Ressam, Ömer Faruk Boyacı

Merhaba kıymetli “MECMUA İSTANBUL” okuyucuları, 
Geleneksel kültürümüzü ve tarihi değerlerimizi yenilikçi yaklaşımıyla tuvale aktaran genç sanatçı, “Ömer Faruk Boyacı” sanat sever okuyucularımız için sorularımızı yanıtladı. Klee, Mondrian, Picasso gibi kübist sanatçıları ve dijital sanatı yakından inceleyen Ressam Ömer Faruk Boyacı, 3 kişisel sergi ve birçok karma sergide yer alan genç sanatçılarımız arasında yer alıyor. Kendisine içtenliği ve sanat alanında olan katkılarından ötürü teşekkür ederiz.

 

Sayın “Ömer Faruk Boyacı”, bizlere kısaca kendinizden bahseder misiniz?

1991 yılında Bursa’da doğdum. Zeki Müren Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi’nde Resim ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde Endüstri Ürünleri Tasarımı okudum.

Sanatsal ve teknik eğitimin yanı sıra üniversite hayatım boyunca Cemal TOY’un asistanlığını yaptım.

Resim alanındaki çalışmalarıma Bursa’daki atölyemde devam ediyorum. Tasarım alanında ise bilim merkezleri için interaktif sergi projelerinde aktif rol almaktayım.

Klee, Mondrian, Picasso gibi kübist sanatçıları ve dijital sanatı yakından incelediğinizi duyduk, bizlere bu konuyla ilgili neler aktarmak istersiniz?

Üniversite dönemimde teknik tasarıma olan ilgim sayesinde resimlerimi de geometrik bir düzen içerisinde oluşturmaya gayret gösterdim ve kübizme ilgi duymaya başladım. Ayrıca Geleneksel Türk Sanatları bölümünden dersler aldım ve tüm bu birikimi dijital ortamın imkanlarını kullanarak harmanladım. Dijital sanatın, renk-malzeme çeşitliliği ve hız anlamında sanatçılara çok fazla imkan sağladığını düşünüyorum.

Sanatçı olarak, resim çözümlemelerinde “yenilikçi anlayışı” benimsediğiniz doğru mu?

Kesinlikle. Lisede sanat tarihi ve üniversitede tasarım tarihi gördüm. İkisinin ortak noktalarını bulmaya çalıştığınızda oldukça aydınlatıcı oluyor. Hatta buna mimarlık tarihi, bilim tarihi ve sosyolojiyi de katın. Her akım bir öncekine tepki olarak doğuyor fakat yeterince yayıldığında insanlık tekrar bir farklılık arayışına giriyor ve bu döngü yüzyıllardır sürüyor.

Bence sanatçının bu noktadaki görevi kendi zamanını analiz ederek eskiyi taklit etmek yerine güncel alternatifler çıkarması. Örneğin rönesans dönemi gerçekçi figürler belge yerine geçiyor ve azlığından dolayı değer görüyordu.

Fakat bugün fotoğraf makinalarının çoğalması gerçekçi resimlerin değerini azalttı ve hayatın yoğunluğu sanata ayrılan vakti kısalttı. Dolayısıyla “aa sanat çok güzel, hadi sigortayı yatırmam lazım” gibi bir dönemde sanatın daha hızlı algılanabilir, hazmedilebilir ve hala duygulara hitap edebilir olması gerekiyor.

Sanata ilginiz ne zaman başladı, ressam olmaya nasıl karar verdiniz?

En çok ta, çocukluğunuz ve sanat ilişkisini merak ediyoruz…

Henüz ilkokul çağımdayken çizgi film karakterlerini çizmeye ve yağmur yağdığında dışarı çıkıp çamurdan heykeller yapmaya bayılırdım. Babamın kitapçı olması sebebiyle kitaplar, dergiler ve ansiklopediler eşliğinde büyüdüm ve oralarda gördüğüm resimleri taklit etmeye çalışırdım. Kitaplar sayesinde küçük yaşta analitik düşünme becerisi edindim ve bir keresinde büyükçe bir kağıda türlerine göre ayrılmış yüzlerce kuş çizdiğimi hatırlıyorum. Lise çağıma geldiğimde yine babamın yönlendirmesiyle güzel sanatlar lisesine gittim.

Sizce, toplumların gelişmişlik düzeyi ile sanat arasında nasıl bir ilişki var?

Sanatsal üretim ve yaratıcı düşünceye sahip olan toplumlar her alanda gelişecektir. Aksi takdirde zanaat dediğimiz kavramın bilimde, teknolojide ve yönetimde kendini göstermesi; hayal kurmadan, özgün teknoloji üretmeden sadece taklit eden bir topluma dönüşmek kaçınılmaz olacaktır. Bence sanat, estetik işlevinin yanı sıra toplumların kültürel birikimlerini kaydederek; herhangi bir alanda faaliyet gösteren bireylere ve kurumlara vizyon ve maneviyat anlamında katma değer oluşturmaktadır. Atatürk’ün ‘Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.’ sözüyle bu konu özetlenebilir.

Sizi etkileyen ve ilham kaynağı olan sanat eserleri ya da sanatçıları merak ediyoruz. En çok etkilendiklerinizi, sanat sever okuyucularımız ile paylaşmanız mümkün mü?

Akademik eğitimin yanı sıra usta-çırak ilişkisini deneyimlediğim Cemal TOY hocamdan oldukça etkilendim. Fakat sadece resim veya tasarım değil, tüm disiplinler ilham kaynağım olabiliyor. Bu noktada Hz. Ali’nin bir hadisini paylaşmak istiyorum. “İlim bir noktaydı, cahiller onu çoğalttı” diyor ilim şehrinin kapısı. İçinde bulunduğumuz dönemde ilgi alanlarımız çok özelleştiği için asıl ilham ve bilgi kaynağına ulaşmamız çok zor. Bir örnekle açıklamaya çalışayım: 

Resme ilgisi olanların genelde yaşadığı bir süreç vardır. Önce yakın çevresinde güzel çizim yapan birilerini görür; etkilenir, daha sonra iyi bir hocayla tanışır ve aradaki farka şaşırır. Sonra o hocanın da bir hocası olduğunu öğrenir ona imrenir. Hocaların hocası derken sanat tarihinden kendine rol modeller alır. Bu süreçte varılabilecek son nokta doğa, evren ve yaratıcıdır. Bir yandan en iyi hocalara ulaşmak bir yandan da asıl kaynak olan doğayı ve evreni incelemek gerekiyor.

Geçmiş sergilerinizden, bizlere  bahseder misiniz?

Son dönemde başladığım ‘Asırlık Kentlerin Gizli Yüzleri’ sergi serisi ile şehirlerimizin kültürel birikimine ışık tutmayı hedefliyorum. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Beş Şehir kitabından yola çıkarak Bursa (Tayyare Kültür Merkezi) ve İstanbul (Yeni Camii Hünkar Kasrı) sergi salonlarında sergiler düzenledik. Ankara, Konya ve Erzurum ile beş şehri tamamlayıp sonrasında Türkiye’nin tüm illerinde bu konsepti uygulamak istiyorum. Sergi çalışmalarının sonunda bu eserleri ‘Türkiye’den Çizgiler’ ismiyle illerin tarihi dokusunu anlatan yazılı ve görsel bir yayın haline getirmeyi planlıyorum.

Okuyucularımız adına bizlere zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz. Yeni sergi ve projelerinizin haberlerini sabırsızlıkla bekliyoruz. Sanat ve yaşam yolunuzun açık olmasını dileriz.

The following two tabs change content below.
Sanat Tasarım Fakültesi bölümü mezunu köşe yazarımız, özel bir vakıf üniversitesinde mentör eğitimci olarak görev yapmaktadır. Tarih alanında yüksek lisansını tamamlayan yazarımız, kültür sanat alanında farklı platformlarda, popüler düzeyde yayınlar hazırlamaktadır. "Mecmua İstanbul ve Cemiyet Sanat Dergi" genel yayın yönetmenidir.

Son Yazıları Tülay Çağlar Kadı (tüm yazıları)

BU SAYFAYI PAYLAŞ

.