerisi’nin çabalarıyla resimleri ülkesinde ilk defa 1992 de sergilendi. Bu serginin ardından sanatçı hiç bir ülkede yaşamadığı ve ne yazık yalnız kendi ülkesinde yaşadığı zorlu gümrük problemleri yüzünden bir daha eserlerini  Türkiye’de sergilemedi.

Çoban eserleri ile  Türkiye çıkışlı bir  sanatçının, kökenine sımsıkı sarılarak, yerelliğin çemberini yıkıp, evrenselliğin sanatta oluşturduğu olağanüstü sentezin hangi ufuklara taşıdığını ispatlıyor.

1997 yılında heykelleri ile sanat sevenlerine yeni bir sürpriz yapan Çoban, bir sazın bütün tellerinde dolaştırıyor parmaklarını.

Monomental heykelleri ile zamanımızın yetiştirdiği, alçakgönüllü, usta  bir sanatçının olgunluğuyla yaşıyor… Çoban’ın eserleri sadece seyredilmiyor, varlığını insanın bütün dünyasını kavrayacak bir güçle duyumsatıyor.

Dr. Peter Spielmann | Bürün – Çek Cumhuriyeti

İsmail Çoban atölyesinden çalışma anı

 

Dieter Treeck’ in Kaleminden İsmail Çoban

Bakın, nasıl bir insan…

İsmail Çoban’ dan insan manzaraları

İki kültür arasında sürekli olarak mekik dokuyan, sınır tanımaz ressam ve çizer İsmail Çoban, ne anlatım (üslûp) ne de piyasa eğilimleri bakımından bilinen kalıplara sığmamaktadır. İşte onun, bu ‘şahsına münhasır’, yani eşsiz özelliğini ve inançlarından asla ödün vermeyen etkileyici uzlaşmaz kişiliğini yansıtan sayısız sanat eserlerinin inceliğini anlamak kimi kez güç olmaktadır. Dostları ve yapıtlarını toplayan hayranları, tekdüzeleşen çağımızda onun bu eşine az rastlanan erdemlerini görmektedirler. Onun yapıtları, eğilimlerini kendi yaratan sanat piyasasında şaşkınlığa yol açmaktadır.

1969 yılından beri Almanya’da yaşayan Çoban, hiçbir eğilime kapılmamasına rağmen, kendini sanatçı olarak kabul ettirdiği gibi, bireyselliğini ve sanat ahlâkı prensiplerini de korumakta ve çizdiği her yeni resimde sanatsal güvenirliğinin sınandığının bilincindedir.

Sanatına ancak İsmail Çoban’ın üstünlüğüyle hakim olan bir kişi bu denli özerk ve tartışılmaz derecede kendi çizdiği sanat yolunda ilerleyebilir. İsmail Çoban, izlediği yolda, kendini dizginlemeyi başarmakla kalmayıp, benliğine sinmiş renk duygularıyla Türkiye’nin doğasını ışıklandırmayı başaran ve herkesin hissedebileceği biçimde dışa yansıtabilen bir ressamdır. O yine kendi yolunda, kendine özgü teknik ve biçimlendirme sanatıyla oyma ve ahşap işlerinin yanı sıra, öncelikle baskı grafik çalışmalarına yansıttığı edebiyata olan özel sevgisini, metinleri aşırı süslemeye kaçmadan sanatında yaşamaktadır. Açtığınız bu sayfa, aynı zamanda resim sanatında da kendi yolundan şaşmayan sanatçının yapıtlarından çok küçük bir bölümü sergilemektedir.

Eserlerini biraz daha yakından incelediğinizde, ressam İsmail Çoban’ın salt sanatçı ve gizemli kişiliği ile felsefeyi resme işleyen ustalığını değil, politikayla da yakından ilgilenen çok yönlü bileşik kişiliğini görür, aynı zamanda doğru bildiği yoldan asla şaşmadığına ve inandığı yüksek ahlaki değerlerine tanık olursunuz ve merakınız büsbütün artar.

İsmail Çoban’ın çizdiği resimleri belirli zaman dilimleri içinde birbirini izleyen kesin bir kronolojik bütünlük oluşturmamaktadır. Kendisini etkileyen olaylar karşısında, dün neyse bugün de en güncel olayları ele alıp zaman içinde sanatsal çıkışlar yapmaktadır.

Edebiyatla ilgili deneyimleri de bunlara dahil edebiliriz: Örneğin, Pablo Neruda’nın şiirlerinden esinlenerek hazırladığı ”Günbatımı Barışları/ Friede für die Abenddämmerungen” isimli gravürlerden oluşan son derece güzel dosya yapıtını ele alalım. Ya da o kara günlerde sesini ülkemizde bir türlü duyuramayan ünlü Alman Musevi şair Else Lasker-Schüler’in anısına armağan ettiği, onun yaşam öyküsünü yansıtan dosyasına bir göz atalım. Öte yandan özellikle, Franz Kafka’nın insana sıkıntı verecek ölçüde gerçekleri değişik perspektiflerden anlatan yaşam hakkındaki düşünceleri ile içine büsbütün yaşam ve var olma korkusunun sindiği dünya vizyonu ve yine onun insanlık ve yaşam hakkına düşman bir toplumu yansıtan bunaltıcı betimlemeleri, Çoban’ın yapıtlarına aynen yansımaktadır. İsmail Çoban’ın yaşamındaki bir bunalım döneminde çizdiği, Kafka’yı anlatan korkutucu tehdit yüklü somut görüntülerle dolu çizimler, Çoban’ın zengin sanat yolunu ayrıca aydınlatmaktadır. Kendisine sığınan insanlara salt yardım etmek amacıyla, bürokrasinin sıkıntılı koridorlarında her an kendini tehlikeye atarak, çaresizlik içinde bir zamanlar yaşadığı o zor ve sıkıntılı günler iyi ki artık çok gerilerde kalmıştır. Başından geçen bu olayları elbette artık o korkunç şekliyle yeniden yaşamayacaktır.

İsmail Çoban’ın dönüp dolaşıp ele aldığı diğer bir kişi de ünlü çağdaş Türk şairi Nazım Hikmet’tir. Nazım Hikmet’in 13 yıl süren siyasi mahpusluk günlerinde Bursa’da yazdığı (1936) Şeyh Bedrettin Destanı’nda yer alan ve belirli dönemleri canlandıran büyük boyutlu kara kalem çizimleri, içinde yaşadığımız yüzyılın yarattığı en etkileyici çizim sanatı yapıtlarındandır. Yine Nazım Hikmet’in yazdığı, fakat yaşamı süresince bir türlü yanıtını alamadığı son derece sarsıcı “Taranta Babu’ya Mektuplar”ının yanıtlarını, İsmail Çoban’ın 1995’te çizdiği 29 büyük boyutlu ve renkli çizimlerinde buluyoruz. Söz konusu mektuplar öğrenim için geçici olarak Roma’ya gelen Eritrealı (Habeşistan) bir zenci öğrencinin, 1930’lu yıllarda yurdundaki karısına yazdığı bir demet mektuptur. Roma’da İtalyan faşistlerinin hışmına uğrayan Benerci, korkusundan, kaldığı evden artık sokağa bile çıkamaz hale gelmiştir. Buna rağmen faşistler onu yakalayıp öldürürler. Cesedi ise hiçbir zaman bulunamaz. Daha sonra onun odasını kiralayan bir İtalyan yazar, Benerci’nin karısına gönderemediği bu mektupları, bir rastlantı sonucu karyola ayağına gizlenmiş şekilde bulur. Fakat o sırada İtalyanlar Addis Abeba’yı işgal ettiği için mektupları yayımladığı takdirde öldürüleceğinden korkan İtalyan yazar, bunları Nazım Hikmet’e emanet eder. Nazım Hikmet de mektuplara yazınsal bir biçim vererek bu trajedik olduğu kadar, politik açıdan da son derece önemli aşk öyküsünü edebiyat dünyasına kazandırır ve ona hak ettiği yeri verir. Taranta Babu’ya yazdığı yedinci mektupta Benerci artık Nazım’ın sesiyle yakınmaktadır (1935).

Taranta-Babu’ya

Yedinci mektup

Fakat ne hikmettir ki TARANTA-BABU,

büsbütün tersine burda bu.

Bir öyle şaşılası

dünya ki burası

bollukla ölüyor,

kıtlıkla yaşıyor.

Varoşlarda hasta, aç kurtlar gibi

insanlar dolaşıyor,

anbarlar kilitli

anbarlar buğdayla dolu.

Tezgâhlar,

ipekli kumaşla dokuyabilir

topraktan güneşe kadar giden yolu.

İnsanlar yalnayak

insanlar çıplak …

Bir öyle şaşılası

dünya ki burası,

balıklar kahve içerken,

çocuklar süt bulamıyor.

İnsanları sözle besliyorlar,

domuzları patatesle …

Nazım’ın bu şiirindeki hüzün dolu canlılıktan etkilenen İsmail Çoban, her zamanki gibi bunu yazınsal ve siyasi bir mesaj olarak kabullenir ve kendi sanatına işler.

Çoban, günlük yaşamında her gün yüz yüze yaşadığı kupkuru Almanca’ nın çoraklığından bunaldıkça, ana dilinin o çiçeklerle bezenmiş, büyülü destanlarına sığınıp aklın hayal gücüne gem vuran ve amacı çoktan büyüsünü yitirmiş olan Almanca’ yı kullanmaktan kurtulmaya çalışır.

Çoban ne oto sansür boyunduruğuna sokulmuş soyutlamalara ne de entelektüel simgeciliğe boyun eğer. Çizim alanının önüne geçtiğinde onu yönlendiren, kendine özgü bir spontanelik ve disiplin karışımı ile birlikte, kimi zaman âdeta büyük bir tutku ve sıkı bir kendini ifade etme güdüsüdür.

Onun her saati resim doludur. Ancak resimlerinden salt birkaçını sıkı sıkı tutup kaçırmamak, korumak ve sorgulamak şansına sahipsiniz. Ama kimi kez akşam olup da yüreğine hüzün çöktüğünde, o gün karşılaştığı yüzler gözünün önünde dalgalanmaya başlar. İşte o anlarda mutluluğu ve kırılıp dökülen hayallerini bir arada görür. Böylesi anlarda özgürlüğüne kavuşan kalemi, onun bilinç altındaki anı ve düşüncelerini, bağımsız ve özgürce kendiliğinden tuvale döken bir gereç haline dönüşüverir. O saatler, onun dış dünyayla bağını koparıp içine çekildiği, duygu ve düşüncelerinin sınırlarından taştığı anlardır. O saatler sanatçının yaratıcılığına yarın için yeni güç kaynakları sağlayan anlardır.

Derin düşüncelere dalıp kendinden geçtiği o akşamlar, İsmail Çoban’ın deyişiyle ”Meditasyon” akşamlarıdır ve o anlarda çizdiği eskizler, sanatçının yaratıcılığına yarın için yeni ilham kaynakları sağlayan anlardır. Çizdiği o eskizde belki de yarınki resminin izleri belirginleşmeye başlamıştır. Çünkü dönem dönem yaptığı çalışmalarının ardışık zaman dilimlerini oluşturan o günler, en önem verdiği konuların: sevgi, hoşgörü, insanlık, özgürlük ve ölüm, yas, şiddet, yabancılaşma, çifte ahlâk standartları ve yaşadığı efsanelerin birer açılımıdır.

Bir düşüncenin resme yansıması aslında kısa sürer. Kimi kez resim fikri çalışmaya başladıktan sonra bile ortaya çıkabilir. Yani, ressam, kalemini eline aldığında kafasında hemen hazır bir resim var demek değildir. Belki bir taslak bile yoktur. Olsa olsa bir ön sezisi vardır. Çizim aşamasına geldiğinde ilerisini daha çok bu ön sezi belirler. Artık resim neredeyse kendiliğinden oluşmaktadır. Az önce doğan ilham kaynağı anlaşılması güç bir gizeme bürünür ve resmin anlattığı öykü, sanatçının öz geçmişinden kaynaklanan mantıklı bir çizgiyle birleşmeye başlar. Bu çizgiler, hümanist sanatçı İsmail Çoban’ ın yaşamına kök salmış sevgi, dert ve umutların öyküsünü dile getirmekte kullandığı bir sanat aracıdır.

İsmail Çoban’ın resimleri kendi içlerinde biçimsel birer bütünlük sergileseler de, karşısındaki resimlere dikkatle bakan biri, kendi yaşamından kaynaklanan kafasında canlandırdığı resimleri de onların arasına koyacağı bir açıklık bulur.

Ve böylece bakılan her resim, gerçekte her izleyici için ayrı bir tablo olmasına rağmen, aynı izleyici kafasında canlandırdığı kendi resimleriyle o bütünü yeniden oluşturur.

Resmin varlık biçimi diyalogdur. Ve bu diyalog ressamın kalemini ya da fırçasını elinden bırakmasıyla bitmez. Çünkü her resim önce, Çoban’ın “kendini arama” diye adlandırdığı konusal dönem eserinde görüldüğü gibi, sanatçının kendi iç dünyasıyla sürdürdüğü bir diyaloğun sonucudur. Oradaki , ”kendi” kavramı, dönemsel yapıt dizilerindeki konularının yanı sıra (örneğin ,,Özgürlük Konusu”) ülkesi ve ülkesinin insanları için inanarak savunduğu politik çalışmalarına da yansımaktadır.

İsmail Çoban, polis karakolunda işkence görüp ırzına geçilen bir Türk kızıyla Almanya’da karşılaşır. Bu ırza geçme sonucu istenmeyen bir çocuk dünyaya gelmiş, çocuğa sanki yaşayan bir suç anıtı gibi, Türkiye’de o cezaevindeki insanlık dışı muamelelerden sorumlu generalin adı konmuştur. Genç kadının yazgısından etkilenen İsmail Çoban, simge olarak kırık bir aynayı seçtiği resimler serisini çizmeye başlar. O kırık aynanın her ufak bir parçası, talihsiz kadının yaşamının bölümlerinden koparılıp tanınmaz hale getirilmiş her ayrı bölümü, yok edilen geçmişi ve geleceği yansıtır. İsmail Çoban: ”Ben bu bağlamda savaşlarda kadınların durumunu düşünüyorum” ve “Burada yansıttığım kadınların elinden, benliklerini oluşturan, sevdikleri her şey alınmıştır” dedikten sonra, “Onlar artık geçmişlerinde kaybolan yüzlerini bile anımsayamamaktadırlar” der.

Onun kalemi resimlerle öyküler yazarken, bir yandan da faks aygıtından durmaksızın gazete kupürleri ve mektuplar akıp taşmaktadır: Aralarında, Türkiye’de dar görüşlü bazı çevrelerin, Bergama’da siyanürle altın çıkarma çalışmalarını engellemek amacıyla oluşturulan bir girişimin örgütlediği demokratik bir protesto eyleminde sözcülük görevini üstlenen sanatçının, katıldığı bu politik etkinliğin değerlendirilmesine ilişkin yazılar var. Sanatçı, inanarak savunduğu bu davada, çok sayıda insanın yaşam alanını daraltıp sağlığını bozacağı gibi, 400.000’in üzerinde zeytin ağacının ve eski çağlardan kalma birçok tarihi eserin yok olmasına karşı çıkmaktadır.

Her sanatçı siyasetin belirlediği koşullar altında yaşar. Kural budur. Ama İsmail Çoban, özgürlüğünü korumak isteyen her sanatçının aynı zamanda, bu kuralları değiştirme ve onlara yeni biçimler vermek gibi bir  misyonunun da olduğuna inanmaktadır. Bir yandan cesur siyasi tavrı, öte yandan, içine sığındığı sıcak aile yuvası ve huzur duyduğu atölyesi her ne kadar karşıt duyguları bir arada taşısalar da onun sanatsal başarısını artırmaya yardımcı olmaktadır.

Sanat ideolojisinin belirlediği sanatçı kimliği ile bunun yaşam biçimine yansıması arasında kurulan denklem, o sanatçının öz yaşamını ne ölçüde onayladığına bağlı olduğu için, insan yaşamındaki bu tür karşıt duygular, aynı zamanda sanat içinde de karşıt duyguları beraberinde getirirler.

Özgün sanat eserleri üretmek kuşkusuz, öz yaşam biçiminden kaynaklanır ve aynı zamanda onun sanatsal bir ürünü olduğu gibi -tek boyutlu olamayacağı için- dünyayı somut algılama ile felsefi dünya görüşünü içinde taşıyan çelişkili duyguların bir sonucudur. İsmail Çoban hem Doğu hem Batı dünyasının felsefesini, kaynaklarını birbirine karıştırmadan benliğinde taşımaktadır.

O gurbete çıkmış Türkiyeli bir sanatçı olarak kalmaya devam ettiği ve gurbet onun artık ayrılmaz bir parçası olduğu halde, savunduğu insani değerler artık her iki dünyanın da kültürlerini taşıyan temel taşlarını oluşturmaktadır. Onun dağarcığındaki hoşgörü inanç ve anlayışına uymaz ise isyanını hemen dile getirmektedir.

Onu, yaşamına egemen olacak denli aşırı ölçüde etkileyen sınırlar, 1988 ülkesini terk ederken aştığı coğrafi ve kültür sınırları değildir. Onu daha çok etkileyen sınırlar, insanların duygu, düşünce, tutum ve davranışlarını belirleyen sınırlardır. O sınırlar, insanların aldıkları eğitim, dünya ve politik görüşleri sonucunda kafalarında perçinleşen sınırlardır. Oysa sanat, kimsenin denemediği ve doğrulayamadığı bilinmezlerin sınırlarının cesaretle zorlanmasını ister.

İsmail Çoban’ın büyük boyutlardaki, hatta kimi kez anıtsal büyüklükteki resimleri, biçimsel prensip sınırlarını zorlayan ve onun felsefi görüş ve toplum anlayışı esasına dayalı son yıllardaki çalışmalarıdır. Bu çalışmalar, “pencereler” biçiminde iç içe sokup yüzeyini sıra sıra karelediği diğer resimlerdeki kompozisyon unsurlarından farklıdır. Çalışmanın son bölümünde çıkarılan tutkallı bantların resim üzerinde bıraktıkları açık renk şerit izleri,, simge” den çok, bir kompozisyon görevini üstlenmektedir.

İsmail Çoban’a göre: “Onlar bize dünyayı öğreten pencerelerdir”; “onlar içimizi delip geçen sınırlardır. İşte biz, karşımızdakinin sınırını aşmadan önce, kendi içimizdeki bu sınırları aşmak zorundayız.”

Sanat her ne kadar karşısında söyleşeceği bir dost ararsa da, sanat yapmak yalnızlığı gerektirir. İsmail Çoban yalnızlığın ne olduğunu iyi bilir. O zor günlerinde aradığı dostluğu bulamadığı için terk edilmişlik duygusuna kapıldığı çok olmuştur. Üç parçadan oluşan “Herkes kendi kaderine boyun eğer” konulu çok büyük boyuttaki resimler serisi, yaşamı boyunca çektiği, kökleri eskiye uzanan acıların bir ifadesidir.

Her şeye rağmen İsmail Çoban’ın hem özel hem de sanat hayatında hep ön plâna çıkan en önemli güç kaynağı SEVGİ’ dir. Onun canlandırdığı insan resimlerinde vahşice bir kaba gücün hemen yanı başında, dipdiri erotizm, romantizm, şiirsellik ve ölçülü bir sevgi arayışı sık sık göze çarpar. Kâğıda veya tuvale döktüğü insanlar arasında en ufak bir boşluk yoktur, onlar hep iç içe girmiş, bütünleşmişlerdir.

Onlar savaşır ve sevişirler. Kucak kucağa sarmaş dolaş, derileri birbirine yapışmış bu insanlar sonsuzluğa doğru erir giderler. En göze çarpıcı karakteristik özellikleri ise onların elleridir. Bir balerinin ellerini andıran figürlerle süslenmiş o eller, değişik jestlerle insana dokunur ve okşarlar. Resmin önünde durduğunuzda adeta size de kucak açar o eller.

Oysa çevresinde yaşayan buranın insanlarının birbirlerine soğuk ve özürlü fiziksel yaklaşımlarına bir türlü alışamamıştır İsmail Çoban.

Alman hayat okullarının ders plânında ön görülmediği için olmalı ki, o sıcak insan ilişkilerinin tadına varmayı bir tarafa bırakın; azıcık bir içtenliğe katlanmak bile zor gelir onlara.

İsmail Çoban’ın kendisi için artık yabancı bir dünya sayılmayan Almanya’nın Bergisches Land yöresinde eşi ve üç çocuğuyla yarattığı yuvanın sıcak havası onun resimlerinde de esmektedir.

Onun içindir ki, binlerce kez çizdiği inancını dile getiren sıcaklık, dostluk ve sevgi öğeleri, onun bugünkü iç dünyasını ve yaşam gerçeklerini dışa yansıtan bir ayna ve atıldığı SANAT denen büyük serüvende gücünü aldığı kaynaktır.

Dieter Treeck | Çeviri: Tekin Özbey

Die Toten von Milönü, İsmail Çoban

İsmail Çoban atölyesinden çalışma anı

İsmail Çoban Hakkında Yayınlar 

1975             Allgemeines Lexikon „Der bildende Künstler von der Antike bis zur Gegenwart“ Ulrich Thieme und                         Felix Becker, Saemann Verlag Leipzig

1977             Katalog der Edition Monika Beck, Homburg-Schwarzenacker

1980             Katalog “İsmail Çoban – Malerei, Radierungen, Holzschnitte”

mit Werkverzeichnis der Radierungen und Holzschnitte von 1973-1979.

Herausgeber: Kulturverwaltung der Stadt Bergkamen, erschienen bei

interma-Orb Verlagsgruppe GmbH, Düsseldorf

1980             Katalog des von der Heydt-Museums, Wuppertal

1982             Katalog der Galerie Gottfried Murbach, Zürich

1985             Katalog der Kunsthalle Recklinghausen

1987             Katalog der Stadt Stolberg zur Ausstellung 1987

1994             Katalog des Kunstvereins Rosenheim “Ismail Çoban – Menschenbilder”

1997             Katalog “Ismail Çoban – Fegefeuer”

Emschertal-Museum der Stadt Herne und Stadt Bergkamen, Galerie “sohle 1”

und in folgenden Katalogen, Büchern, Kunst- und Literaturzeitschriften

1979             Tambour 4/1979 (Dr. Peter Spielmann, Museum Bochum)

1981              Anadil 2/1981 ( Dr. Yüksel Pazarkaya)

1982             Forum 2 (Fakir Baykurt)

1983              Zu Hause in der Fremde/Verlag Atelier im Bauernhaus (Dr. Yüksel Pazarkaya)

1981              Magazin – Kultur an Rhein und Ruhr 3/81 (Dietrich Springorum)

1981               Fikrun Wa Fann / Zeitschrift für Kultur und Wissenschaft für arabische Länder

Bruckmann Verlag, München (Wiebke Walter)

1982               Anadil 11/1982 (Dr. Yüksel Pazarkaya)

1982               Butzbacher Künstler-Interviews III/1982

1983               Katalog “300 Jahre danach” – Museum des 20. Jahrhunderts, Wien

1983               Künstler in Wuppertal / Peter Hammer Verlag (Dirk H. Fröse)

1984               Direniş 8/1984 (Gökhan Demirci)

1984               Zyma Nr. 1-2. Jahrgang (Dieter Treeck, Dietrich Bühler)

1984               Malkasten-Dokumentation (Künstlerverein Malkasten, Düsseldorf)

1984               Die Werkstatt des Künstlers / Kulturverwaltung der Stadt Bergkamen

1985               Zeitschrift für Kulturaustausch 35.Jg. 1985/1. Vj.

-Institut für Auslandsbeziehungen , Stuttgart-

1985               Handbuch für den Graphikkäufer / Edition Monika Beck, Homburg-Schwarzenacker

1986               Katalog zur Wanderausstellung “Das andere Land”

1986               Deutsche Malerei und Grafik I /Förderkreis für Zeitgenössische Kunst

1988               “In zwei Welten” –Migration und Kunst (Eva Weber/Verlag “neue kritik”)

1988               Katalog der Stadt Ahlen zur Wanderausstellung “Kunst und Kohle”

1988               Katalog der Kunsthalle Darmstadt zur Ausstellung “Flucht”

1991               “Kurden” im Exil / Edition Parabolis

Herausgeber: Berliner Institut für vergleichende Sozialforschung

1991                “Aus allen Richtungen” Internationale Künstler in Wuppertal/ Stadtsparkasse Wuppertal

1992                “Farben im neuen Haus” – Katalog zur Wanderausstellung

30 Jahr türkische Künstler in Deutschland (Önel Verlag)

Herausgegeben von Dr. Yüksel Pazarkaya

1994                “Zusammen-Hänge” Katalog der Solingen Künstler e.V. anlässlich der Ausstellung

Türkischer und Solinger Künstler im ehemaligen Deutschen Klingenmuseum Solingen

1994                 İsmail Çoban „MenchenBilder“ Katalog zur Ausstellung „Esperanto der Bilder“ – Kunstverein                                   Rosenheim

1994                “Fremde wahrnehmen” – Katalog zum Interkultur-Festival Wuppertal 1994,

herausgegeben von der Stadtsparkasse Wuppertal

1995                „Modern Japanese Woodblock Print“!900-!975 Helen Merritt und Nanako Yamada University of                               Hawaii Press

1996                 İsmail Çoban „Fegefeuer“ Katalog. Das Emschertal Museum Dr. Alexander von Knorre und                                     Dieter Treeck

1996                Öyküleriyle Halk Anlatı Türküleri Mehmet Bayrak Antoloji

2003                Babilé Yolculuk Ferudun Andaç

2003                Eksik Hayatlar Sırrı Ayhan

2004                Haus der Kunst Bürün/ Tschechei: Hommage à Leos Janácek Katalog

2004               „Kunst für Toleranz und Frieden“ Katalog anlässlich der Ausstellung Sozialgericht Münster.

2005                Bergische Blätter „Der Mensch im Mittelpunkt“ Wuppertal: Ismail-Çoban-Stiftung zur Förderung                              junger Künstler, Nicolas Ranke

2006                Havuz, Zeitschrift für Kunst, Kultur und Wissenschaften

2007                Kunstzeitschrift Lapsus

info nordrhein-westfalen, Kultur-Magazin für und aus NRW

Anafilya, Zeitschrift für Literatur- und Kulturwissenschaften

außerdem zahlreiche Publikationen in türkischen Kulturzeitschriften/ Bunun dışında Türkçe yayın yapan Dergiler ve yayın organlarında önemli yayınlar.

1988                Sanat 88 Paris. Yazarlar: Serpil İnanç, Nihat Behram, İsmail Yıldırım

2006                Hürriyet Haftasonu kültür sanat eki, (Özel yayın)

2011                Hürriyet Hafta sonu eki Türk Kütüphanesi, Robert Bosch Vakfı ve İsmail Çoban Vakfının                                          desteğiyle 20 Türk yazarının Almanca çevrimlerilerinin tanıtımı. Hafta sonu eki. (Özel yayın)

2012                 Kurdish News Paris, Yazar: Hasan Hüseyin Deveci

2019                 GÜNEY, 3 Aylık Kültür, sanat Edebiyat dergisi Yazar: Bekir Karadeniz (2019 sayı73)

2020                 GÖÇ ve DEMANS“Maziye bir bakıver“ Yazar: Fatma Dik-Thiel

2021                 GÖÇ-İŞ UTOPYA Derleyen yayınlayan: Molla Demirel İsmail Çoban co/Yazar

İsmail Çoban Biennalen, ayrıca bu bienaller için katalog yayınlanmıştır.

1981                 Homburg-Schwarzenacker: 1. Triennale für Bibliophilie

1983                 Varna/ Bulgarien: Internationale Grafik-Biennale

1984                  Bradford: 8th British International Print-Biennale

Berlin-Ost: Intergrafik 1984

1985                  Varna/ Bulgarien: Internationale Grafik-Biennale

Yokohama/ Japan: Internationale Druckgrafik Kanagawa `85

Homburg-Schwarzenacker: Triennale für zeitgenössische Bibliophilie

Lodz/ Polen: “Kleine Grafik-Formate”

1986                   Yokohama/ Japan: Internationale Druckgrafik Kanagawa `86

Kosice (CSSR): medzinarodne – biennale mal `by

Toronto/ Kanada: First Annual International exhibition of

Miniature Art 1986 – Del Bello Gallery

1987                   Sao Paulo/ Brasilien: 1. Bienal International de Gravur – Campinas `87

Berlin-Ost: Intergrafik `87

Lodz/ Polen: “Kleine Grafik-Formate”

1990                   Yokohama/Japan: Internationale Druckgrafik Kanagawa `90

1991                   Santos-Sao Paulo/Brasilien: First International Expo of Postal Art

Napa Art Center/ USA: First Annual International Miniprint Exhibition

1994                  Campinas/ Brasilien: XILO & PRINT Museum de Arte Contemporanea de Campinas

2000                   Korea: PICAF ART FAIR – BUSAN International Contemporary Art Festival

vertreten durch DON SEO Gallery

P.S. Zu allen o.g. Biennalen sind Kataloge erschienen.

Ausstellungen (Auszug)/ Önemli sergilerden (kısa seçmeler)

1962 – 1966         Ankara und Istanbul

1973                    Cuxhaven: 2. Kulturwochen

Hofgeismar: Kunstkreis

1974                   Wuppertal: Galerie Palette

Glückstadt: Brockdorff-Palais

1975                   Timisoara/Rumänien

Nijmegen/ Niederlande: Besiendershuys

1976                   XXX. Bergische Kunstausstellung

im Deutschen Klingenmuseum, Solingen

Kassel: Galerie Lometsch

Nijmegen/ Niederlande: Atelier de Westerhelling

Unna: Kunstverein Unna

Düsseldorf: Galerie Schröder

1977                   Hagen: Westdeutscher Künstlerbund

im Karl Ernst Osthaus – Museum

Bochum: Museum “Forum junger Kunst `77”

Ludwigshafen: K.O. Braun – Museum

“Bibliophile Mappenwerke”

Homburg-Schwarzenacker: Galerie Monika Beck

1978                   Wolfsburg: Schloss Wolfsburg

“Forum junger Kunst `77”

Düsseldorf: Große Düsseldorfer Kunstausstellung

Bergkamen: Galerie „sohle 1“

Würzburg: Galerie am Grasholz

1979                   New York/USA: International Art Exposition

Bonn: Aus- und Fortbildungsstätte des Auswärtigen Amtes

Homburg-Schwarzenacker: Galerie Monika Beck

1980                   Darmstadt: Kunstverein “Liebe – Dokumente aus unserer Zeit” (Katalog)

Düsseldorf: Große Düsseldorfer Kunstausstellung (Katalog)

Solingen: Deutsches Klingenmuseum (Katalog)

Moers: Städtische Galerie „Peschkenhaus“

Marl: Kommunale Galerie der Stadt Marl (Katalog)

Wuppertal: von der Heydt-Museum (Katalog)

1981                   Hannover: Kunstverein “Liebe – Dokumente aus unserer Zeit” (Katalog)

Hagen: Westdeutscher Künstlerbund im Karl Ernst Osthaus – Museum

Krakau/Polen: “13 deutsche Zeichner” (Wanderausstellung)

Basel: Art 81/ Galerie W. – One man show (Katalog)

Remscheid: Graphothek der Stadt Remscheid

1981                   yılında Universität Duisburg-Essen, Fakultät für Betriebswirtschaftslehre.                                                                 Lehrstuhl für Marketing  bölümünü bitirdi. (Pazarlama Bölümü)

1982                   Kosice/Tschechoslowakei: Ausstellung des von der Heydt-Museum

“Wuppertaler Künstler 1950-1980” (Katalog)

Grevenbroich: Haus Hartmann

Zürich: Galerie Gottfried Murbach (Katalog)

Untertürkheim: Daimler-Benz-Galerie

1983                   New York: German Book Fair

(Bibliophile Mappenwerke/Edition Monika Beck)

New York/USA: International Art Exposition (Katalog)

Bari/Italien: International Expo Arte (Edition Monika Beck) (Katalog)

Wien: Museum des 20. Jahrhunderts “300 Jahre danach” (Katalog)

Nowy Sacz/Polen: “8 westdeutsche Holzschneider” (Wanderausstellung)

Hamm: Galerie Kley

Hamburg: Kampnagelfabrik

1984                   Damaskus/Syrien: Ebla-Galerie “Internationale Grafik-Ausstellung”

Düsseldorf: Jahresausstellung Düsseldorfer Künstler (Katalog)

Düsseldorf: Jahresausstellung des Künstlervereins Malkasten

Süderschmedeby: Galerie Hansen

1985                   Bochum: Museum Bochum/Kemnade 1985

Lodz/Polen: Internationale Ausstellung “Kleine Grafik-Formate” (Katalog)

Recklinghausen: Städtische Kunsthalle (Katalog)

Siegen: Villa Waldrich

1986                   Düsseldorf: KV Malkasten “Handzeichnungen”

Damaskus/Syrien: Internationale Grafikausstellung in der Ebla-Galerie

Wanderausstellung “Das andere Land” in: (Katalog)

Berlin: Orangerie des Schlosses Charlottenburg

Bochum: Museum

Frankfurt: Paulskirche

Saarbrücken: Stadtgalerie

Stuttgart: “Kultur unterm Turm”

Düsseldorf: Jahresausstellung Düsseldorfer Künstler (Katalog)

Düsseldorf: Große Düsseldorfer Kunstausstellung (Katalog)

Ulm: Zeughaus

1987                   Wanderausstellung “Das andere Land” in: (Katalog)

Hannover: Orangerie, Hannover-Herrenhausen

Luxembourg: Musées de l`Etat à Luxembourg

Ludwigshafen: Wilhelm-Hack-Museum

Wuppertal: BBK-Ausstellung “Wahn-Sinn” (Katalog)

Düsseldorf: Jahresausstellung Düsseldorfer Künstler(Katalog)

Gelsenkirchen: KUBA Kunstbegegnungsstätte beim Amtsgericht

Stolberg/ Rhld.: Kommunale Galerie Burg Stolberg (Katalog)

Homburg-Schwarzenacker: Galerie Monika Beck

Dortmund: Galerie Purschke

Horgen/ Schweiz: Galerie Murbach

1988                   Damaskus/Syrien: Internationale Grafikausstellung in der Ebla-Galerie

Düsseldorf: Künstlerverein Malkasten

Bad Oeynhausen: Städtische Galerie

1988                   yılında Kore‘de Doktora ve Prof. tezini tamamladı. Prof. Dr. ünvanını aldı. Ardından                                                 Güney Kore´de 2009 yılına kadar Profesör olarak çalıştı, Klasik heykel, temel eğitim ve Grafik                               teknikleri üzerine blok dersler verdi. 2009 yılından emekli oldu.

1989                    Wanderausstellung “Kunst und Kohle” im Ruhrgebiet (Katalog)

Berlin: Galerie Ludwig Lange

Ulm: Galerie im Kornhauskeller

Moers: Zentralbibliothek

1990                    Wuppertal: Kulturpalast

Berlin: NGBK “Kunst & Krieg” 1939 – 1989 (Katalog)

Darmstadt: Kunstverein “Flucht – Problemkreis seit Menschengedenken” (Katalog)

Kirchnüchel: Galerie Kirchnüchel

1991                    Düsseldorf: Malkasten e.V. “Memento”

Wuppertal: Stadtsparkasse “Aus allen Richtungen” (Katalog)

Mannheim: Reiss-Museum “Türkische Künstler in Deutschland”

Havanna/Kuba: “Kleine Grafik” (Wanderausstellung)

Altena: Stadtgalerie

1991                    Polonya Karakaw  Güzel Sanatlar Akademesinde şehir restorasyonunda danışmalığı ve                                         destek ekonomik destekleri için fahri Dr. Ünvanı verildi.

1992                    Bonn: Künstlerforum – 1. Station der Wanderausstellung

“30 Jahre türkische Kunst in Deutschland/Farben im neuen Haus”

Düsseldorf: Museum Ehrenhof: 2. Station der Wanderausstellung

Magdeburg: Rathaus: 3. Station der Wanderausstellung (Katalog)

Köln: Haubrichtforum “Künstler z.G. der Kinderhilfe in der dritten Welt”

Bergkamen: Galerie „sohle 1“

Homburg-Schwarzenacker: Galerie Monika Beck

Istanbul: Galerie Nadya Reisyan

1993                    Moers: Zentralbibliothek

Remscheid: Stadtgalerie

Istanbul: Kunstmesse

Remscheid: Graphothek

Istanbul: Galerie Nadya Reisyan

1994                    Solingen: Altes Klingenmuseum – “Zusammen-Hänge” (Katalog)

(Ausstellung Türkischer und Solinger Künstler)

Wuppertal: Stadtsparkasse – “Fremde wahrnehmen”

Izmir: Galerie Aphrodie

Schleswig: Städtisches Museum Schleswig

Rosenheim: Kunstverein Rosenheim

Rüsselsheim: Stadttheater

Duisburg: Internationaler Jugendverein „Kiebitz“

1996                    Hamm: 25 Jahre Galerie Kley

1997                    Berlin: Galerie Ludwig Lange

Herne: Emschertal-Museum (Katalog)

Bergkamen: Galerie „sohle 1“ (Katalog)

1998                    Solingen: Museum Baden

2000                    Bergkamen: Galerie “sohle 1”

2001                    Busan/Korea: International Art Exposition (Katalog)

2002                    Solingen: Museum Baden

Bergkamen: Galerie „sohle 1“

2003                    Matagalpa/Nicaragua: Ausstellung Wuppertaler Künstler

Antalya/Türkei: Atatürk Kültür Merkezi

Busan/Korea: International Art Exposition

2004                    Brünn/Tschechei: Haus der Kunst, Brünn “Hommage à Leos Janacek” (Katalog)

Münster: Haus der Niederlande im Krameramtshaus – über Kulturamt Münster (Katalog)

Nürtingen: Stadtmuseum “Michael Maier und Freunde”

Antalya/ Türkei: Devlet Güzel Sanatlar Galerisi

2005                    Homburg-Schwarzenacker: Galerie m. Beck

2006                    yılından itibaren Bakü Güzel Sanatlar Akademisi Fahri Dr. ve Akademi Avrupa temsilcisiliğini                                  yapıyor.

2007                      Galerie der Istanbul Universität Kuyucu Murat Paşa Medresesi,

Gemeinschaftsausstellung mit den Professoren und Unterstützern der Universität

2007                       Ismail Çoban und Schüler Atelier Haus Wuppertal

Ismail Çoban und Schüler Kulturpunkt Wipperfhürt

2008                      İsmail Çoban und Schüler İstanbul Universität Istanbul

Galerie Kley Hamm

2009-                     Galeri Nova  Hagen

Ismail Çoban und Schüler Halva

Atelierhaus der Ismail Coban Stiftung

2010-                    Art Fair NRW Duisburg

Kulturpunkt Wipperfhürt

National Museum Nis Serbien

2011                      Konaka/Serbien: Galerie Todorcetovog
Ravno/Serbien: Museum “Horreum Margi”
Paracin/Serbien: Galerie Kulturzentrum
Wuppertal: Atlierhaus Ismail Çoban
Hamm: 40 Jahre Galerie Kley

2012                      Wuppertal İsmail Çoban Stiftung

Hamm: Galerie Kley Jahres Ausstellung

Galerie m.Beck Homburg an der Saar

Kulturpunkt Wipperfhürt

Wuppertal-İsmail Çoban-Stiftung: Rabasseda, Lehmpful, Çoban

2013                       Ravno/Serbien: Museum “Horreum Margi”
Paracin/Serbien: Galerie Kulturzentrum

Hamm: Galerie Kley Jahres Ausstellung

2014                       İsmail Çoban und Schüler Atelier Haus Wuppertal

2015                       Wuppertal-İsmail Çoban-Stiftung

Münster: Haus der Niederlande im Krameramtshaus-über Kulturamt Münster

2017                       Wiefelstede: Heimatmuseum

2019                       Galerie mBeck Homburg an der Saar. 50 Jahre Galerie Jubiläum

Hamm: Galerie Kley Jahres Ausstellung

2020                       Galerie m.Beck Galerie mBeck. Durbach.

2021                       Hamm: Galerie Kley, Ausstellung 50 Jahre Galerie Jubiläum

 

İsmail Çoban’ a Ait Teliflenmiş Fotoğraflar, Atölyesinden Görüntüler ve Eserleri 

Büyükelçi Hüseyin Avni Karslıoğlu, Büyükelçi Fırat Sunel, İsmail Çoban

Vakif Açılış Berlin , TC. Büyükelçi Mehmet Ali Irtemcelik, Ismail Coban, Büyüksehir B.Baskani Vali Peter Jung (2005)

İsmail Çoban atölyesinden

İsmail Çoban atölyesinden eserleri ile

İsmail Çoban atölyesi ve eserleri ile

Wuppertal Halk Yüksek okulu, politika dersi öğrencileri, Ö.görevlisi Doçent. Ingrid Schuhe ve İsmail Çoban

Paskalya akademisi çalıştayı; İsmail Çoban ve öğrencileri

İmail Çoban atölyesinde çalışma anı

İsmail Çoban atölyesinden çalışma anı

İsmail Çoban atölyesinden çalışma anı

İsmail Çoban atölyesinden eseri

A.M. 18-4 Ausschnit, İsmail Çoban

A.M. 18-8 (2), İsmail Çoban

A.M. 18-11 , İsmail Çoban

A.M. 18-12, İsmail Çoban

A.M. 21-65, İsmail Çoban

O-194, İsmail Çoban

O-225-A-B-C, İsmail Çoban

O-307, İsmail Çoban

O-308 , İsmail Çoban

O-509, İsmail Çoban

Ö-527, İsmail Çoban

Ö-528, İsmail Çoban

 

İsmail Çoban’ a ait Sosyal Medya/ Platformlar

www.ismailcoban.com

Instagram

 

İletişim

Proje Web Sitesi için tıklayınız

Proje Yöneticisi Nazlı Işık

kapikuleninardindakisanatcilar@gmail.com

nazliisk@gmail.com

www.nazliisik.com

Proje Danışmanı Vecdi Uzun

Basın Danışmanı Tülay Çağlar Kadı

 

The following two tabs change content below.
1992 Ankara doğumlu Nazlı Işık" Yeni Nesil Sanat" topluluğu sanatçılarındandır. Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Resim Öğretmenliği bölümünden 2014 yılında mezun olan Nazlı Işık, 2018 yılında İstanbul Arel Üniversitesi Grafik Tasarımı bölümünde yüksek lisansını tamamlamıştır. Yurt içi, yurt dışında karma sergi ve fuarlarda yer alan sanatçı, eser çalışmalarına Ankara’ da atölyesinde devam etmektedir. Nevart Sanat ve Tasarım Akademisi’ nde eğitim koordinatörlüğünün yanı sıra Geleneksel Kuyumculuk Yöntemleri üzerine Ahumay Sanatevi’ nde eğitimi sonrasında çalışmalarına devam etmektedir.
BU SAYFAYI PAYLAŞ

.