MONDRIAN VE DE STİJL “Dr. Işıl Savaşer”

MONDRIAN VE DE STİJL 

“Dr. Işıl Savaşer”  Akademik Sanat Makalesi

Malevich gibi geometrik soyutun temsilcisi De Stijl, 1917 yılında Piet Mondrian (1872- 1944), Teo Van Doesburg (1880-1931), Bart Van de Leck 1876-1958), heykeltraş Georges Vantongerloo (1886-1958), mimar JJP Oud (1890-1963) ve Gerrit Rietveld ‘in (1888-1964) bulunduğu grup tarafından kurulmuştur. 1917- 1931 yılları arasında yayınlanan editörlüğünü Theo Van Doesburg’ un yaptığı De Stijl dergisi ile sanat anlayışlarını açıklayan sanatçılar, neo-plastisizm ismi altında geometrik soyut sanata yönelmişlerdir. Neo plastisizm, konstrüktif soyuta karşılık olarak biçimi bir realite olarak ele almıştır. Kendi başına bir realite olan biçim her çeşit duysal yaklaşıma karşı olmuş, neo plastisizm kübizmin en ileri noktaya taşıyarak salt soyuta varmıştır.

 

 

 

De Stijlciler halka dayanmayan sanatın yaşama da giremeyeceğini ifade etmişlerdir. Doesburg De Stijl dergisinde yayınladığı yazısında, sanat ile yaşamın birbirinden ayrı alanlar olmadığını ifade etmiştir. De Stijl grubuna göre, bireysellik ile evrensellik arasında mücadele oluşmaktadır. Eski dönemlerdeki bilinç bireysellik ile ilişkili iken, yeni olanı evrensellik ile ilgilidir. Gelenekler, bireyselliğin egemenliği yeni bir bilincin oluşmasını engellemiştir. Yeni oluşan sanat ise saf sanatsal ifadeyi ortaya koymakta ve bu ifade de bireysele değil, evrensele aittir. Doğa ile sanat yapısı arasındaki farkı ortaya koyan bu form anlayışında doğal orantılar ile ilgiler yıkılırken temel sanatsal orantılar ortaya çıkmıştır ki bu temel orantılar geometrik bilgiler ile ilişkiler içerisindedir. Mondrian ‘ın ve Doesburg’ un çalışmaları dikdörtgenlerden karelerden ve onları birbirlerinden ayıran hatlardan meydana gelmiştir. Neo-plastisizm sanatın geometrikleştirilmesi olmuştur. Sanatın geometrikleştirilmesi ile birlikte estetik de ilkelerini geometriden alan bir estetik olmuştur. Plato’nun bir düşünce biçimi olarak değerlendirdiği ‘dianoia’ matematiksel ya da geometrik düşünce ile ilgilidir. Kozmosun yaratılışı da geometri ve matematik ile bağlantılıdır. Geometri ile bağlantılı olan kozmosun yaratılışını Timaios diyaloğunda mitsel bir anlatım dili ile açıklayan Platon’a göre tanrı Demiurgos ‘un tüm canlıları içine alan evrene küre şeklini vermesi, kürenin şekillerin en mükemmeli olmasından kaynaklanmaktadır. Çokluk ve bütünlüğü ifade eden evrenin yapısında küreyi uygulayan Demiurgos, kozmosu biçimlendirirken belirli oran ve ölçülerden meydana gelen matematiksel bir sistem kullanmıştır. Platon, mükemmel formu yaratanın ölçü ve oran olduğuna inanmıştır. Oran ve ölçü nitelikleri mükemmeli ve güzeli meydana getirmektedir. Platon’a göre formu deforme eden faktörler, ölçü ve oran eksikliğidir. Platon’un güzel olarak nitelendirdiği geometrik formların düzenine dayanan estetik rasyoneldir. Rasyonel estetik, sanat eserini soyut bir konstrüksiyon olarak incelemektedir. Kübizm ile ilişkisi olan neo-plastisizm salt bir matematik düzen göstermesi ile kübizmden ayrılmıştır. Kübizmde sanat, çizgisel bir konstrüksiyona dönüşmüştür. Burada varlık düzeyinde bir nesne söz konusu olmuştur. Salt geometrik soyut sanat ise nesneden değil, matematikten hareket etmektedir. Matematiğin neo-plastisizmin temelini oluşturmasında

Mondrian’ı ve Theo Van Doesburg ‘u etkilemiş olan matematikçi M. H. J. Schoenmaeckers (1875-1944) etkisi büyüktür.

Schoenmaeckers, plastik matematik olarak isimlendirdiği sistem üzerinde çalışmış, Hollanda’ daki Teozofi Cemiyeti’nin üyesi olmuştur. 1916 yılında Schoenmaeckers ile tanışan Mondrian ve Doesburg, sanat yapıtının matematik temele dayandırılması düşüncesini savunmuşlardır.

Schoenmaeckers, plastik matematik kuramını Plastik Matematiğin İlkeleri (1916) ve Dünyanın Yeni Görünümü (1915) adlı yayınlarında açıklamış, karşıtlıkları yatay ve dikey geometrik elemanlara indirgemiştir. Matematikçinin kozmik güçler ile ilişkilendirdiği karşıtlıklardan dikey olarak olanlar güneş ışınlarına, yataylar ise, dünyanın dönüş hareketine bağlı olup doğanın, özünde mutlak bir düzenlilik, plastik bir düzen bulunmaktadır.

Schoenmaeckers, renkleri üç ana renge indirgemiş, kırmızı, mavi ve sarıya kozmik özellikler yüklemiştir. Sarı güneş ışığının, mavi uzayın yayılımına tekabül etmekte, kırmızı ise, bu iki yayılımın birleştiricisi olmuştur. Dolayısıyla sarı yayılması, mavi geri çekilen, kırmızı da bunları dengeleyen görev üstlenmiştir. Mondrian Schoenmaeckers’den etkilenmiş ve eserlerinde üç ana rengi yer vermiştir. Mondrian için kırmızı bedeni yani insani olanı, sarı zihni, mavi ise tinselliği temsil etmektedir. Üç renk, insandaki uyumu göstermektedir.

Mondrian, renklerin sembolik yönü ve derin bilgi gerektiren durumlarda temkinli davranmış, çalışmalarındaki imgeler görünen dünyanın ötesine yönelerek daha az tanınır hale gelmiştir. Yatay ve dikey hatları dişi ve eril ile, mavi ve sarıyı içsellik ile kırmızıyı ise dışsallık olarak ilişkilendirmiştir. Düz bir yüzey üzerinde yatay dikey hatlar ile renk birlikteliği kullanarak evrensel güzelliği yakalamaya çalışmıştır. Teozofik söylemde, üç ana renk farklı anlamlar yüklenmiştir. Mavi dinsel duygunun, sarı aydınlanmanın, kırmızı öfkenin rengi olmuştur. Mondrian, teozofinin etkisi altında kalmıştır.

Mondrian, 1899 yılında teozofi ile tanışmış 1909 Hollanda teozofi Cemiyeti’ne Üye olduktan sonra teozofist simgeleri çalışmalarına daha fazla aktarmıştır. Mondrian’ın, kökeni teozofist söyleme dayanmış olan yatay ve dikey çizgileri tercih etmesi 1925 yılında çapraz çizgilerle çalışmalar yapan Doesburg ile diyaloğunun bozulmasına neden olmuştur.

Mondrian, Doesburg ‘un kullandığı çapraz çizgilerin De Stijl felsefesindeki istikrarı bozduğunu düşünmüş ve 1925 yılında De Stijl Dergisi’nden ayrılmıştır.

Theo Van Doesburg, yalnızca çaprazları kullanmaya başlamış De Stijl ilkelerini dinamik bir anlayış içerisinde ele almıştır. Mondrian ise kompozisyonda De Stijl ‘in özgün anlayışına bağlı kalmıştır. 1930’lu yıllardan itibaren çalışmalarında beyaz alanların arttığı, siyah çizgilerin inceldiği bir form anlayışı sergilemiştir. Beyaz ve siyah evrensel ışığın yansıması olmuştur.

De Stijl’ in temel ilkeleri yeni bir düşünme mantığı getirmiş yalnız resim sanatını değil, tüm sanatları da etkisi altına almıştır. De Stijl, yeni bir estetik ortaya koymuş ve tüm yaşamı etkilemiştir. Tekstil, mobilya, mimari alanlarda da etkisi hissedilmiştir. Gerrit Rietveld’in tasarlamış oldu iskemlede olduğu gibi…

Mondrian yeni plastisizmin geometrik soyut anlayışında sanatı evrenin değişmez yasalarının yansıması olarak görmüştür. Bu yasalar, Mondrian’ın çalışmalarına değişik boyutlardaki dikdörtgenlerin meydana getirdiği bir ağ olarak belirmektedir. Mondrian’ın kompozisyonlarında merkezi odak noktası bulunmamakta, dolayısı ile izleyicinin gözünü tuvaldeki ilişkiler ağına çekmektedir. Etkili olan dikey ve yatay çizgiler ile esas renklerin birbirleri ile olan İlişkisidir. Mondrian’ın çalışmaları tamamen rasyonel, zihinsel, geometrik bir disiplin özellik taşımakta ve modern anlayışın bir yansıması olmaktadır.

Kandinsky ve Malevich’in yaptığı gibi, sanatın kuramsal temelini yazıları ile de ifade eden Mondrian’ın etkisi, 1930’lu yıllardan sonra endüstriyel nesneler, mimarlık, dekorasyon gibi yaşam alanlarını ilgilendiren tasarımlar üzerinde etkili olmuştur. Mondrian, dünyanın yeni bir sanatsal ifade biçimine gerek duyduğuna inanmış, görünümlerin dışında öze ulaşmak ve geliştirmek çabasını göstermiştir.

De Stijl grubunun çalışmaları 1930’a kadar soyut sanat olarak tanımlanmıştır. 1930 yılında Doesburg ilk defa somut sanat deyimini kullanmıştır. Doesburg’a göre, sanatçı oluşturma ve düşünme gücünü eserlerinde biçime dönüştürmekte, dolayısıyla somutlaştırmaktadır. Doesburg’a göre, doğa biçimleri soyuttur. Doğa somuttur ancak resme aktarıldığı zaman soyut olmakta, canlının resmi, cansızı ortaya koymaktadır. Buna karşılık olarak soyut olan düşünce çalışmada biçim alarak somut hale gelmektedir.

Günümüzde mimaride ve iç dekorasyonda Mondrian üslubundan söz edilebilmektedir. Mimaride görülen duvar resimleri, seramik ve mozaik panolar eski dönemlerdeki gibi süsleme değil, yapıların bir parçası olarak mimari alana girmiştir. İlk kez Mondrian’ın yapıtlarında endüstri dönemi sanatı ile karşılaşılmaktadır…

Işıl Savaşer (@isilsavaser) • Instagram fotoğrafları ve videoları

MONDRIAN VE DE STİJL 

“Dr. Işıl Savaşer”  Akademik Sanat Makalesi

Kaynakça;

  • Öndin, N., Modern Sanat, Hayalperest Yayınevi, İstanbul, 2019
  • Antmen, A., 20.Yüzyıl Batı Sanatında Akımlar, Sel Yayınevi, İstanbul, 2013
  • İpşiroğlu, N., M., Sanatın Tarihi, Hayalperest Yayınevi, İstanbul, 2011
  • Erden, E., Modern Sanatın Kısa Tarihi, Hayalperest Yayınevi, İstanbul, 2016
  • İpşiroğlu, N., Sanatta Devrim, Hayalperest Yayınevi, İstanbul, 2011

 

 

 

The following two tabs change content below.

IŞIL SAVAŞER

Sanatçı İstanbul’da doğdu. Beşiktaş Anadolu Lisesi mezunudur. İstanbul Üniversitesiİnsan Biyolojisi – Biyokimya bölümünü bitirdi. Mimar Sinan Üniversitesi Plastik Sanatlar Resim bölümünden Prof. Dr. Cihat Aral sonra Doç. Dr. Yiğit Aral atölyesinde uzun yıllar çalıştı. Klasik resim eğitimi ile birlikte resim sanatı tarihi dersleri almıştır. Yeditepe Üniversitesi G.S.F Yüksek Lisansını tezini başarıyla tamamlamıştır. Yeditepe Üniversitesi'nde Doktora tezini yüksek onur derecesiyle ve birincilikle bitirmiştir. Türkiye Ressamlar Derneği üyesidir. Sanatçı Lebriz.com üyesidir. UNESCO üyesidir. İngilizce bilmektedir. Dr. Öğretim Üyesidir. Medipol Üniversitesi Güzel Sanatlar Tasarım ve Mimarlık fakültesinde öğretim üyeliği yapmaktadır. Kavramsal Sanat & Enstalasyon ve Yaratıcı Çizim & İllustrasyon derslerini vermektedir. Plastik çalışmalarının yanı sıra sanat yazarlığı ve sanat eleştirmenliği yapmaktadır. Çeşitli uluslararası internet sitelerinde ve bazı basılı sanat yayınlarında makaleleri yayınlanmaktadır.
BU SAYFAYI PAYLAŞ

.