MİTOLOJİ VE RÖNESANS İLİŞKİSİ

Mitoloji Ve Rönesans İlişkisi, İnsan, hızla değişenkendini yenileyebilen, özgür, hoşgörülü, evrenle bütünleşmiş bir varlık olmak durumunda iken daima yeniyi keşfetmek peşindedir. Her keşif, yeni bilgi ve öğreti, ayna gibi insana başka bir boyutunu yansıtmaktadır. Sanat akımları serisini yazarken bildiklerimin yanı sıra araştırarak öğrendiklerim sayesinde bende çokça şey öğrenirken aynı zamanda varoluşu biraz daha keşfettim. Mitoloji efsaneler bilimi anlamına gelir. Tarih boyunca, insanoğluna ait  yaşanmışlıklar, masal ve efsanelerin bir arada can bulduğu en güçlü alan mitolojidir. Mitoloji efsaneler bilimi anlamına gelir.

Bir toplumun kültüründe bahsi geçen kahramanlar, köleler, kurtarıcılar, evren ve insanın yaratılışına dair tüm sözlü ve yazılı efsane birikiminizi mitoloji alanında yazılar okuyarak geliştirebilirsiniz. Mitoloji ve Rönesans ilişkisini değerlendirecek olursak; cehaletin ölmeye başladığı bu dönemde yani rönesans öncesinde Rönesans öncesinde kabul gören katı kural ve anlayışların derinden sarsılmış olması nedeniyle Roma ve Yunan mitolojisinin temel taşları oluşturulmuştur.

“Rönesans dönemi nedir?”

“İnsan, çevresinin ürünüdür. Benzer koşulları paylaşanlar benzer biçimde düşünürler. Peki bu dönemde toplum ve dünya tarihinde neler olmuştur?”
“Rönesans dönemi sanatçılar ve eserleri nelerdir?” gibi sorularımıza gelin birlikte cevap arayalım.
Rönesans, “yeniden doğuş” demektir. Orta çağ, yüzyıllar boyunca Avrupa ’nın kilise baskısı altında yaşadığı bir çağ olmuştu. Dini otorite derinden sarsıldığı önceleri kilisenin yoğun etkisi altında ki Avrupa için Rönesans devrim niteliğindedir. Şifacı bir kadının cadı olarak asıldığı, para ile cennetten toprak satın alınabileceğine inanılan katı ve anlayışsız dönemin sona ermesiyle ve deyim yerindeyse kilisenin baskısının hafiflemesiyle birlikte insanlar yalnızca sanat alanında değil tüm yaşamsal alanlarda canlanış yaşamıştır.
Coğrafi, yeni keşiflerden sonra zenginleşmiş olan kitleler aracılığıyla, sanattan zevk alan yeni bir sınıfın ortaya çıkması ise sanatsal reformların oluşmasını fazlasıyla etkilemiştir. Öyle ki, doğaya yakın olmak ve insan figürünü daha fazla resmetmek sanatsal yenilikler arasındadır.
Devrim niteliğinde ki diğer yenilik ise, “sanatçı atölyelerinin ün kazanması” idi. Yüzlerce çırak, büyük ustaların yanında eğitim görüyor, onların ciddi ve önemli çalışmalarına katılıyor, kimi zaman da yapıtların izin verilen bölümünü tek başlarına gerçekleştiriyorlardı.
Eski anlayış ve bağnazlıklara tepki niteliğinde ki bu dönemde matbaanın, daha fazla kullanılabilir olması yeni buluş ve düşüncelerin hızla yayılmasına etken olan diğer bir canlanıştır.
Tüm bu etkenler ise gözlem ve araştırmaya dayanan pozitif düşüncenin ortaya çıkmasıyla birlikte kilise zayıflaması reform hareketlerinin Ortaçağdan sonra, hümanizmin etkisiyle hız kazanmasına sebep oldu. Rönesans dönemi eğitimler günümüzde ki gibi değil yaklaşık 10 yıl kadar süren eğitimler şeklindeydi. Dönemin en önemli ve günümüzde adını en çok duyduğumuz büyük sanatçıları bu sanat okullarından mezun olmuştur.

Mitoloji Ve Rönesans İlişkisi

Ortaçağın sonlarına doğru insanoğlunun dünya tarihinde ki yaşanmışlıkları nedeniyle kültür ve sanatta önemli bir birikimin oluşması da sanatsal reformlara neden olan bir diğer itkidir. Öyle ki önceki dünya tarihi dönemlerinin tam aksine toplum ve insan ilişkilerinin mantık ve gözlem sonucu irdelenmesi gerçeği sanatsal bakış açılarını büyük oranda etkilemiştir.
Önce ki dönemlerde yaşanan kilise baskı ve hakimiyetinden sonra sosyal yaşantı değişikliği ve toplumsal canlanma ile “sanat evlere taşınmıştır.” Halk artık kendi portre ve heykellerini betimletebilir, evinde sanata yer verebilir hale gelmiştir. Rönesans döneminde canlılık yalnızca resimde değil aynı zamanda figürlerde de görülür. Anatomi incelenmeye başlanır. Figürlerde gerçekçilik ön plandadır. Mermerden yapılan heykellerde ise figürlerin anatomik hatlarına çok önem vermiştir. Heykellerin konusu çoğunlukla, İncil ve Tevrattan alınmıştır. Rönesans Döneminde işlenen sanatsal konu başlıkları ise işlenen konular arasında;
  • Melekler
  • Mitolojik Konular
  • Kilise ve din
  • Soyluların At Üzerindeki Heykelleri’ dir.
Rönesans döneminin referans aldığı “insan” yine sanatta  ön plandadır. İnsan muzafferdir, bu sebeple figürler huzurlu ve sakindir, kompozisyon tek yönlüdür ve bütünlük esastır. Ancak ilerleyen yıllarda dönemin sakinliği yerini; savaşlar, hastalıklar hatta insanoğlunun esir alınması ile umutlarının azalması nedeniyle “Barok Sanat” bırakacaktır. Rönesans yani yeniden doğuş dönemi aslında hümanizm ile başlamış oldu. Hümanizm akımı Rönesans’ı en çok etkileyen faktördür. Önce ki dönemlere nazaran arada ki önemli fark, sanatçılar Rönesans Döneminde kutsal kitaplardaki öyküleri betimlemek yerine insana ve doğaya yönelmiştir.
Raphaël’in “Atina Okulu” freski
Gentile Bellini’nin Fatih Sultan Mehmet Portresi
Leonardo da Vinci’nin “Son Akşam Yemeği” tablosu
Montaigne’in “Denemeler” kitabı
Dante Alighieri’nin İlahi Komedya kitabı
Michelangelo’ nun “Davut heykeli ve Pieta heykeli”
Gentile Bellini’nin Fatih Sultan Mehmet Portresi,
Cervantes’in Don Kişot kitabı
Montaigne’in “Denemeler” kitabı
Michelangelo’nun “Ademin Yaratılışı”
Shakespeare’in Othello’su, Dünya tarihinde Rönesans döeneminde en çok yankı uyandırmış eser ve sanatçılardır, diyebilirim.  Rönesans dönemi ile ilgili yazıya yorum ve önerilerinizi bekliyorum.
Yüzünüzden gülümseme eksik olmasın, görüşmek üzere.
The following two tabs change content below.

Tülay Çağlar Kadı

Sanat Tasarım Fakültesi- İletişim Sanatları bölümü mezunu köşe yazarımız, Tarih öğrencisi olarak akademik yaşamına devam etmektedir. Öğretmenlik mesleğinin yanı sıra editör olan yazarımız, “Arkeoloji -Sanat -Tarih” alanında, akademik ve popüler düzeyde yıllardır proje ve makale yazıları hazırlamaktadır. Tülay Çağlar Kadı
BU SAYFAYI PAYLAŞ

YORUM YAZ