Derya Gül

Okuyucularımıza kendinizden, sanatsal süreçlerinizden bahseder misiniz?

1 Mart 1980’de İstanbul’da doğdum. Sanat ve atölye eğitimleri alırken bir yandan da resim çalışmalarıma başladım. On sene boyunca «usta-çırak kültürü» içerisinde yetiştim. İlk eserlerimde kolaj tekniğini kullandım. Ardından çalışmalarıma, kendi oluşturduğum teknik ve üslupla devam ederek buna yönelik eserler ürettim. Uzun bir süre sadece portre üzerine çalıştım ve ilerleyen yıllarda soyut figüre yöneldim. Son iki yıldır ise tamamen soyut dışavurumcu resimler yapmaya başladım.

İlk dönem eserlerimde «denge» arayışı göze çarparken, son döneme ait çalışmalarımda «kontrollü otomatizm ve geometrik soyutlama» dikkat çekmektedir.

Edebiyat, felsefe, mitoloji ve tarihle de yakından ilgileniyorum. Özellikle edebiyatla… Çeşitli edebiyat ve sanat platformlarında yazımlarım yayımlandı. Şimdi de bir dergide edebiyat, kültür ve sanat ile ilgili konularda yazmaya devam ediyorum. Ayrıca “Ayadaki Göz” ve “Ah Şu Cahil Filozoflar” isimli iki kitabım bulunmakta.

Sanatsal üslubunuz ve tekniğiniz hakkında bilgi verir misiniz?

Sanatsal üslubumu, “bir fikri veya düşünceyi kavramsal boyutundan çıkarıp, onu en yalın haliyle bir yüzeye taşıyabilmek ve bunu ‘az-çok’ ilişkisi içerisinde ifade etmeye çalışmak” olarak kısaca açıklayabilirim.

Son yıllarda geometrik soyutlama üzerine çalışıyorum. Fakat teknik olarak Geleneksel Türk Sanatı’ nda kullanılan kilim dokuma tekniklerine benzer bir yapıda eserler üretiyorum. Bu teknikte tuvali kilim dokuma tezgâhı olan ıstar gibi, boyaları ise birer iplikmiş gibi kullanmaktayım. Düz dokuma, cicim ve sumak dokuma tekniklerine benzer bir yaklaşımla eserler üretmekteyim.

 Gerçeklik kavramı sanat anlayışınızdaki yeri nedir?

Gerçeklik bizim algılayabildiğimiz kadardır. Çünkü gerçek somuttur ama bizim gerçekliği algılayış biçimimiz soyuttur. Örneğin; gerçeği araştırmanın ve bulmanın temeli olan bilimin kullandığı yöntemlerin en önemlilerinden biri matematiktir. Matematik ise soyut bir bilimdir.  Somutu ortaya koyabilmek adına soyuta başvurmak veya soyut bir yöntemle somutu ifade edebilmek, gerçeklik algısının anlaşılması adına önemli bir örnektir. Somut ve soyut arasındaki ince çizgide durup sorgulayan, araştıran, gelişen ve ortaya bir anlam bütünü içerisinde gerçekliği bize anlaşılır kılan üç temel unsur ise bilim, felsefe ve sanattır. Gerçeklik kavramının benim sanat anlayışımdaki yeri de soyut bir yöntemle somut eserler ortaya koyarak gerçeklik algısına yön vermeye çalışmaktır. Hatta çoğunlukla  yeni bir gerçeklik algısı yaratmanın peşinde olmaktır.

Sanatçı ve eserleri arasında bir bağ mevcuttur. Bu bağlamda sizin için en önemli eserinizin kendi gözünüzden yorumunu bizimle paylaşır mısınız?

En önemli eserim diye bir ayrım yapmıyorum. Fakat son dönemlerde üzerinde çalıştığım ve adına şimdilik «Kare Serisi» dediğim eserlerimden kısaca bahsedebilirim.

Kare şekli, sınırsız evren içerisindeki insanın sınırlı ömrünü simgelemektedir. Bu açıdan her bir kare de aslında bir insanın veya insan varoluşunun temsilidir. İnsanı bir kare ile temsil etmek ise «ölüm herkesi eşit kılar» düşüncesinin soyutlaştırılmasıdır.

Örneğin; «Yalnızlık» isimli bu resmimde diğer insanlardan farklı olan ve bu yüzden de toplum tarafından pek de kabul görmeyen insanın yalnızlığı temsil edilmektedir. Merkezdeki tek farklı ve pek de dikkat çekmeyen gri kare, herkesten farklı olmasına rağmen onca renk arasında göze çarpmayan, merkezde olmasına rağmen mütevazı bir şekilde duran ama her şeye rağmen kalabalıklar içerisinde yapayalnız kalan insanı simgeler.

Estetiğin güncel söylemi sizce nedir?

Estetiği “güzel” algısı dışında ele alarak, «anlam yaratabilmek ve bu anlamı bir biçimle en iyi şekilde ifade edebilmek» olarak yorumlarsak sanata bakış açımız da değişir. Günümüzde sanat, güzel algısının peşinde değildir. Çünkü güzellik çağa, kültüre, topluma ve hatta insandan insana değişebilen bir kavramdır. Bir eserin güzel olması veya güzel olma kaygısı taşıması onu bir sanat eseri yapmaz. İfade edilmek istenen duygu ve düşüncenin en iyi ve en doğru biçimiyle ortaya konulması adına verilen çaba estetiğin kendisini de yeniden şekillendirir. Bu noktada estetik, ifade edilmesi istenen düşüncenin veya duygunun en iyi şekilde yansıtılması olarak da yorumlanabilir. Günümüzde bir eseri salt güzellik algısı içerisinde değerlendirme hatasına hâlâ çok sık rastlansa da sanatsal anlamdaki yetkin görüşler bu algıdan uzaklaşarak, eserlerin estetik değerlerini bambaşka boyutlarda ele alabilmektedir.

Derya Gül | instagram

Nazlı Işık | instagram   |   web site

 

The following two tabs change content below.
1992 Ankara doğumlu Nazlı Işık" Yeni Nesil Sanat" topluluğu sanatçılarındandır. Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Resim Öğretmenliği bölümünden 2014 yılında mezun olan Nazlı Işık, 2018 yılında İstanbul Arel Üniversitesi Grafik Tasarımı bölümünde yüksek lisansını tamamlamıştır. Yurt içi, yurt dışında karma sergi ve fuarlarda yer alan sanatçı, eser çalışmalarına Ankara’ da atölyesinde devam etmektedir. Nevart Sanat ve Tasarım Akademisi’ nde eğitim koordinatörlüğünün yanı sıra Geleneksel Kuyumculuk Yöntemleri üzerine Ahumay Sanatevi’ nde eğitimi sonrasında çalışmalarına devam etmektedir.
BU SAYFAYI PAYLAŞ

.