Şair ve Sanatçı Murat KAYA  

 

      Besteci / Müzisyen / Eğitimci / Şair ve Sanatçı Murat KAYA

Yeni yıldan beklentileriniz nelerdir?

Öncelikle normal nefes almak istiyorum artık. Her insan gibi maskeden kurtulmak istiyorum. Çünkü artık göğsümde belirgin baskılar hissediyorum şarkı söylerken. Maskeli yaşam bir yandan bizleri korurken diğer yandan sanki iyi gelmiyor vücudumuza gibi geliyor bana. Ki düşünmek bile istemiyorum işin o tarafını.

Öte yandan emek hakkı çok kutsal kendi haklarımla birlikte iyi emek veren her insanın layık olduğu gerçek emek haklarını maddi manevi her anlamda almasını diliyorum tüm kalbimle.

Özellikle insan psikolojisi kuvvetliliği açısından eskiden olduğu gibi toplumumuzun güleç suratlı, morali iyi yaşamın her alanında müzik sanat tiyatro dans resim heykel sanatçı üretim ve performanslarıyla dolu yeni bir yıl başlangıcı olsun dileğim. ‘’Şiddet’’ kelimesinin cümle içinde bile kullanılırken ‘’Kuvvet ya da Güçlü’’ kelimesi ile yer değiştirecek kadar incelikli nazik birbirine kıymet veren bir toplum dinamiği diliyorum hepimiz için.

Özellikle çocuklar ve gençler için yeni yeni konserlerimle dünyanın her yerine sesimle müziğimle varmak üzere ulaşacabileceğim kadar ulaşıp buluşacağımız nefis bir sanat ve barış yılı olsun.

  • “Murat Kaya kimdir?” desek kendi yaşam hikayenizi nasıl anlatırsınız?,

  • Kısacası, kendi ifadelerinizle kendinizi nasıl tanımlarsınız?

Elli yıllık yaşamımın kırk yılına denk düşen sesimin, ruhumun, şarkılarımın müzik sanat üretimine dair zorlu gerçek öyküsü kısaca anlatılası değil aslında benim açımdan. Anımsadığımca hikayem ben 7 yaşındayken kalbiyle tüm bedenleriyle şarkı söylediklerini düşündüğüm, onları dinlerken oldukça duygusallaştığım Gönül Akkor ve Müzeyyen Senar’ın plaklarından pür dikkat dinlediğim Türk müziği şarkılarıyla başladı diyebilirim. Babamın plak dükkanı sahibi olması, dünyadan ve Türkiye’den örneklerle neredeyse tüm müzik türlerinde şarkıcı ve sanatçıların piyasaya çıkmış plaklarının bir şekilde evimizde çalınması, dinlenilmesi benim ilk konservatuvarım sayılır.

Nitekim ezgileri, ritmleri, enstrumanları şarkı sözlerini keşifle,  şarkıcıların şarkı söyleme biçimlerini kendimce analiz eder, meraklı notlar alır, cevaplar bulmaya odaklanırdım.  Ailemizde var olan bu amatör müzik ve sanat arayış tepkileri evin en küçük iki kardeşinden biri olarak beni de etkilemişti. Mesela rahmetli babam duygusallığı yüksek şiir yazan biriydi. Mesala rahmetli annem azeri mahnılarını çok güzel söylerdi.

Seksenli yılların başlarında ilkokul sürecindeyken yaşadığım ilk sahne deneyimim oldukça özeldir benim için.Yaşamımda ilk kez kalabalık izleyiciler önünde solo olarak üç türkü söylemiştim. Müthiş bir heyecan korku endişe mutluluk silsilesi yaşamıştım  çocuk ruhumla. Mıh gibi aklımda hala. Sanırım uzunca sürecek müzik üretim yolculuğuna o gün, o akşam adım atmış oldum dersek abartı sayılmaz.

Sarıkamışlıyım ben. Her anı, her yeri ve her mevsimi (özellikle ağır kış şartları ) gerçek mücadele ile dolu doksanbin kişilik şehitler yadı, kar cenneti diye bilinen nefis gür ormanı ve kayak pistiyle tanınan, sanatsever Mustafa Kemal ATATÜRK’ün, Tarık Akan’ın, Filiz Akın’ın, Ümit Yesin’in, Kadir İnanır’ın, İhsan Gedik’in, Yücel Çakmaklı’nın, Salim Dündar’ ın, Musa Eroğlu’nun, Aşık Mevlüd İhsani’nin vb. sanat öbekli saygın insanın ayak izlerini bıraktığı, nefeslerini bıraktığı, duygularını bıraktığı, son zamanlarda şehrin içine dek inmeye başlamış boz ayıları ile tanınan zor bir coğrafyada Sarıkamış’ta doğdum. 1980 lerin sonuna dek beni de içine alan sanat müzik tiyatro folklor vd. dokulu bir şehir üretkenliğindeydi Sarıkamış.

Lise son sınıfta iken bir ses yarışması sonucu birinci olduktan sonra, okul birincisi olarak kazandığım üniversite ile akademik anlamda müzik sanat eğitim süreci derken şan dersleri, iyi bir opera şarkıcısı solisti olmak hayali, ses rengimin ve sesimdeki asi tavırların yeni yeni farkına varışım beni giderek sürekli hayal gücü yüksek bir kökün peşinden yürütüyordu. Mutluydum. Kendimi arayışlarım başlamıştı. Farkındaydım. Korkuyordum. Telaşlıydım. Müzikle ilgili üretime dair olan her şey merakımı çekiyordu.

İlk şan hocam Sırrı Ali Talay ve sanatçı Esin Afşar’ın vesile olduğu son şan hocam opera sanatçısı pedagog Elvin Bahceban hocamdan aldığım şarkı söyleme teknikleri, nefes beden teknikleri ve halk şarkıları repertuvar odaklı derslerle başka bir boyuta dönüşen müzisyenlik bestecilik sürecine geçiş yapmış oldum.

  • Yaptığınız müziği ve yapmak istediğiniz müziği nasıl tanımlarsınız?

İstanbul’a geldiğim ilk yıllarda kendi oluşturup kurduğum müzik grubumla çalmak ‘’olgunlaşma süreci’’ diyebileceğim türden için birçoğunun düzenlemelerini yaptığım, sahnede söylerken oldukça mutlu olduğum halk türkülerinden oluşan etkili bir repertuvar dönemi ( konserler, tv,radyo programları vs. ) geçirdik epeyce bir süre. Ancak uzun soluklu grup devamlılığı müzisyenlik etikleriyle birbirinizi anlamaya dönük iç disiplin davranımlarını pekiştiremediğinizde kısa sürüyor, bizimki de kısa sürdü.

Aynı süreçlerde her fırsatta yaptığım studıo kayıtlarından oluşan kendi müziklerime dair özgün deneyişlerim de devam ediyordu. Hiç aklımda yok iken 1997’de Sony Music Türkiye plak şirketi prodüktörü aynı zamanda ‘’Beş Yıl Önce Beş Yıl Sonra’’ müzik grubunun bas gitaristi ve vocallerinden müzisyen Mehmet Horoz’dan aldığım profesyonel albüm prodüksiyonu teklifi ile Murat KAYA olarak kendimi, kendi öz müziğimi, kendi şarkılarımı geniş kitlelere anlatmak olanağını kabul ederek profesyonel anlamda da bestecilik adımını attım. İlk albümümde yer alan altı şarkının söz müziklerinin bana ait olması, müziğimde makamsal öbekli türkümsü eserlerin yer alışı benim kendimi müziğimin ilk yansımalarıdır. Ki albümde yer alan bana ait olmayan diğer albüm eserleri de aslında yorum olarak içten içe benim düzenlemelerimden süzülmedir diyebilirim.

Sting, Tracy Chappman, Eric Clapton, Cem Karaca, Fikret Kızılok, Joan Baez, Yaşar Kurt, Lorennna Mckennıt, Ruhi Su gibi dünyasal batı müziği temelli underground sayılan folklorik, protest ya da blues türlerinde ve halkın gerçek yaşayışlarına denk düşen oldukça sade müzik yapma anlayışına sahibim diyebilirim. Dünyamız, her an ürkütücü olduğunu düşündüğüm, iç yakan  gerçek olaylara şahitliklerle geçirdiğimiz akıl almaz zamanlarla oldukça kirlendi. Yozlaşan yaşam dinamiklerine, çirkinleşen yaşam dışı insanlara, emperyalizme oldum olası itirazım var. Özellikle çocuklar ve gençler için kaygılarım yüksek. Bunun iç tepkisi olarak yıllardır gençlerle sosyal sorumluluk niteliğinde küçük büyük ölçekli sanatsal projelerle sanat danışmanlığı yürütmekteyim. Gençler tertemiz, onlarla sevgi dolu masumiyette buluşup dilediğiniz müzikleri üretebiliyorsunuz.  2018 de‘’ÖMÜR BEBEK’’ adlı şarkımı besteleyip, yazmıştım.

Duyarsız yetişkinlere seslendiğim söz konusu bu şarkım; Murat Kaya – DÖNÜŞ adlı single albümümde yer aldı. Kendimi bildim bileli yaşam içinde haksızca olduğunu hissettiğim hemen her duruma itirazım. Bunca ruhumda biriken itirazları müzik gibi sonsuz bir sihirle birleştirip insanlarla paylaşmak, insanlarla göz göze sesleşmek beni her defasında yenidenleştiren nefis anlamlarla buluşturdu. Yaşamın büyük bir lütuf bu. O yüzden hayata müzik üreterek şükrediyorum. Beni müziğimle anlayan, müziğimi merakla takip eden dinleyen, yaşamsal anlamlar bulan, şarkılarımla hayaller kuran mütevazı bir dinleyici kitleye sahibim.

Somut olan bu durum yıllara dayalı sevili hayallerimin sanat emeğidir. İşimi iyi yapmak saygısının sonucudur.

Mesela edebiyat ve şiirle de ilgili biri olarak 1 Mayıs 2014’te çıkardığım ‘’Sevgisizler Günü’’ adlı ilk şiir kitabımın imza günü etkinliklerinde sevinçlenerek kitabımı merakla imzalatmaya gelen hiç tanımadığım yaşam dolu kıymetli insanlarla yine yaşadım böylesi öz duyguyu. Dolayısıyla müziğimi dinleyenlerle gerçek anlamlar üzerinden bağ kurduğumuzu söyleyebilirim. Müziğimde şarkılarımda dramatik temelde anlatımlarla gerçeğin duyguları baskın diyebiliriz. Özellikle son üç albümümün ezgisel karakterlerinde, ezgi yürüyüşlerinde dramatik  hüzün, coşkun hasret vefa sevgi vb. üzerine sorular ve cevaplar var. İçinde protest itirazları olan neyi yaşıyorsam o yaşadığımı müziğime taşımayı beceriyorum sanırım.

Murat KAYA olarak ‘’ Protest folk music müzisyeni / artisti ’’ olarak tanınıp, bilinmek sesimle müziğimle pekiştiğinden doğru bir müzik kimliği kendi adıma. Digital Çıkışla piyasaya çıkan son tekli ‘’ SARIKAMIŞ I Senfonik I – Murat KAYA ‘’ albümüm bundan sonraki müzik üretimlerim açısından neler anlatmak istediğime dair iyi ipuçları veriyor. Doğu müziği batı müizği ortaklığını yansıtmayı seviyorum.  Senfonik folklorik protest türde yeni düzenlemelerle yazıp bestelediğim yeni Murat KAYA üretimleri sürecindeyim.

        3 – Gelecekte farklı tarzlarda da… Dinleyebilecek miyiz sizi ?

Müzikte sınır olamaz. Müzik aynadır, hayattır çünkü. Hayatın her alanını, her yaşayışını   kapsayan  olağanüstü tılsımlı seslerle bir bütün olmuş büyülü  sonsuz bir olgudan her üreten insan gibi ben de payımı alıyorum . En başta belirtmiştim. Çocuk yaşlarda Türk müziği ile başladım müziğin sonsuzluğunu fark etmeye. Bu coğrafyanın her yerinde farklı kültürlerin, farklı dillerin, farklı yerellerin söyleyegeldiği, yaşaya yaşaya gelenekselleştirdiği oldukça güçlü sözlü sözsüz müzikler, dolayısıyla da müzik türleri var. Dünyadaki diğer müzik türlerini de içine katarsak mesela yıllarca orkestra eşlikli ve acapella çok sesli korolarda bass bariton koristlik, solistlik yaptım. Mesela İtalyan aryası da söylemeyi seviyorum. Sivas yöresine ait yanık, acılı sözlerle ezgisi olan bir uzun havayı söylemeyi de seviyorum. Yusuf Nalkesen üstadın muhayyerkürdi makamında bestelediği muhteşem ‘’Kapın Her Çalındıkça O mudur Diyeceksin’’ adlı eseri söylemeyi de seviyorum. Jazz – Rock soundlu özgün düzenlemelerini yaptığım etkili türküler söylemeyi de oldukça seviyorum. Yaşamda insan duygu ve ruhuna nezaket kazandıran, estetik katan eserler seslendiren bir müzisyen olmak her zaman anlamlı ve iyi geliyor kendi sesim açısından. Bu nedenle performans konserleri oldukça önemsiyorum.

4-Geçmiş dönem müzik albüm ve sanat projelerinizden bahsetmek ister misiniz?

 Geçmişten bugüne gelmek zorlayıcı bazen ağırca ama hep dinamik oldu. İsteseniz de farklı bir konforunuz yok müzik üretimleri adına. Dolayısıyla kısaca bahsedersem; 1998’de Sony Music TÜRKİYE A.Ş’den yapımlaştırdığım ilk solo kariyer albümüm ‘’Yeni Bir Gün Doğuyor’’ Bu albümümde albümde yer alan altı eserin söz müziği ve özgün düzenlemeleri bana ait. Albümümün tümünde Ahmet KAYA, Selda BAĞCAN, Nukhet  DURU, Atilla ATASOY, Recep AKTUĞ gibi isimlerin  albümlerinde de aranjörlük etmiş Osman İŞMEN aranjör olarak yer aldı. 2003’te kendi ürettiğim, studıo kayıtlarını ve düzenlemelerini yaptığım, söz ve müziği bana ait olan AHMEDİM adlı eserimi Selda BAĞCAN’la buluşturduk. Bu özgün çalışma Selda hanımın sesine oldukça yakıştı. ‘’Bir Baritondan Türküler’’, ‘’Murat KAYA – Eski / Yeni PERFORMANS’’, sanatçı Ruhi SU üstadın anısına saygı ile düzenlemelerini orkestra şefi ve müzisyen Musa GÖÇMEN birlikte yürüttüğümüz proje consepti bana ait olan SU’ya SENFONİ adlı senfonik orkestra konseri gibi özgün konser performansları gibi işler yaptık. Kalıcı sahne konserlerinden yanayım. Bu konser performanslarımla Türkiyenin her köşesine gitmek halkımızla buluşturmak heyecanı hep dorukta hep.

‘’Su’ya Senfoni’’ ve ‘’Murat KAYA – Eski /Yeni PERFORMANS’’ konserlerim düzeyli organizeler muhataplar bulabildiğimizce devam ediyor. Kasım 2018’de şarkı sözleri ve müzikleri bana ait olan iki şarkımdan oluşan single Murat KAYA – DÖNÜŞ albümüm dinleyicileriyle buluştu. Bu albümümdeki şarkılarımın özgün düzenlemelerinde müzisyen Cihan SEZER imzası var. 2019 Ekim ayında sözleri ve müziği bana ait Murat KAYA – SÖZLERİMDE BUL BENİ adlı tekli albüm şarkım digital çıkış ile piyasaya çıktı. Türkiye’nin önemli müzik insanlarından aranjör ve bas gitarist müzisyen Oğuz ABADAN düzenlemelerini yaptı. Pandemi döneminde instagram hesabımdan yapmaya başladığım ‘’ BİTMESE GİTMESEK / Ev-Müzik-Sanat-Hayat Sohbetleri’’ adlı consepti bana ait tv programı formatına yakın,  çeşitli sanat disiplinlerinden aldığım sanatçı konuklarla canlı yayın magazinel panoramik programlar sürdürmekteyim. Oldukça keyifli öğretici ve aktarıcı oluyor izleyenlerin eleştirileri gayet olumlu. Geçtiğimiz Eylül ayının 29’unda ise beş yıldır üzerinde çalıştığım memleketim Sarıkamış a ahde vefa niteliğinde benim için oldukça önemli olan yeni tekli albümüm SARIKAMIŞ I Senfonik I – Murat KAYA Türkiye de ve dünyada digital çıkış ile dinleyicilerle buluştu. Albüm eserimin kayıt oluşum senfonik düzenlemeleri sürecinde dünya çapında komplike müzisyen ve aranjör sanatçı dostum Taner DEMİRALP’in nefis emeği var. Şimdilerde ise yeni yıl ile birlikte çıkma hazırlığını yaptığım yeni şiir kitabımın dosyasının basılma aşamasındayım. Bahar aylarında çıkarmayı düşündüğüm yeni bazı demo çalışmalara da başladım diyebilirim. İstanbul içi ve İstanbul dışı konserlerim devam ediyor.

5-Son olarak “Mecmua İstanbul” takipçilerine söylemek istediklerinizi, merak ediyoruz!

Bir dönem İstanbul dan Türkiye’ye yayımlanan ‘’KAR’’ adlı kültür sanat edebiyat yazın dergisinde müzik sanat eleştirmeni olarak  naçizane köşe yazıları yazarken edindiğim  gözlemlerimle söylemek isterim ki böylesi bütünsellikle, estetikle ve detaycılıkla yayım yaşamı sürdüren ‘’Mecmua İstanbul’’ okurları  ve takipçileri kanımca oldukça şanslı. Çünkü günümüzde kültür sanat kara mizah edebiyat yazın anlamında neredeyse tüm dergicilik, gazetecilik  ya da internet dergiciliği, gazeteciliği kendi dinamiklerini ortaya koymak noktasında ciddi açmazlar içinde. Dolayısıyla, ‘’Mecmua İstanbul’’ yalnızca ülkemiz düzeyinde değil dünya düzeyinde  de geçmişten bugüne, bugünden geleceğe müzik sanat kültürü üzerine okurları için azımsanmayacak özveri/ler içindeler. Vesile iletişimimizi sağlayan ve bu röportajın oluşmasında başrol emeği olan Tülay Çağlar KADI başta olmak üzre; Her bir emektarınıza  bana epeyce keyif veren bu nitelikli röportaja dair yayın olanaklarınızı sunduğunuz için  iyi sanat, iyi müzik, iyi sanatçılık üretim varlığı ve saygısı adına ayrı ayrı teşekkür ediyorum. İyi ki sizlerle birlikte nefes alıyoruz çok şeyi zorlaşan bu dünyada.

 

The following two tabs change content below.

Benan Saimolgu

Lisans eğitimini Türk Dili ve Edebiyatı bölümü ile tamamlayan yazarımız akademik dergilerde genel içerik editörlüğü yapmıştır. İstanbul Aydın Üniversite sinema dallarıyla ilgili akademik çalışmalarda yer almıştır.
BU SAYFAYI PAYLAŞ

.