Yaratma Cesareti | Rollo May | Okumalar

Rollo May, Amerika’ da varoluşçu psikolojide hatırı sayılır bir yere sahiptir. May, yaratıcılık üzerine araştırmalarını yoğunlaştırmıştır. Kendisi gençlik yıllarında Avrupa’ da resim eğitimi almış ve bu eğitimden sonra yaratma eylemine  Amerika’ da fenomenolojik psikolojide bir zemin hazırlamıştır. Aynı zamanda gençlik yıllında Alfred Adler ile çalışma fırsatı bulmuştur. May, araştırmalarında nevrozlarla ilgilenmiş, özellikle 1933 yılında Almaya’ dan kaçan filozof Tillich ve nörolog Goldstein ile tanışması başkalarının acısıyla ilgilenme dürtüsünü artırmıştır. Toplumsal acıların bir başlangıca götürdüğünü düşünmektedir. Bu dediğim gibi dürtüsel bir hazdır May için. Burada kişisel yorum girmeden edemeyeceğim, acının peşinden koşmak ne kadar sağlıklı bir davranış çok anlayabilmiş değilim hala. Etrafımda da gördüğüm çoğunluktan fark ediyorum ki mutsuzluk gerçekten bir tercihten ibaret. Tabii ki büyük  bunalımlardan ya da zorunlu hallerden bahsetmiyorum. Kişiden kişiye yaşanan farklılıklar o kadar farklı ki, büyük bir toplumsal sorun sonrası bunalım yaşayanların daha sağlamlaştığını görürken, eline iğne batanın feryadı artık tuhaf bir durum oluşturuyor. Gerçi varoluşsal psikoterapi zaten insan üzerinde çalışırken onu parçalamayan bir bilimsellik üzerine yoğunlaşıyor. Neyse May’ e geri dönelim.

May, Yaratma Cesareti’ inde iki kavram üzerinde durmuştur: yaratıcılık ve cesaret. Bu iki kavram büyüleyici soruları ortaya çıkarıyor?

Yaratma edimin kaynağı nedir?

Cesaret hangi koşulda yaratıcılığı besler?

Yaratıcılık zorunlu bir sonuç mu, başlangıç mıdır?

Kitapta bu sorularıma cevap bulabildiğimi düşünüyorum ve bu tür kitapları okuyucuyla paylaşmanın önemini biliyorum. Popüler kültürde yok olup giden değerler gibiler…

Kitap yaratma cesareti ile başlayarak cesaret kavramı üzerinde yoğunlaşıyor. Cesareti bir erdem olmak çok bu edimlerin ortaya çıkmasını sağlayan ve bu erdemlere( dürüstlük, sevgi, sadakat vb.)  gerçeklik kazandıran bir temel olarak görmektedir.

Cesareti de çeşitlendiren Rollo May,

Fiziksel cesaretin en basit ve görünür  hal olduğuna değinir. Bunu insanın kendine dayanan vahşiliğinde örnekler. Amerika için uygar toplumların en vahşisi olarak niteleme kullanır.

Moral cesareti algılama cesareti olarak da nitelendirir. Bu çeşidi başkalarının acılarını duyumsayabilme ve şiddetten tiksinme seviyesinde açıklar.

Toplumsal cesaret, bu çeşidi bir kimyasal reaksiyona benzetir. Bir kişi reaksiyona girerse bu hepimizi etkiler, şeklindeki cesarettir. Bu cesareti ilk psikanalistlerden Rank’ ın anlatımıyla bize sı-unar. Toplumsal cesaret iki korkuya bağlıdır, ilki ”yaşama korkusu”. Bu korku var olmak için başkasına dayanma gereksinimini tanımlar. İkinci korkuyu ise ”ölüm korkusu olarak nitelendirir ve bunu genelde ilişkilerinde yakınlaşma sonrası arka kapıyı açık bırakan erkeklerde tanımlar. Bu korkunun benliği ve kendiliği yitirme dürtüsünden kaynaklandığını söyler. Bu iki korkunun cesaret olarak ortaya çıkası kişinin bunlarla yüzleşip başkalarına olan gereksinimini kabulüyle mümkün olacağından bahseder.

Yaratıcı cesaret ise tanrısal bir savaşın cesaretidir. Yaratımın tanrılara has olduğu için, tanrıların kıskançlığını kamçıladığı şeklinde yorumlar kitap bu cesareti. Yaratıcı cesaret kıyasıya bir cenktir. Bu tanrılar aslında toplumda var olan ideal olan tanrılarla yani uyumculuk tanrısı, maddi başarı tanrısı, sömürücü güç tanrılarıyla dövüşmek zorunda olan sanatçı cesareti, yığınların tapındığı bu  putlara karşı olanıdır.

İkinci bölüm ise Yaratıcılığın doğasına değinmektedir. Önce nevrozlara sahip Van Gogh , Gauigan, Virginia Woolf’ a değinmiş ama nevrozları yaratıcılığa bağlamanın bu süreci hafife olmak olduğunu anlatmaya çalışmıştır. Yaratıcılık ile ilgili düşüncelerimizde öncelikle yüzeysel yaratıcılık ve asıl yaratıcılık arasındaki farkı idrak etmemiz gerektiğine vurgu yapar. Bunu da kaçak yaratıcılık ve has yaratıcılık olarak tanımlar. Kaçak yaratıcılıkta karşılaşma eksiktir. Demek istediği şudur, hayal ederek kendini tatmin eden bir yaratıcılıktan bahseder. Has yaratıcılık ise hayalin somuta geçmesiyle gerçekleştirilir. Yeteneğin insanda kullansa da kullanmasa da onda var olduğunu, aynı zamanda yeteneksiz yaratıcılığın varlığından da bahseder.  Yaratıcılığın, bilinci yoğunluğa ulaşmış insanın kendi dünyasıyla karşılaşması şeklinde tanımlar.

Yaratıcılık ve bilinç dışı bölümünde ise anlık olarak zihnimizdeki parlamalardan bahseder: ”Birden aklıma geldi, kafamda bir ışık yandı gibi cümlelerin yaşanmışlığın getirdiği yoğunluktan kaynaklandığına değinir. Bilinç dışını yaşantının geri kalanı olarak nitelemiştir.

” Her yaratma edimi bir yıkma edimidir.” Rollo May

Kitabın genel olarak yaratıcılık ve cesaret kavramlarının farkında olmak eylemi ile birleştiğinde -ki bunu karşılaşma olarak niteler- ortaya çıkan bir olgu şeklinde açıklar ve parçalanmaya karşı bir duruşun, tutunuşun, mücadelenin süreci olarak sonlandır.

The following two tabs change content below.
1992 Ankara doğumlu Nazlı Işık" Yeni Nesil Sanat" topluluğu sanatçılarındandır. Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Resim Öğretmenliği bölümünden 2014 yılında mezun olan Nazlı Işık, 2018 yılında İstanbul Arel Üniversitesi Grafik Tasarımı bölümünde yüksek lisansını tamamlamıştır. Yurt içi, yurt dışında karma sergi ve fuarlarda yer alan sanatçı, eser çalışmalarına Ankara’ da atölyesinde devam etmektedir. Nevart Sanat ve Tasarım Akademisi’ nde eğitim koordinatörlüğünün yanı sıra Geleneksel Kuyumculuk Yöntemleri üzerine Ahumay Sanatevi’ nde eğitimi sonrasında çalışmalarına devam etmektedir.
BU SAYFAYI PAYLAŞ

.