Okuyucularımıza kendinizden, sanatsal süreçlerinizden bahseder misiniz?
Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim bölümü mezunuyum. Daha sonra Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Resim Bölümü’ nde yüksek lisansımı tamamladım. Yüksek Lisans dönemimde Baskı sanatları üzerine eğitim aldım Prof. Dr. Hasan Kıran’ın baskı atölyesinde ağaç baskı ve gravür üzerine kendimi geliştirme fırsatım oldu. ‘’Fragmantasyon ve Gizdökümcü Görsel Anlatımlar’’ başlıklı tezimle itiraf sanatı ve travmalar üzerine çalıştım. Resim ve Baskı Sanatları alanında işler üretiyorum. Çeşitli ulusal ve uluslararası sergilerde, başarı ödülleri aldım. Kendi atölyemde çalışmalarıma devam etmekteyim.
Sanatsal üslubunuz ve tekniğiniz hakkında bilgi verir misiniz?
Bütünü bozup parçalıyorum ve o parçalarla yeni bir bütün yaratıyorum. Geçmiş e ait izler ve şimdi ki zaman. İkisinin harmanlanması. Postmodernite yapısında var olan ‘parçalanma ve şizofreni‘ kavramları benim için önemli bir ifade biçimi. Biraz sinematografik ve özünde fragmantasyon (parçalanma) söz konusu, hem biçimsel hem kavramsal anlamda. Bir nevi kafamın içindeki karmaşayı yansıtıyorum diyebiliriz. Farklı disiplinleri birleştiriyorum; fotoğraflar çekiyorum, bunlar üzerinde bazen dijital ortamda bazen direkt değişimlere uğratıyorum, onları tekrardan parçalayıp birleştiriyorum ve tekrardan… Bu böyle devam edip gidiyor bir döngü halinde. Daha çok kolaj tekniğini kullanıyorum. İşin özü parçalanmadan aldığım haz. Genellikle işe ilk fotoğrafla başlıyorsam muhakkak kendi yaşam alanımdan görsellere yer veriyorum veya bazen başka insanlara ait görsel hafızaları kullandığım da oluyor. Çalışmalarım genellikle karanlık bir auraya hakim çok fazla renk kullanmayı tercih etmiyorum. Siyah- beyaz ve soft toprak tonları, yer yer bazı renkler. Çalışmalarımda kullandığım figürler nesneler gizdökümcü bir anlatımla gerçekleşiyor. Bir nevi itiraf, arınma. Parçalanmış tüm o biçimler aslında var olan bir hikâyenin yeniden sahnelenmesini ele alıyor.
Sanat yaşamınızda etkili olan akımlar ve sanatçılar kimlerdir?
Sylvia Plath’ın düşünceleri ve ruh hali, Van Gogh’un ağır depresyonlu şizofrenik tavrı, Munch’ın şiddetli ansiyete atakları ile iç mekan içerisinde yaptığı figürler. Nan Goldin, Francesca Woodman, Sally Man’nin fotografik imgeleri, Kathe Kollwitz in baskıları, Robert Rauschenberg, Franz Kline, Cy Twombly gibi sanatçılar ve onların soyut dışavurumcu tavırları, Neo-Dada, Neo-Ekspresyonizm, Amerikan soyut dışa vurumculuğu, Alman dışavurumculuğu, postmodernizm, minimalizm, soyut resim beni etkileyen dönem ve sanatçılardır.
Sanatçı ve eserleri arasında bir bağ mevcuttur. Bu bağlamda sizin için en önemli eserinizin kendi gözünüzden yorumunu bizimle paylaşır mısınız?
Tek bir eserden bahsetmek zor aslında ama genel yapı içerisinde figür kullanıyorsam eğer genelde donuk ve melankolik bir tavır içerisinde oluyorlar. Çalışmalarım ilk bakıldığında soyut gibi dursa da bir süre sonra işler değişiyor. Baktıkça farklı şeyler görmeye başlıyorsun ve detaylar beliriyor. Bazı çalışmalarımda sadece mekân veya obje olabiliyor. Hayatımın merkezindeki şeyleri ele alıyorum.
Sanatta özgünlük hakkındaki fikirleriniz nedir? Eserlerinizi özgün ve biricik yapan nitelikler nelerdir?
Bunun bir sınırı olduğunu düşünmüyorum. İçinde bulunduğumuz yüzyılda sanatın geldiği noktada zaten yapılabilecek birçok şey yapıldı tekrar tekrar; değiştirilerek, dönüştürülerek, alternatifleri üretilerek. Tüm çalışmaların birbiriyle bağlantılı olduğunu düşünüyorum. İçselleştirilerek üretilmiş her eser özgündür.
Nazlı Işık | instagram | web site
Son Yazıları Nazlı Işık (tüm yazıları)
- Genç Sanatçı Gülcenur Özdemir - Kasım 20, 2023
- Genç Sanatçı Esin Berk Röportajı - Kasım 10, 2023
- Hayatının İkinci Bölümüne Hoş Geldin Seramik Sergisi A. Ceren Asmaz - Haziran 8, 2023
