Dr.M.C.YAĞMURDUR – NASSIN HÜKMÜ’NDEN HÂLKIN REY’İNE

NASSIN HÜKMÜ’NDEN HÂLKIN REY’İNE

İnsanın bugünleri yarınların sebebidir.

Dün yaşadıkları ise bugünlerinin sebebidir.

Oysa bugünlere bakıp sadece fail arayıp kör döğüşüne dalmanın gelecek inşâsında hiç bir anlamı yoktur.

Yüzlerce yıldır sürüp giden zincirleme olaylar bu anlamda sanki tarihin tekerrürü gibi toplumları ve insan yaşamını öğütmektedir. Hakikaten ibret alınsa “tekerrür” hiç yaşanmayacak, tekâmül sağlanacaktır. Şark insanının onulmaz hastalığı olan fırsatçılık ve emsalsiz kurnazlığı onu hep ahlaksız pragmatizme yönlendirmiştir. Bu yaşam biçimi yüzünden, neden sonuç ilişkisi aramak kaygısı hiç taşımamıştır. Çünkü bu coğrafyada kendisine “ya hep bir neden ya da hep bir sonuç ögesi” rolü yüklemeyi tercih etmiştir. İnsan merkezli düşünmek telakkisi bu nedenle doğu ve batı kültürlerinde çok farklıdır. Doğu kültüründe insan merkezli düşünme, bencilliğin ve doyumsuzluğun kol kola olduğu “büyüklük sanrısı/grandiosity” ile beraber olduğu için, bireyler özgürlüğünün idrakine hiç varamamıştır. Gerçekten insan en çok zaaf duyduklarının esiridir. İnsanın ihtirasla istediği her şey, sadece özgürlüğünü elinden almakla kalmayıp, aynı zamanda onun “Azrail’ i de olacaktır. İşte tarihin “ibret alınmayan tekerrürü, insanın ihtiraslarının/tutkularının tadından vazgeçememesinin bir sonucudur.
Dünün ihtirasları/tutkuları bugün kaybettiklerimizin sebebidir. Elbette, bugünkü ihtiraslarımız/tutkularımız ise gelecekte kaybedileceklerimizin habercisidir.

Tarih boyunca insan özgürlüğün ne olduğunu nasıl olması gerektiğini ararken ihtiraslarından arınmanın vicdan huzuru ile olabileceğini, bu vicdan huzurunun da gerçek özgürlüğün anahtarı olabileceğini hep göz ardı etmiştir. Bu vicdan huzuru ise dinler dahil hiç bir kurumun tekelinde değildir.

Bazı düşünürler özgürlüğü irade ve eylem planları olarak ayırırken konuyu da bu anlamda değerlendirirler. İrâde özgürlüğü tek başına yetmez. Eylem özgürlüğü esastır. Bu eylem özgürlüğünü teminat altına alan yasalar irade özgürlüğünü de korumak suretiyle toplumsal birliği ayakta tutacak ahlakî yapıyı kurgulamak zorundadır. Bu ise din ve vicdân özgürlüğüne eşit mesafede duracak ibadet özgürlüğünü koruyacak laik devlet sistemi dışında mümkün değildir.

Bu nedenle laik cumhuriyet devlet yapılanmasında “halk”ın reyi Nas’ın hükmünden üstündür. Arapça “nas” insanlar anlamında kullanılabileceği gibi “nass” olarak yazılırsa Allah’ın sözü anlamına dönüşür. Ancak püriten İslam anlayışında, “nass”ın hükmü denilen önerme, Kuran’da hakkında açık hüküm olmayan durumlarda oldukça tartışmalıdır. Bu konuda Kuran’da hakkında hüküm olmayan bir eylemin, cürm olarak kabul edilmesi ya da “küfr” olarak nitelenebilmesi söz konusu olabilir. Yani bir anlamda, küfr gibi nitelendirilerek ağır ceza ve infâz söz konusu olabileceği gibi, madem ki Kuran’da açık hüküm yok o halde affedilebilir veya görmezden bile gelinebileceği konusunda sonuca ulaşmak için “nass”a başvurulabilir. Böylece, fakihlerin Tanrı adına hüküm vermelerinin bir başka siyasal-dinsel şekli oluşturulmuştur. Buradan fakihlerin hükmünün “nass”ın hükmü olarak kabul edilebileceği sonucu çıkar ki geçmişte bunun kanlı kalkışmalara yol açtığı görüldüğü gibi, günümüzde de Afganistan gibi kimi teokratik yönetimlerde benzer örneklerine hala rastlanmaktadır. Oysa, demokratik laik sosyal bir hukuk devletinde, zihinsel ve bireysel erdemler ile mücehhez “halk”ın reyi esastır. Ancak bu sayede, hakların aranması ve hukukun sağladığı teminat en başta eylem özgürlüğü, sonra da irade özgürlüğü gözetilerek halk için olabilir. Etimolojik olarak değerlendirildiğinde “halk ve hulk” aynı kelime kökünden gelir. Arapça Tanrı adlarından biri olan Hâlik kelimesi de aynı kökten gelen fail isimdir. Bu nedenle, çağdaş ahlakî değerleri gelişmiş bir yönetici, “halka hizmet hakka hizmettir” sözünden anlaması gerekenin, sadece insanlar değil tüm canlılara ve doğaya doğruluk esaslı, çıkar beklentisiz eylemler ile muamele etmek olduğudur.

Bu ahlakî yaklaşım, ancak zihinsel yetenekleri gelişmiş ve bireysel erdemlerin kutsallığına müdrik yöneticilerin şiarıdır. Bu nedenle Marcus Antoninus Aurelius’un “filozoflar yönetici, yöneticiler de filozof olsaydı şehirler ışıldardı” sözünü çok değerli bulmuşumdur. Ancak hala XIV.Louis döneminden kalan “l’etat c’est moi” geçerliliğini bir çok geri kalmış ülkede sürdürmektedir.

Saygılarımla

Dr.M.C.YAĞMURDUR

Marcus Antoninus Aurelius

KAYNAKÇA BİLGİSİ;

1. Henry CORBİN, İslam Felsefesi Tarihi Cilt 1-2
2. Montgomery WATT, İslam Düşüncesinin Teşekkülü

(PDF) Pre-Islamic Arabia (researchgate.net)

 

 

The following two tabs change content below.
Prof.Dr.Mahmut Can YAĞMURDUR 03.08.1967 Tarsus Doğumludur. İlk ve orta öğrenimini Mersin’de yapmıştır. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden 1991 yılında mezun oldu. Aynı üniversitenin Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı’ndan 1996 yılında Genel Cerrahi uzmanlığını aldı. Özel sektör ve Sağlık bakanlığına bağlı eğitim araştırma hastanelerinde çalıştı. 2006 Yılında Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı’nda Genel Cerrahi doçenti oldu. 2011 yılında Cerrahi Onkoloji uzmanı oldu. 2015 yılında Kafkas Üniversitesi Tıp Fakültesinde profesör ünvanını aldı. Bu üniversitede genel cerrahi anabilim başkanlığı başkanlığı ve cerrahi tıp bilimleri bölüm başkanlığı yaptı. Halen Ankara’da serbest hekim olarak aktif cerrahi yaşantısına devam etmekte başta onkoplastik meme kanseri cerrahi tedavisi olmak üzere çalışmalarını sürdürmektedir. Uluslararası indekslerde taralı dergilerde basılmış 50 nin üzerinde yurtdışı yayın ve iki yüzün üzerinde yabancı ve  yerli yayın ve tebliğler ile kitap bölümü yazarlığı da mevcuttur. Bu yayınlar uluslararası dergilerde 1000’in üzerinde atıf almıştır. En çok referans gösterilen ilk 6000 akademisyen içerisinde yer almaktadır. Klasik Türk Musikisi ile ilgilenmekte klasik makamlarda beste çalışmalarını sürdürmektedir. Halen Mevlana Kültür  ve Sanat Vakfı yönetim kurulu üyesidir. “Healt World News” sitesinin düzenli yazarları arasındadır. Evli ve 1 kız çocuk babasıdır. İyi derecede İngilizce bilmektedir

Son Yazıları Prof.Dr. Mahmut Can Yağmurdur (tüm yazıları)

BU SAYFAYI PAYLAŞ

.