Sanatta Duygusal Pornografi

“Sanatta Duygusal Pornografi “

“İzlenen şeyi nesne haline getiren ve izlenen şey aracılığıyla tahrik amacı güden her şey pornografidir.”

Enver Gülşen

Sanatçıların duygusallığının bilincinde olduğumu ve yazı içinde bu özellik doğrultusunda yol alacağımı vurgulayarak söze başlayayım.

Duygusal Pornografi; duygusal teşhircilik olarak da adlandırılabilecek bir kavramdır. Hemen aklınıza insan vücudunun üryan şekili de açılıp saçılması ve buradan bir şehvet yaratılması gelmesin!

Bazıları sanat adına vücudunun mahrem yerlerini sergileyerek hayatını sürdürebilir, geçimini sağlayabilir ve buna da hem sanat, hem de hayat tarzı diyebilir. Onun tercihidir! “Sanat” ve “Pornografi ” beraberliğiyle anlatmak istediğim “Sanatta duygusal pornografisi” odaklı olsa da; bu yazıdaki ilgili alanım dışındaki sanatta bedensel pornografi hakkında çağrışım yapabilir.

Bu sınırı belirlemek ve konu dışına koyma gereğini vurgulayarak, “Sanatta Bedensel Pornografi” konusunu başka düzlemde tartışılması gerektiğini açıklamak ihtiyacı hissettim.

Çok beğenileni beğenmekte ısrar etmek duyguların sömürülmesine zemin hazırlamaktır.

Yazımın konusu; sanatçı olan insanının sanat faaliyetlerini icra ederken ve yaptığı sanat çalışmalarındaki “Duygusal Pornografisi” ve “Duygusal Pornografik Ajitasyonu” dur.

İşe başlayalım; hemen konunun içinden çıplak bedeni çıkartalım ve pornografiye benzer mantıkla bu defa bedeni değil, mahrem duyguların özellikle dikkatsizceyi de aşan sistematik bir teşhircilikle ortaya döküldüğü ajitasyona dayalı sistematik bir tavır veya hayat tarzı düşünelim. Burada çok ince bir ayırım var. Pornografi de bir sınır var. Yapan tarafından o sınır aşılırsa eylem pornografi olmaktan çıkıp hardcore olarak adlandırılan başka bir boyuta geçmektedir. Bu da konumuz dışındadır. Pornografide sanat olup/olmadığı tartışılabilirken, şu an için hardcore pornografide sanat konusu günümüz kabulleriyle oldukça uzak görülmektedir. “Belki de bana göre .. “ diyelim.

Duygu pornografisi ölçüsünde yapılmak üzere başlangıçta yapan ve karşı tarafta heyecan yaratabilir ve karşılıklı iletişim kanallarının çalışmasını sağlayabilir.

Duygu pornografisinde zaman, mekan ve dozaj sınırı dinlemeden, sürekli ve giderek artan bir dozajda; gerek ihtilal sonrası Hasan Mutlucan tarzıyla kahramanlık türküleri coşkusu, ağlamaklı aşk şiirleri duyarlılığı ve gerekse yoksulluk edebiyatı yapmak arasında bulunmak üzere tüm alternatifleri denemek yapanı yormasa da bir süre sonra hedef kitleyi yorar ve tam tersi olumsuz etkiler. Sanatta pornografi gibi duygu pornografisinde de bir ayar, limit ve yöntem oluşturmak esastır. Bu ayarı bilmeyenler; duygu pornografisinin sınırlarını da aşıp duygu hardcore pornografi yaptığının farkına bile varamaz. Tam bu noktada sanatın bir duygu işi ve sanatçının da bu duyguyu özümseyip aktaran yaratıcı kişilik olduğunu özellikle vurgularım. Hareket noktam; duygu yerine duygusal pornografi ortaya koymaya itirazdır.

Duygu pornosu; en basit tanımıyla bir duygu sömürüsü olup, ilişkide gardı düşenin zaaflarından yararlanmak esastır. Politikacılar bu işi çok iyi bilir. Vatan millet Sakarya… Reklamcılar bunu çok iyi bilir, uygular ve almayacağınızı size satar. Sinemada da uygulanan bir yöntemdir. Benzetmeleri siz kendinize göre çeşitlendirebilirsiniz.

“Duygusal Pornografi” kavramı Sinema Eleştirmeni Enver Gülşen tarafından sinema eleştirilerinde kullanılmakta ve bu kavram zaman içinde onun katkıları ile genişletilmektedir.

Bu defa ben de konuyu resim sanatı ile sınırlı tutarak konuşmak istiyorum. Bugün gelinen noktada sanatı, sanatçıyı ve sanatçıyı sıkı ve dar kalıplara koymak mümkün değildir. Sanat eserinin zaman ve mekan aşabilmesi halinde kendini ortaya koyabileceğini düşünürüm. Bu nedenle şu an yazımıza konu olabilecek resimlerin tamamına sanat adına yapılan çalışmalar demeyi doğru bulurum.

Herkes istediği resmi yapabilir, sergileyebilir ve satışa sunabilir. Bu sanat adına çalışma bitene kadar o kişinin mutlak özgürlük alanıdır. Bir çalışma bittikten sonra o çalışma bir şekilde harici gözle temas sağlanmışsa; bu defa o çalışmanın eleştiriye konu edilmesine de çalışmayı yapan tahammül etmek zorundadır. Burada bahsedilen eleştiri; yetkin ve saygılı eleştiridir. Bir sanatsever olarak benim de doğal hakkım olan eleştirimi “Duygusal Pornografi” noktasından hareketle yapmaktayım.

Sinema Eleştirmeni Enver Gülşen’in Çağan Irmak’ın Babam ve Oğlum adlı filmini Duygu Pornografisi olarak nitelemesi ile etrafımıza dikkatlice bakınca görebileceğiniz bazı resimlerin duygusal pornografi ürünü ve bazı ressamların da gerek bu duygu pornografisi ürünü resimleri veya başka konular üzerinden gündemde olma adına yaptıkları da ajitasyon olarak nitelenebilir. Sizi acılarınızdan, en zaaflı yerlerinizden, insan olma hasletlerinizden yakalayıp, buralardaki etkili yoğun dokunuşlar ve tekrarlarla sizi esir alan ve bununla sanat yaptığını iddia edenler; bence duygulu değil, tam tersi duygusuz ve cesaretsiz sanatçılardır.

Biçimsel ve bütünsel ilişkisini yakalamadan sadece fırça ve boya kullanımındaki ustalığa dayalı alt yapıyla sanatseveri etkileyecek süsleme ve rengi ekleyince yeterli bilgi sahibi olmayanın bu tuzağa yakalanmaması oldukça zordur. Yeterli sanat derinliği olmayan, çok satılanın peşinde koşan ve sadece beğenilenleri beğenme üzerine kodlanmış sanatseverin bu tuzağı fark edebilmesi kolay değildir. Parlak ve renkli lego parçacıklarıyla yapılmış aynı figürler etrafında dolaşıp durmak kendine ait bir plastik dil geliştirmek değildir. Onun tek adı vardır. Kısır tekrar!

Tüm bu sanat çalışmalarını toplum, halk, millet, insanlık için yaptığınızı ileri sürüp, bu mecralarda size destek olacak yapıları oluşturabilirseniz işiniz çok kolaydır. Gelsin sergiler, fuarlar, satışlar…!

Sanatçının duygusal olması başka bir şey, sanatseverde ajitasyon yoluyla duygu tuzakları yaratarak onun üzerinden sanat yaptığını iddia etmesi başka bir şeydir. Bu ajitasyon ustaları; ya bir konuda veya figür etrafında yoğunlaşır, ya da henüz tek figüre iniş alanı bulamayanları güncel ve magazinsel olan her konu etrafında uçuşur durur. Buna da nedense sanatçı duyarlılığı der durur? Bu ikinci grup her konuda resim yapmış olup, son yıllarda ağırlıklı olarak onlara büyük fırsat sağlayan sosyal medyada konuşlanmıştır. Her önemli olayda, günde ve etkinlik için bir şey yazar, sonra da doğal olarak resim yapacak zamanı bulamaz. Yeni bir konuya geçer. Bu her iki durumda derinlemesine düşünemeyen insanın işidir.

Birileri bu resimleri yapıyor ve birileri de satın alıyor. Bu alış verişte görünüşte bir Arz-Talep kuralı çalışıyor görülebilir. Bu Alış-Veriş ile aynı zamanda sanat çalışması üretene bir destek de doğmaktadır. Daha çok boya, daha çok tuval, daha iyi şartlarda yaşamak vb.. İlk bakışta her şey normal görünüyor. O destek hak edene gitmiyor.

Çok beğenileni beğenmekte ısrar etmek duyguların sömürülmesine zemin hazırlamaktır. Bulunduğu mahalleden sanata, sinemaya ve hayata bu kadar derinlikli ve geniş açıyla bakabilen Enver Gülşen’den hareketle; sanatta duygusal pornografi ve ajitasyonu konularını incelemenizi ve sanat eserlerine bir de bu açıdan bakmanızı tavsiye ederim.

 

The following two tabs change content below.

Vecdi Uzun

1959 Mersin doğumludur. İşletme ve Felsefe Lisans mezunu olup, Sanat Tarihi Lisans ve Yüksek Lisans eğitimine devam etmektedir. İş hayatını başlangıçta banka ve finans sektöründe üst düzey yönetici ve daha sonra bir dış ticaret şirketinde ortak olarak sürdürmüştür. Yayınlanmış bazı sanatçı biyografileri kitapları bulunmaktadır. Şu an düzenli olarak çeşitli gazete ve dergilerde başta “Genç Ressamlar” olmak üzere plastik sanatçıları tanıtıcı yazılar, inceleme yazıları ve sanat yazıları yayınlamaktadır.

Son Yazıları Vecdi Uzun (tüm yazıları)

BU SAYFAYI PAYLAŞ

.