Sıradan Olanın Başkalaşımı | Arthur Danto | Okumalar

Sanat tarihinde kavramsal eserleri bir düşünelim ve en bilindik olan pisuarı ele alalım. Duchamp’ ın R. Mutt imzasıyla ortaya attığı bu sanat eseri diğer tüm pisuarları da sanat eseri yapar mı?

Danto kitabının ilk dört bölümünde bu sanat eserlerini tanımlamak için kullanılan estetik ve dışavurumcu teorilerin yeterli olmadığını savunur.

Sanat yapıtları ve Salt Gerçekler

Danto, sanat tarihini, tarih gibi o dönemin şartları çerçevesinde incelediğinde; belirli sanat eserleri, başka zamanlarda sanat eseri olarak gösterilemez sonucunu çıkarmaktadır.

‘’ Ancak sanatçıların yapıtları sanatseverlerin ruhlarını gölgenin de gölgesi sayılacak şeylerle okşayarak onların dikkatini sadece günlük nesnelerin dünyasından uzaklaştırmakla kalmayıp aynı zamanda bu gündelik nesnelerin anlaşılır kılan ve daha derin bir alanı oluşturan formlardan da uzaklaştırır. Felsefenin amacı da tam bu yüksek gerçekliğe dikkat çekmektir. Sanat ise bu dikkatin dağılmasının sonucu olduğu için sanat ve felsefe birbirine zıttır.” Arthur Danto

Aynı zamanda kitabın bütününde; Kant’ ın zamansız güzellik teorisine, Hegel’ in tarih vurgusuna, Platon’ un taklit kuramına değinmektedir.

 Nedensellik

Nedensellik ilkesi, bir olgunun, bir sebebin sonucuna bağlı olduğu ya da bir sonucun bir nedene bağlılığıdır. En basit anlatımla her şey birbiri ile bağlantılıdır.

Danto, bağlam ve nedensellik ilkesi bazında sanat eserlerini görme yani gözlem yoluyla incelemenin sadece görülen kadarından ibaret olduğuna değinir. Gözlem ile yapılan yorumun zaman içinde değişime uğramasını, bilgi dağarcığımızın eski zamanlar ile günümüzde aynı olmadığına değinerek savunur. Bir temsile, yorum verildiği an, o temsilin saat yapıtı oluşturması anlamında bir dönüşümü değişmez kılarak onu esere dönüştüren bir işlevdir.

”…bir dönemden diğerine geçiş, daha önce gizli kalmış özellikleri algısal yüzeye çıkarabilir. Sonuç olarak, özdeş olmayan iki şey arasında bir fark olması gerekliliğinin, esas itibariyle, mantıksal bir garanti meselesi olduğu söylenebilir.” Arthur Danto

Sanat ve Felsefe

Felsefe ele aldığı konular bakımından mantıksal olarak karmaşık bir doğaya sahiptir. Felsefi konular enerji olarak; ciddi ve sistematiktir. Bu bağlamda felsefenin sanatla ilgilenmesini kaçınılmaz kılar.

Yeni başlayanlar felsefenin sanata bakışını karşısında hayal kırıklığı yaşayabilirler. Çünkü sanat büyüleyicidir, ama felsefe bunu doğal bir bilinçle ele aldığında bu büyünün önemi felsefe açısından önemsiz konulardır. Sanat felsefesi düşünseldir ve eserin özüne tanım getirmek felsefi bir uğraşı haline gelmiştir. Arthur Danto, bu düşüncelerini Wittgenstein’ ın ”Tractatus” (Wittgeinstein’ ın tek eseridir)’ ta saçma olarak tanımladığı felsefe üzerinden gerçekleştirmektedir. Wittgenstein, felsefeyi bilimin tersine değerlendirir ve bilgi verirmiş gibi bir tavır içinde olduğunu savunur. Felsefe beşeri bilgiyi ya kopyalar ya da bozar ve bunu en çok sanat felsefesi üzerinden gerçekleştirir. Danto bu konuda şuna değinir, eğer bu doğru olsaydı yüzyıllar boyunca parlak zihinlerin gözünden de kaçmamış olurdu.

Felsefenin sanat üzerindeki etkisi dilsel olarak da çoğunluktadır. Çünkü sanat yapıtları  zamanının düşünsel temsilleridir. Doğal olarak dil bir eserin tözünde yer almaktadır.

Felsefi olarak bakıldığında dünya hakkında konuşmamıza izin verirler, fakat dünya olarak konuşmamıza izin vermezler, diyor Tractatuscu anlayış.

” Bugünün genellemesi, yarın unutulmuş olacaktır. Sanat yapıtını seçmeyi öğrenmiş bir çocuk, bir müzenin geneline dağ çiçekleri gibi dağıtılmış yetmiş tane belirsiz nesneden oluşan bir setin sanat yapıtı oluşturduğunu bununla birlikte aynı nesnelerin oval zımpara makinesi altlığı olarak kim bilir ne sebepten müzeye aynı düzende yayıldığında oluşturduğu şeyin sanat yapıtı değil, altlık tanzimi olabileceğini keşfettiğinde şaşkına dönecektir.” Arthur Danto

Sonuç olarak sıradan bir nesnenin dönüşümü sanat dünyasında büyük dönüşümlere yol açmaz. Bir sanat yapıtının işlevi ne ise onu yapmaya devam eder ve dünyayı görme biçimimizi dışsallaştırır. Danto’ ya göre bir ayna işlevi olarak krallarımızın bilincini görmemizi sağlar.

 

Nazlı Işık 

 

 

The following two tabs change content below.
1992 Ankara doğumlu Nazlı Işık" Yeni Nesil Sanat" topluluğu sanatçılarındandır. Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Resim Öğretmenliği bölümünden 2014 yılında mezun olan Nazlı Işık, 2018 yılında İstanbul Arel Üniversitesi Grafik Tasarımı bölümünde yüksek lisansını tamamlamıştır. Yurt içi, yurt dışında karma sergi ve fuarlarda yer alan sanatçı, eser çalışmalarına Ankara’ da atölyesinde devam etmektedir. Nevart Sanat ve Tasarım Akademisi’ nde eğitim koordinatörlüğünün yanı sıra Geleneksel Kuyumculuk Yöntemleri üzerine Ahumay Sanatevi’ nde eğitimi sonrasında çalışmalarına devam etmektedir.
BU SAYFAYI PAYLAŞ

.