SİYASET FELSEFESİ
Daha önce “siyaset” kelimesinin taşıdığı anlam üzerinden hareket ederek defalarca ve boşuna anlattığımın farkındalığı ile yazmıştım. Dikkat ediniz kültürel ve düşünsel geçmişinde Antik Yunan ve Roma uygarlıği olan batı kültüründe “politika” tabiri kullanılırken doğu kültüründe siyaset tâbiri kullanılır. Bu iki kelime birbiriyle aynı anlamda değildir. Siyaset tâbiri, “binmek bakmak ve gütmek” anlamları taşır. Yani halk edilmiş bir başka deyişle yaratılmış olanlara Tanrı adına bakmak ve gütmek geleneği doğu kültüründe siyaset demektir. Bu siyasette ozellikle İslamiyetten sonra yerleşmiş deyimle “melik ve emir” vardır. Onlar da halka sahip olur ve emreder. Dolayısı ile bu kültürde, halk edilmiş olanın (yaratılmış olanın) eylemi ancak “kul” olabilmektir. Bir başka deyişle, temel görevi ancak telkin edileni söylemek ve aktarmak olanlar kuldur. Yani ancak söyle emrini dinleyebilen itaatli olarak addedilir.
Neticede halk, telkin edileni söyleyen, yap denileni yapmakla mükellef güdülenler kitlesi olarak değerlendirilir.
Bu nedenle batının dengeyi yani “status”u (devlet anlamına eşdeğer olarak kullanılan “state” buradan gelir) sağlamak için Roma kültüründen aldığı SPQR (Senatus Populus Quero Romano/Roma Halk Senatosu) geleneğini batı devlet ve hukukunun temelleri açısından iyi irdelemek gerekir. Doğu dünyasında antik Mısır ve Pers uygarlıklarında ve sonra da İslamiyet ile state değil devlet (yenmek ve Allah adına hükmetmek, ganimet edinmek) ilkesinin yerleştiği Araplarda bu tip bir kavram yoktur. Pek tabiidir ki melik ve halk arasındaki state değil devlet ilişkisinde zaman zaman adı geçen “müşaveret” bu anlamda ele alınamaz.
Hala bir kısmında meşrutî monarşinin olduğu batı Avrupa “state” sisteminde burjuvazi sınıfını yaratan dinamikler ve feodalite olgusu batı tipi hukuk ve demokrasinin teşekkülünde önemli rol oynamıştır. Öte yandan doğu devletlerinde, melik ya da sultan ile halk arasında bu ara üretici burjuvazi sınıfını ve feodaliteyi yaratan toplumsal dinamiklerin (Örneğin kuzeyden gelen ve nehirler ile kıta içlerine intikal eden denizci Norman istilacılar) olmadığını da akılda tutmak gerekir. Türklerin önemli rol oynadığı Asya’daki durum ve Moğol istilaları daha farklı dinamikler olmakla beraber sonra değinmek daha uygundur.
Sonuç olarak
- Batıda durumu ve dengeyi koruyan “state” vardır, doğuda ise baskın gelen ve tedib eden, Tanrı adına hükmeden “devlet” esastır.
- Batıda politikacı “status”u yani dengeyi korumak için yanlış yapmamaya odaklıdır, doğuda ise ahlaki olana Tanrı adına kendi karar veren ve halkı güden, hırslı siyasetçiler vardır. Demokrasi söz konusu edilmemelidir.
Saygılarımla
Dr.M.C.YAĞMURDUR
Son Yazıları Prof.Dr. Mahmut Can Yağmurdur (tüm yazıları)
- DÜŞÜNCE GELENEĞİ - Ağustos 14, 2023
- M.C. Yağmurdur - Temmuz 10, 2023
- YENİ YÜZYIL - Haziran 7, 2023