Okuyucularımıza kendinizden bahseder misiniz?
1986 yılında Ankara’da doğdum. İlköğretim ve lise hayatımı Ankara’da tamamladıktan sonra üç sene Eskişehir Anadolu Üniversitesi’ nde okudum. Anadolu Üniversitesi’ ndeki eğitimimi yarıda bırakarak, 2009 yılında Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümü’ ne başladım. 2014 yılında Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü heykel ana sanat dalında yüksek lisansa başladım. Tez döneminde hayatımda gelişen olaylardan dolayı yüksek lisans eğitimimi bırakmak zorunda kaldım.
Şu sıralar Ankara’da dövme stüdyosunda dövme ve tasarım yaparak bir yandan da kendi atölyemde resim, heykel vb. çalışmalar yaparak hayatımı sürdürmekteyim.
İllüstrasyonlarınızda göz imgesine yer veriyorsunuz. Bu neyi temsil etmektedir?
Çalışmalarımda Sigmund Freud’un tekinsizlik( unheimliche) teoremine dayandırmaktayım, genelde çalışmalarımda tekinsizlik üzerinden mekân, nesne, güvenli alan, güvensiz alanı sorgulamaları üzerinden çalışmaktayım.
İllüstrasyonlarımda, figürlerde bulunan göz imgelerini Kum Adam hikâyesindeki göz imgesi ile ilişkilendirebiliriz. Fonda kullanılan göz imgelerini toplumsal baskı ile kişinin üzerindeki tekinsiz durum ilişkilendirmek diyebilirim.
Toplumdaki bu baskının hiçbir dönemde son bulacağını düşünmüyorum. Sadece o coğrafyada o günün şartları neler ise, o şartlar altında baskının merkezinin değiştiğini düşünmekteyim. Bir diğer açıdan da “canlanmış bir şeyin gerçekte canlı olup olmadığını ya da cansız görünen bir figürü bir yandan da tedirgin ve tekinsiz bir auraya çekmek amacı güderek çalışmalarımı yapmaktayım.
Sosyal medya hesabınızda paylaştığınız Sisifos heykeline değinebilir miyiz?
Sizin için Sisifos miti ne ifade ediyor?
Söyleşinin başında da bahsettiğim gibi çalışmalarımın yanı sıra dövme ve dövme tasarımı yaparak hayatımı idame ettirmekteyim. Dövme tasarımlarımda Yunan, Roma ve Mısır mitolojisi, gotik dönem heykelleri ve vahşi hayvan figürleriyle günümüzdeki dövme tasarımları içerisine yerleştirdiğim işleri çalışmaktan keyif almaktayım. Sisifos mitine ayrıca bir ilgim yok ama mitoloji ile genel olarak ilgiliyim diyebilirim.
Eserlerinizle izleyici üzerinde yaratmak istediğiniz bir izlenim var mı?
Çalışmalarımdaki göz imgesinden bahsederken yüzeysel olarak değindiğim insanların bilinçaltları üzerinde ”Tekinsiz ”(unheimliche) duygusunu uyandırmaktır. Bir yandan huzurlu hissettirirken bir yandan da rahatsız edici bir etki yaratan çalışmalarım izleyicinin etkisiyle kendini tamamlıyor diyebilirim.
Sosyal medya ve sanatçı ilişkisi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Günümüzde sosyal medyanın gücünü hiçe sayamayız fakat başlı başına da bir başarı sağladığını düşünmüyorum. Bir ateşleyici ya da ateşi yelleyen bir rüzgar diye betimleyebilirim. Fakat sosyal medyanın ne yöne gideceği birazda kullanan bireyin elindedir. Bununla beraber bireyin düşüncelerini sınırları olmadan, özgürce ifade edebileceği bir platform, tabi bu sınırsızlık beraberinde kirlilik ve yozlaşmayı yanında taşır. Jean Baudrilland’ın televizyon ile ilgili söylemleriyle bağdaştırıyorum.
“ Birey televizyonda Sudan iç savaşını herhangi bir tuvalet kağıdı reklamıyla aynı duyarsızlıkla izlemektedir. Televizyon kapandıktan sonra Sudan’daki iç savaş devam etse bile onun için bitmiştir. İşte bireyin yaşadığı bu evren simülasyon evrendir. Her şey görüntüden ibaret ve cansızdır” der Baudrilland. Sosyal medyaya bakış açım böyledir diyebilirim.
Sanat | Kitap | Kişisel Bir Yazı Tahtası | nazliisik.com
Son Yazıları Nazlı Işık (tüm yazıları)
- Genç Sanatçı Gülcenur Özdemir - Kasım 20, 2023
- Genç Sanatçı Esin Berk Röportajı - Kasım 10, 2023
- Hayatının İkinci Bölümüne Hoş Geldin Seramik Sergisi A. Ceren Asmaz - Haziran 8, 2023
