Fatoş Kaya

Okuyucularımıza kendinizden, sanatsal süreçlerinizden bahseder misiniz?

Merhabalar,

1994 yılında Nevşehir’de doğdum. Çocukluk dönemimi köyde geçirdim ve sanatla iç içe büyüdüm. İneklerin, tavukların, kuşların, görebildiğim bütün hayvanların anatomisini inceler ve resmetmeye çalışırdım. Dört yaşındaydım fakat önümde her gün keşfetmeye doyamadığım kocaman şişko bir dünya vardı. Derken; her şey tepetaklak oldu ve babamı Kızılırmak’ta gözlerimin önünde kaybettim. Keyif aldığım her şey anlamını yitiriverdi. Yerini ise karanlık bir dünyaya bıraktı. Yaşadığım travma rüyalara dönüştü. Rüyalarım da korkularımı ve kaygılarımı besledi. Büyüdükçe onlar da benimle beraber büyüdü. Ben de bunlarla mücadele etmenin bir yolu olarak sanatı tercih ettim.

Resim ile ilgili hiç kimseden akademik bir yardım almadım. Aniden yetenek sınavlarına girmeye karar verdim çünkü insanların yaşadıklarıma benim penceremden bakması gerekiyordu.  2016 yılında Selçuk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü’ nden Prof. Dr. Hüseyin Elmas’ın öğrenci asistanı, bölüm birincisi ve fakülte üçüncüsü olarak mezun oldum. 2017 yılında yine aynı üniversitenin Sosyal Bilimler Enstitüsü Resim Ana Sanat Dalı’nda Yüksek Lisans eğitimine başladım ve 2019 yılında bitirdim. Ve aynı yıl içerisinde Görsel Sanatlar Öğretmeni olarak göreve başladım.

Sanatsal üslubunuz ve tekniğiniz hakkında bilgi verir misiniz?

Sanatım; korku, kaygı, bilinçaltı ve rüya kavramlarının geçmişim ile ilgili olan bütün psikolojik, sosyal ve çevresel faktörleri motive eden, çözüm üreten ve yönlendiren, önemli bir alanı oluşturmaktadır. Resmi üretirken yardımcı elemanlarımdan birisi olan rüyalarım, kompozisyonumu kurgularken ritim ve devingenliği oluşturmada yardımcı olup, aynı zamanda konu olarak ele aldığım figürlerin hareketsiz bir formda oluşu da kompozisyonlarımı dengelemektedir. Tuvalin karşısına geçtiğimde, sanki etrafıma anlatmak istediğim ama anlatamadığım, herhangi bir kelimenin karşılığı olmayan, içimdeki hırçın duyguları yansıtmayı tercih ediyorum. Kullandığım renkler, ürettikçe canlılığını yitirdi, kaybetti ve yok olmaya başladı. Amacım izleyiciyi, kullandığım renkler, ayrıntılar ve dokularla daha fazla etki altına almak ve tedirgin etmek. Ancak bu sayede izleyici ve benim aramdaki empatiyi oluşturabilirdi.

Sanat yaşamınızda etkili olan akımlar ve sanatçılar kimlerdir?

Çalışmalarımı oluştururken ilham aldığım sanatçılardan birisi olan  Stefan Koidl, konu ve üslup olarak kendime çok yakın hissettiğim bir sanatçıdır. İzleyiciyi ürküten bir sanatsal üslubu vardır. Bunların yanı sıra, tarihte bir belge niteliği oluşturan sanat eserlerine karşı da fazlasıyla ilgiliyim. Çünkü somut şeylerin yanında psikoloji gibi çeşitli ruhsal olguların da belgelenmesi gerektiğini düşünürüm hep. Arnold Böcklin’in “Veba” isimli sanat eseri, tarihte en acımasız ölümü sembolize ederek günümüze ulaştırmıştır. Aynı zamanda 1. Dünya Savaşı’nın getirdiği yıkımları ve trajedileri serimleyen Kathe Kollwitz,  portre alanında ilham kaynağım olmuştur. Bugüne dek ürettiğim eserlerde önemli olanın aldatıcı bir görünüm değil de arkasındaki yeni ifade biçimlerini ortaya çıkaran ruhsal durumların olduğunu düşünürüm. Ve bu alanda insanların iç dünyasını içinde barındıran bir dünya görüşünü ele alan ekspresyonizm, her daim araştırdığım ve uyguladığım bir sanat akımıdır. Beni etkileyen bir diğer sanat akımı ise sürrealizmdir. Bilinmeyen yeni bir alanı keşfetmeye odaklı ilerleyen sanatçılar, düşler alemini yaratan rüyaları ve trans hallerini açığa çıkardılar. Ben de bu sayede korku ve bilinçaltı imgelerini pek çok resmimde kullanarak konu bakımından üsluplaştırdığımı düşünüyorum.

Sanatçı ve eserleri arasında bir bağ mevcuttur. Bu bağlamda sizin için en önemli eserinizi kendi gözünüzden yorumunu bizimle paylaşır mısınız?

“Soğuk Bedenler” koleksiyonunun devamı olan “Dipsiz Kuyu” isimli yapıtım, hayatımın kırılma noktasındaki travmamı betimleyen en önemli görseli oluşturmaktadır. Tuvalin merkezinde dipsiz bir kuyu göze çarpar. Resmin odak noktası merkezde konumlandırılmış ve kurgulanmıştır. Anlatılmak istenen konu açık kompozisyon şeklinde ifade edilmiştir. Çalışma; siyah, beyaz ve gri renklerin hakim olduğu bir yüzeye sahiptir. Söz konusu resmin arka yapısına bakıldığında; 4 yaşında iken babamın Kızılırmak’ta kaybolan ellerini bu çalışmamda görebilirsiniz. Şu ana kadar babamı konu aldığım, kendimi onun yerine koyduğum tek çalışmam da diyebilirim. Çoğu kez rüyalarımı konu alıyorum resimlerimde. Ama bu sefer gözlerimin çizmesine izin verdim. Resmi oluştururken çok güçlü hissettim kendimi. Hayatın 4 yaşındaki bir kız çocuğuna verdiği bütün yüklerini, teker teker kuyuya attım. Bütün anılarımı, korkularımı, kaygılarımı hapsettim buraya. Şunu söylemek gerekir ki; varlık olarak insan bu dünyada yapayalnızdır, ölüme giden sonlu bir varlıktır. Önemli olan bu süreçte yaşanan her psikolojik savaşa karşı farkındalık oluşturmak, mücadele etmek ve yüzleşmektir.

Sanatta özgünlük hakkındaki fikirleriniz nedir? Eserlerinizi özgün ve biricik yapan nitelikler nelerdir?

Bir sanatçıyı özgün yapan en önemli şeyin, ‘yaşanmışlık’ olduğunu düşünüyorum. Çünkü insan yaşamının vazgeçilmez bir unsuru haline gelen duygusal oluşumlar, kültürden kültüre değiştiği gibi belli bir toplumsal statüye göre de şekillenmektedir. Bununla birlikte psikolojinin, sanat yapıtları ve onları üreten sanatçılar arasında her zaman gizemli bir köprü oluşturduğunu düşünüyorum. Her insanoğlu yaşamını devam ettirdiği bu sosyo-kültürel çevrede toplumsallaşmak zorunda kaldığı gibi çocukluk döneminden başlayan ve çeşitli değer yargılarına karşı beslediği duygu ve düşüncelerini bilinçaltında bastırarak içsel kargaşaların görsel imajlar şeklinde resim sanatına yansıtılmasında sembolik bir dil oluşturmaktadır. Bu dışavurum, her alanda kendini gösterdiği gibi bize kişilerin benliği, yaşantıları, kişiliği kısacası psikolojisi hakkında bilgi vermektedir. Tolstoy’a göre sanatın en önemli noktası toplumun hislerine dokunabilmesidir. Sanat eseri, sanatçının duygu durumunu ve psikolojisini bir başka izleyiciye ulaştırarak onları tesir altına alabilmelidir. Yaşanan travmaların, tutulan yasların sanatsal bir işlev gördüğünü ve aynı zamanda travmatik olayların çözümlenmesinde sanatın bir araç olarak kullanıldığını düşünüyorum.

Fatoş Kaya | instagram

Nazlı Işık | instagram |   web site

The following two tabs change content below.
1992 Ankara doğumlu Nazlı Işık" Yeni Nesil Sanat" topluluğu sanatçılarındandır. Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Resim Öğretmenliği bölümünden 2014 yılında mezun olan Nazlı Işık, 2018 yılında İstanbul Arel Üniversitesi Grafik Tasarımı bölümünde yüksek lisansını tamamlamıştır. Yurt içi, yurt dışında karma sergi ve fuarlarda yer alan sanatçı, eser çalışmalarına Ankara’ da atölyesinde devam etmektedir. Nevart Sanat ve Tasarım Akademisi’ nde eğitim koordinatörlüğünün yanı sıra Geleneksel Kuyumculuk Yöntemleri üzerine Ahumay Sanatevi’ nde eğitimi sonrasında çalışmalarına devam etmektedir.
BU SAYFAYI PAYLAŞ

.